Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Sanat ve Acı

Fotoğrafın Gücü

Uzaklardan

"Black&White in Colors"

Neden Bazı Şeyleri Kategorize Etmek Zorundayız

Merhaba Atina Here İstanbul

Savunma ve Havacılık Dergisindeki Reklam Fotoğrafları Ne Anlatır

Fotoğraf ve Mimari

Temel Tasarım : Çizgi

Kaktüs

Osmanlı İmparatorluğu' nda Fotoğrafçılar İçin Yönerge

Cadı Kazanı

Orojeni

Okudunuz mu ? Gördünüz mü ?

"Kurguların İnsana Ettikleri"

BÜLMETEN

Ciddiyet

Yol Notları : Hindistan

Eğitim
- Renkli Filmler
- Gün Ortasında Fotoğraf Çekimi

Haberler

DASK

Yeni Umutlar
- Gözde Hakverdi
- Asiye Çığrı

Sergi Salonu
- Barış Köse
- Yiğit Saraç

Solan İki Renk

Suyunu Çıkaranlar

Bir Ülke Bir Fotoğrafçı

Fotoğraftan Al Haberi

Portfolyolar
- Ozan Sağdıç
- Gökhan Demirer
- Ali Rıza Akalın
- Fikret Otyam


 

 

Sayı 11
Editörden

Bu satırları yazmaya başladığım anda televizyondan gelen silah sesleriyle dikkatim dağıldı ve televizyona döndüm. Bir kadın muhabir elinde mikrofonu, yerdeki onlarca yanmış cesedin üzerinden atlayarak hızlı adımlarla yürüyor, bir yandan da gördüklerini heyecanla anlatıyordu. Sonra kamera aniden başka bir görüntüye odaklandı. Bir Afganlı elinde tüfek, kendisine siper ettiği yıkık bir duvarın arkasında beklerken bir silah sesi daha duyuldu ve kameramanın görüntülerinin eşliğinde aşağıya yuvarlandı, yüzüstü kapaklandı.... cansız bir vücut... merak edip yanına gelen, yardım için koşan olmadı... (belki bizim meşhur televizyon "anchor man" lerimiz ya da program yapımcılarımız olsaydı “öldünüz mü, neden öldünüz ?” gibi sorular yöneltebilirlerdi. Afganistan'daki Taliban kamplarının birinden alınan bir görüntüydü ve aniden ekrandaki görüntü yenilendi. Biraz önceki görüntülerin kahramanı kadın muhabir, otelinin balkonuna çıktı, son aylarda görmeye alıştığımız biçimde, siyah Afgan gecelerini kendisine fon almış bir vaziyette günü  değerlendirmeye başladı. Yoğun, heyecanlı bir gün geçirdiklerini, ama hepsinin geride kaldığını ve şimdi keyifli olduğunu söyledi. İrkildim, tekrar televizyona döndüm kadının yüzüne baktım.  Yorgun bir yüz, yorgun gözler ama dudaklarında bir gülümseme ve günün sonunda keyifli olduğunu, haberleri keyifle vereceğini ifade eden kelimeler... Nasıl bir keyiftir ? Nasıl bir ruh halidir ? anlamak mümkün değil. Bu kadar yozlaşmış olamayız. Çok yorgun olmalı, ne söylediğini bilmiyor, herhalde bundandır diye düşündüm. Yoksa toplumsal bir cinnet  geçiriyoruz da, bu da küçük bir yansıması mı ? 

Zor günler geçiriyoruz. Yaşadığımız ekonomik ve toplumsal sıkıntıların üzerine 11 Eylül terörist saldırıları ve bu saldırılara karşı çok geçmeden büyük(!) devletlerin yarattığı karşı terör tuz biber ekti. Hep birlikte, kendimize ait olmayan bir savaşın içine çekilmeye çalışılıyor  ve sonuçlarına katlanmak zorunda bıraktırılıyoruz. Yaşlı dünyamız gamsız döngüsünü sürdürürken, insanoğlu da evrimleşmeye devam ediyor ve bundan bir kaç milyon yıl öncesi ile şimdiki insan arasında kullandığı araçların teknolojik olarak gelişmiş olmasının ötesinde çok fazla bir fark olmadığını ve daha önünde katetmesi gereken milyonlarca yıl olması gerektiğini kanıtlıyor.

Bunca moral bozukluğuna, olumsuzluğa,  her türlü kötülüğe rağmen sanat ve tabi ki fotoğraf.

Yeni dönem her şeye rağmen büyük bir heyecanla başladı. Bienal, İstanbul Fotoğraf Günleri, sergiler, gösteriler, yarışmalar... Bizler de derginin yeni sayısını çıkartmak için Ağustos ayından beri yoğun bir üç ay geçirdik. Bu süre içinde sizlerin dergiye olan ilgisi soluksuz devam etti. Gördüğümüz bu ilgi, sizlerden gelen e-mail'ler, heyecanınız bizim yorgunluk ve sıkıntılarımızı unutmamıza neden oluyor. 

