Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Sanat ve Acı

Fotoğrafın Gücü

Uzaklardan

"Black&White in Colors"

Neden Bazı Şeyleri Kategorize Etmek Zorundayız

Merhaba Atina Here İstanbul

Savunma ve Havacılık Dergisindeki Reklam Fotoğrafları Ne Anlatır

Fotoğraf ve Mimari

Temel Tasarım : Çizgi

Kaktüs

Osmanlı İmparatorluğu' nda Fotoğrafçılar İçin Yönerge

Cadı Kazanı

Orojeni

Okudunuz mu ? Gördünüz mü ?

"Kurguların İnsana Ettikleri"

BÜLMETEN

Ciddiyet

Yol Notları : Hindistan

Eğitim
- Renkli Filmler
- Gün Ortasında Fotoğraf Çekimi

Haberler

DASK

Yeni Umutlar
- Gözde Hakverdi
- Asiye Çığrı

Sergi Salonu
- Barış Köse
- Yiğit Saraç

Solan İki Renk

Suyunu Çıkaranlar

Bir Ülke Bir Fotoğrafçı

Fotoğraftan Al Haberi

Portfolyolar
- Ozan Sağdıç
- Gökhan Demirer
- Ali Rıza Akalın
- Fikret Otyam


 

 

Sayı 11

KAKTÜS
TEK SEÇİCİ

Ali Rıza Akalın


Uzun bir süredir başarılı sonuçlar alınamamış olmalı ki, ilk kez yeni bir biçim denemesine gidiliyor. “TEK SEÇİCİ” lik. İsim: Eşfak AYKAÇ. Rakip: Macaristan. Hani o futbol alanlarında tüm ülkeleri inim-inim inleten, yaşlı~genç~bay~bayan demeden rakip ülkenin insanlarını gözyaşına boğan Macaristan. Kaçiş, Cizibar, Puşkaş ünlü futbolcular İstanbul’a turistik bir seyahate gelmiş gibiler. Foto muhabirlerimizden biri, futbolcuların valizlerini tek parmakları ile taşıdıklarını görüyor. Anında, “KLICK”.

Görmeyenin fırlattığı taş, 40 yılda 1 kere tam yerine isabet edermiş: TÜRKİYE 3, MACARİSTAN 1. Bu inanılmaz! olayın tek kahramanı varmış. “TEK SEÇİCİ”. Turgay~Naci~Leffer~Suat çok iyi oynamışlar, mam olsun bu tarihi sonuçta farklı olan tek şey: “TEK SEÇİCİ” lik.

Hatırlayabildiğim kadarı ile, bu sistem bir süre daha devam etti. Devam etti etmesine de parlak tarih oluşturacak şatafatlı sonuçlar alınamadı. Görüldü ki iş, bir ekip işi. “TEK SEÇİCİLİK” çıkar yol değil. Belki bir tek yararı var. Her türlü sonuçtan sonra, soru soracağınız ve yanıt alacağınız sadece “TEK SORUMLU”nun var olması.

Ancak, yine de çağımızın, çoğulculuk zamanı olduğunu hatırlatmalıyız. Kapitalizm büyüyor. Üretimin miktarını ve çeşidini arttırıyor. Ancak bir işi tek bir merkezden ve tek bir kişi ile yönetmek nerede ise imkansız hale geldi. “GLOBALLEŞME”ye yönelik tepkilerin, daha çok gelişmiş ülkelerin toplumlarından geliyor olması, çok renkliliğe ve çok sesliliğe karşın TEKEL’leşmeye bir uyarı~itiraz~karşı olma niteliğindedir.           

Biliyoruz ki bir üst yapı kurumu olan SANAT’ın çıkışı ve üretimi bireysel, etkileşimi ve tüketimi ise toplumsaldır.

Sanatın çıkış~sonuç aşamasının arasında bir yerde eleştirmen(ler) ya da jüri üyeleri belirleyici rol oynarlar. Eleştirmen değil ama jüri(lik) birden çok bireyin oluşturduğu bir yapı olduğundan; çok seslilik, farklı açılım, etkileşim, paylaşım ve ikna gibi değerleri ile sosyal bir ortam oluşturur. Elbette ki saydığım bu artı değerlerin karşısında inatçılık, ego tatmini, ön yargı, gibi eksi değerlerin de var olması halinde sosyal ortamın kaos’a dönüşmesi de olasıdır. Bu olasılığa karşın, katılan tüm jüri üyelerinin hazırlanıp imzalayacakları “JÜRİ GEREKÇELİ RAPORU” etkinliğin 3. tarafınca (yarışmacı~katılımcı) varılacak kararın dayanağı olur. (Toplantı Tutanağı~Kaza Raporu~Mahkeme İlamı gibi)

Bu düşünceden yola çıkarak, var gücümle “Jüri Gerekçeli Raporu mutlaka yazılmalıdır” diye bağırıyorum.

Ama olmadı~olmuyor. Olmalı idi ki; bizler bileydik; Ahmet’in şu fotoğrafına oy veren üyeler kim? Fotoğraf hangi değerleri ile ödül kazanmış? Tüm jüri katılmamış? Açık oylama mı? Planlama mı? yapılmış. Buzlar gibi birçok soruya yanıt verebilecek nitelikte, giderek standart biçim kazanmış bir rapor olmalı idi.

Olmalı idi ki; bu raporu edinen bizler, sonuçlarla ilgili yargılarımızı (olumlu~olumsuz) o jüri üyelerine “YAZILI” olarak iletelim.

Olmalı idi ki; millet görmeli~tanımalı ki, hangi niteliklere sahip insanların jüri sıfatı ile fotoğraf değerlendirdiklerini.

Elbette ki, böyle bir raporu yazmak kararı; bilgi ister, özgüven ister, risk almayı ister, geniş açı ile bakmayı ister, kararının arkasında durmayı ister.

Daha biz bu sırça köşkü  oluşturmadan, tadına varmadan, doğru~yanlış demeden, özetle bu dönemi yaşamadan kapatıyoruz.

Fotoğraf dünyasında “TEK SEÇİCİLİK” dönemi başladı. Örnekleri taze: Sayın Ara GÜLER, Kamil FIRAT, Tansu GÜRPINAR bu dönemin ilk isimleri ve örnekleri oldular.

Bir yandan; geniş perspektifli, çoğulcu, kalabalık bir jüri oluşturulmasını isteyip, bu doğrultuda savaşırken, öte yandan; sonuçlarınıza muhatap alacağınız 1(bir) bireyden oluşan jüri’yi benimsemek ne zor bir ikilemdir.

Gelişen bu yeni durumda, benim halim bir hayli sıkıntılı, zira, hem bıyığım hem de sakalım var, belki, birini kesmek zorunda kalacağım. Ancak biraz daha zamana ihtiyacım var. Olup, bitecekleri görmek gerek diye düşünüyorum.

Kaktüs’ün suyuna ulaşmak isteyenin, dikenin acısını hesaba katması gerekiyor.

Kalın sağlıcakla

 Ali Rıza AKALIN