Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Gezgin Fotoğrafçılar

Uzaklardan

Vizyon Limiti II

Tasar-Düzenleme ve Kompozisyon

Kaktüs

Özde Fotoğraf

"Taşın ve İnancın Şiiri Mardin"

Fotoğrafın Tarihsel Belge Olarak Anlamı

Orojeni

"Temel Tasarım " Işık

Astro Fotoğraf

"Solan Renkler" Kapılar

Fotoğrafın 150 Yılı

Cadı Kazanı

"Okudunuz mu, Gördünüz mü?"

"Sokaklarda Seksekler"

Ciddiyet

Yol Notları

Eğitim
· Temel Eğitim, Diyafram-Enstantane
· İleri Düzey, Efektler

Fotoğraf Dünyasından Haberler

Pano

Platformlar
· PTFD (Profesyonel Tanıtım Fotoğrafçıları Derneği)
· Salı Grubu

Yeni Umutlar
· Semiha Dugan
· Nuray Oksüz
. Öznur Bağcı

Sergi Salonu
· Ahmet Budak
· İsmail Güzelmansur

Suyunu Çıkaranlar

"Bir Ülke Bir Fotoğrafçı"

Portfolyolar
· Cengiz AKDUMAN
· Necmettin KÜLAHÇI
· Dursun Ali SARIKOÇ

 

Sayı 9

Kaktüs
Ali Rıza Akalın



- "İĞNE'Yİ KENDİMİZE BATIRMAK"
- ÇEVRE

 

"İĞNE'Yİ KENDİMİZE BATIRMAK"

Ülkemizin her alanında yaşanan olumsuzluklar; sadece politikacıların suni umut tacirliği ile örtülmeye çalışılıyor.

Basın; büyütemediği pastadan en büyük payı alabilmek için, toplum değerlerini tırmalayarak vahşet görüntüleri oluşturuyor.

Bir avuç insanın çıkarına hizmet eden futbol; büyük bir bölümümüzü uyutuyor. Azınlığın kin ve nefretini sunacağı arenalar yaratılıyor.

Kapitalizm; en az değeri ödeyerek en çok ve ucuz reklem materyali elde etmenin kapanlarını kurup, sanatçıyı sömürüyor.

Devlet; kendisinin oluşturduğu kuralları yine kendisi, sakız gibi çiğneyerek, toplumu içinden ipeği alınmış kozalara dönüştürüyor.

Dernekler; sırça köşklerinin içine çekilmiş, sadece "güzel" diye tanımlanan ürünler yaratılarak "sanatçı" olunabileceği gibi bir imaj yaratıyorlar.

Peki bütün bu toplulukları oluşturan birey ne yapıyor?

Birey: Yani ben, yani siz.

Bir ilke çerçevesi oluşturmaksızın, katılım koşullarının saygın olup olmadığına bakmaksızın, toplumsal yarar aramaksızın, sadece kazanmak, bir kez daha kazanmak ve hep kazanmak düşüncesi içinde bai yarışmadan diğerine çekirgeleşiyoruz.

Kazanmayı her şeyin üzerinde bir değer olarak hedeflemiş olanlarımız, bu yolda kural tanımazlıklarını da açıkça ve çekinmeden sergiliyorlar.

Sonuçlar açıklandığında ise, mutlu azınlığa karşın, mutsuz çoğunluk oluşuyor. Sergi açılıp, katolog yayınlandığında Cadı Kazanı'nın altını, ödül alan yada alamayan fotograflarla doldurup çıkarıyoruz kirbiti. Ateşin harı gidince de sıra juri üyelerine geliyor. Onlar da alevden nasiplarini alıyorlar.

Tek masum var. Ben. Biz. Hiç kimsenin iğnenin ucunu kendisine batırmaya niyeti yok.
Oysa; "DAHA ÖNCE, HERHEANGİ BİR YARIŞMADA ÖDÜL ALMIŞ YADA SERGİLENMİŞ FOTOGRAFLAR BU YARIŞMAYA KATILAMAZ" gibi çok açık ve net bir ifadeye karşın, daha önce önemli bir yarışmada "SERGİLEME" değeri kazanmış bir fotografımızı aynen gönderiyoruz. Birimiz, eski fotografımıza "yeni" kadraj yaparak, bir diğerimiz "renkli" yi siyah-beyaza dönüştürerek sığ sulara olta salıyoruz.