Bu sayımızda, diğer sayılarımızda da olduğu sürekli köşelerimiz devam ederken her zaman olduğu gibi yeniliklerimiz de var.

Tarihçi ve yazar Lisa Brock’un ABD Başkanı George Bush’a yazdığı mektubun bir bölümünü de içeren Chicago Sanat Enstitüsü’ndeki “Sanat ve Acı” konulu konuşması bize söyleyecek fazla bir söz bırakmıyor.

Engin Özendes, bu sayıda Gezgin Fotoğrafçılar’ı dinlendiriyor ama fotoğrafın tarih ve sanat boyutuyla ne kadar güçlü  olduğunu bizlere kendine özgü diliyle anlatıyor.

Simber Atay “Olmak ya da Olmamak, Hala!” derken, biz de “illegal serserilere” onunla birlikte saygı duruşunda bulunduk, hep beraber.

Dijital fotoğrafın ülkemizdeki öncülerinden Adnan Veli Kuvanlık, klasik fotoğraf  / dijital fotoğraf ayrımına karşı çıkarken dijital fotoğrafı kendi fotoğaf serüveni ile birlike  yorumluyor.

Bu sayıdan itibaren fotoğrafın diğer disiplinler ile olan ilişkilerini ele almaya başladık. Serinin ilk yazısı Özer Kanburoğlu’ndan. Mimari Fotoğraf’ın okuyucularımız için çok iyi bir kaynak olacağına inanıyoruz.

Aylin Yılmazbayhan arkadaşımız uzaklardan bize Robert Adams’ın fotoğraf eleştirisi üzerine  denemesini gönderdi. Çeşitli çevirilerini okuduğunuz Robert Adams’ın “ Beauty in Photography” isimli kitabının bir gün Türkçemize kazandırılacağını ümit ediyoruz.

Engin Özendes tarafından yürütülen güzel bir projenin sonucu olarak yayınlanan “Merhaba Atina Here İstanbul” isimli kitabın minik bir özetini dergimizde bulacaksınız. Umarız ki bu proje ile sağlanan dostluk, her alanda sürdürülsün.

Tülay Çellek, temel tasarımın “Çizgi” ile ilgili bölümünü anlatıyor. Severek izlenen bu serisi önümüzdeki sayıda da devam edecek.

Galip Coşkun’un arşivinden alınan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yayımladığı, cepheye gidecek fotoğrafçılar hakkındaki yönerge, fotoğrafımızın tarihi ile ilgilenen ve bütün fotoğrafseverler için güzel bir kaynak niteliğinde.

Nihal Sipahi, “Savaşın Negaifi” ni bize sunarken, beynimizin şartlandırılmış kodlamalardan kurtularak, kendi algı dilini nasıl bulacağını ve imgeler üzerinden kurgulanan imajların bunun için nasıl bize el verebileceğini bir kez daha gösteriyor.

Ali Rıza Akalın kaktüsün dikenlerini bu kez fotoğrafta tek seçicilik konusuna batırıyor.

Mustafa Kurt  o güzel öykülerinden biriyle yine aramızda.

Hafize Kaynarca sararan yapraklar üzerinde bir sonbahar gezintisi yapıyor.  

“Cadı”mız Özlem Bağcı, bu sayıda kazanına Tansu Gürpınar’ı attı.

Nejat Kutup, bu kez bize Brezilya’dan Jorge Rueda’yı getirdi.

Faruk Budak, bizi Hindistan’a götürüyor.

Fotoğraftan haberi Rıza Ezer veriyor.

Portfolyolarda Ali Rıza Akalın, Gökhan Demirer, Fikret Otyam ve Ozan Sağdıç’ı bulacaksınız.

Ve diğer köşelerimiz......

Bu sayı ile birlikte yayın kurulumuzda görev değişikliği oldu. Sevgili editörümüz Tacettin Teymur yoğun iş temposu nedeniyle editörlük görevini devretti ama yayın kurulu üyesi olarak değerli katkılarını sürdürmeye devam ediyor. Bugüne kadar editörlüğü sayesinde dergimize yaptığı katkılar nedeniyle kendisine teşekkür ediyoruz.

Bizler yeni sayılar için çoktan yola koyulduğumuz şu sıralarda, 11. sayımızı sizlerin beğenisine sunuyoruz. 

Yeni yılın sevgi ve barış dolu bir yıl olması dileğimizle....

12. sayıda görüşmek üzere dost sevgi ve selamlar

Bülent IRKKAN
Editör