Hepimiz bilerek yaptığımız her yanlış sonrasında; "Bu aldatmacanın karşılığını nasıl ödeyeceğim?" diye kendimize sormalıyız. Zira önünde yada sonunda bir bedel ödemek (özellikle manevi) kaçınılmaz olacaktır. The British Council'ın "GENÇLİK" konulu yarışması buna örnek.

Sergide, fotograf yerine, konuyu açıklayan ve kınama içeren bir yazı sergileniyor.
Bugün bu olay nedeniyle bir isim telafuz etmeyeceğim. Ancak bunun son olması dileğimdir. AKSİ durunda her kim olursa, ismini beyaz düzlemler üzerinde okumya hazır olsun.

Hepimiz, uğraş verdiğimiz bu sanat dalının saygınlığını koruyup ~ yükseltmek ile sorumluyuz.

Çok kısa zaman içinde; "FOTOGRAF makinasını getir de biraz RESİM çekelim" diyen dilleri biberlemeliyiz.


ÇEVRE

Eğer bir suç ise, peşinen kabul ediyorum: Ben ülkemin geleceği ile ilgili olarak "Umutsuzlar" sınıfında olanlardan biriyim.

Bu sınıfta olan ben, bir küçük kıvılcım gördüğümde "Umutlu" olanlardan daha çok heyacanlanıyorum.

Bir üst yapı kurumu olan sanat, toplumumuzun zor günlerinde varlığını sürdürmek, hatta daha aktif olmak, inadına var olmak zorundadır. Zira toplumumuzun hayat damarlarından birini sanat besliyor.

Sanatı; bireyin var oluşunu en önemli nedeni olarak görüyorüm. Elinin izi dünya yüzeyine bırakmayan kişi yaşamış bir canlı mıdır?

Büyük ozan Aşık VEYSEL, toprağı tanımasaydı, kendiside yok olurdu. Hayrettin KARACA gelecekte de var olamak için yeşil çayırlara imza atıyor. Sayın Orhan KURAL üzerinde yürümediği asfaltın temiz olması uğruna hastanelik olmayı göze alıyor. Yakın geçmişte, gökten yağmur suyu yağardı ve ben o havada yürüyerek eve gelen babamın ayakkabılarında çamur arardım. Dünyanın belirgin bir biçimde ıslandığını hissetmeyeniniz var mı? Mart "cool erkek" karakterini terk etmiş gözüküyor. Kedilerin mevsim falan dinledikleri yok. Sorumsuzca ürüyorlar.

Bunlar ve bunun gibi normal ~ a normal değişimleri doğanın tepkisi olarak algılıyorum. Böyle düşünen kişi ve kuruluşların var olduğunu da biliyorum.

Bu kuruluşlardan biri de; ÇORUM ÇEVRE KORUMA VAKFI. Çevre konusuna dikkat çekmek gibi ilk amaçtan sonra fotograf sanatına katkıda bulunmak ve görselliğin etkisinden yararlanarak arşiv arşiv oluşturmaya yönelik bir fotograf yarışması düzenlemişler.

Yarışmanın bir konu başlığı altında yapılıyor olması sanatçıyı; konuyu algılama, araştırma, uygulama, sonuçlandırma ve sunma gibi aşamalardan geçiren ve bu yollada gelişmesine katkıda bulunması açısından önemlidir.

Öte yandan konu; toplumsal sorun boyutunda olması nedeniyle, geniş kitleleri ilgilendirmektedir. Bu bilinç içindeki vakıf yönetimi de konuya salt ÇORUM ili ile sınırlı tutmamıştır.

Bir başka önemli gelişmede; Juri Gerekçeli Raporu'nun yazılacağı ve tüm katılanlara gönderileceğinin net bir biçimde ifade edilmiş olmasıdır. Bu karar özlediğimiz bir gelişmedir.

Juri oluşumunun, oldukça geniş bir platformdan yapılması olumlu artı puan değerinde.
Çeşitli ve saygın ödüller ile de desteklenmiş olan yarışma, desteklenmeyi hak ediyor diye düşünüyorum.

Gelecekte yapılacak, yarışmalara örnek olabilecek bu etkinliğe katılmanızı öneriyorum.

Form, corumcevre@superonline.com e-mail adresinden istenilebilir.

Kalın Sağlıcakla,