Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Beni Duyuyorsan Üç Defa Vur

Gezgin Fotoğrafçılar

Uzaklardan

Black&White in Colors

Cadı Kazanı

Temel Tasarım

Kaktüs

Okudunuz mu, Gördünüz mü?

Reklam Fotoğrafçılığı

Orojeni

İşaretçiler

Ciddiyet

Yol Notları

Dosya: Haber Fotoğrafçılığı
. Fotoğraftan Al Haberi, Serpil Yıldız
. Haber Fotoğrafçılığı, Ali Öz
. Portfolyo: Ali Öz

BÜLMETEN

Çağrı: "Türkiye Fotoğraf Sanatında Yitirdiklerimiz "

Eğitim
Film ve Filtreler-1
Özel Efektler-2

Fotoğraf Dünyasından Haberler

Pano

Platformlar
· Foto Muhabirleri Derneği

Yeni Umutlar
· Kaan Osmancık

· Mete Bumin
· Songul Serim

Sergi Salonu
· Deniz Akça

· Özer Esmer

Suyunu Çıkaranlar

Bir Ülke Bir Fotoğrafçı
Joel-Peter Witkin

Portfolyolar
· Sıtkı Fırat
· Adnan Veli Kuvanlık
· Nevzat Yıldıran

 

 

Sayı 10

BÜLMETEN ÜZERİNE

BÜLMETEN, Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği (FOTO FORUM) Bültenine ekli bir sayfa olarak ilk kez Mayıs 1990'da yayımlanmıştır. Bu gün de yayımını aynı şekilde sürdürmektedir.

BÜLMETEN adı Bülten sözcüğünün karşıtı olarak düşünüldü. Bu arayış içinde BÜLTMEYEN, GULTEN, BÜLTEMEDEN gibi adlar gündeme geldi. Ancak okuma rahatlığı nedeniyle BÜLMETEN'de karar kılındı.

BÜLMETEN, bir fotografik mizah sayfasıdır ve her yönüyle Fotoğraf dünyasını konu alır. Dernek içi olayları, dernek üyeleri ve yöneticileri, başka derneklerle üyeleri, TFDB üye ve yöneticileri onun uğraşı alanına girer.. Anlatımında Fotografik terimleri kullanır. Bu nedenle ancak fotoğrafla ilişkili olanların rahat anlayabileceği bir sayfadır.

BÜLMETEN'in çıkışında iki amaç güdülmüştü: Birincisi; BÜLMETEN'i okurlarını gülümsetmek, ikincisi de üyeleri ve yöneticileri kırmadan uyarma görevi üstlenmek.

BÜLMETEN'in bu ilk sayısında yönetim kurulu üyeleri tanıtılıyor, Trabzon'da toplanan FDÇK ile ilgili bir yazıya yer veriliyordu. Bir trafik kazasında aramızdan ayrılan, Antalyalı Önder Afşarkoca'nın da yazı içinde olanca sevimliliği ile yer aldığını göreceksiniz.

Keyifli okumalar dileğiyle,

M. Reşat Sümerkan

FDÇK TOPLANTISININ PERDEARKASI

BULMETEN muhabiri sizin için izledi: Duymuşsunuzdur, 12 -13 Mayıs 1990 tarihleri arasında Fotoğraf Dernekleri Çalışma Kurulu (FDÇK) toplantısı Trabzon'da derneğimiz ev sahipliğinde yapıldı. 6 Konuk derneğin katıldığı toplantının ertesi günü bir de gezi düzenlendi. Konuklar Trabzon ve çevresini çok sevdiler. Gezimizin güzergahı Sumela Manastırıydı. Maçka yakınlarında, vadinin karşı yamacındaki bir köyün fotoğrafını çekmek için durduk. İFSAK grubunun müzik yeteneğini de böylece öğrendik. Çünkü karşı köye bakıp: Orda bir köy var uzakta O köy bizim köyümüzdür İFSAK'ta, ifmasakta O köy bizim köyümüzdür Diye güzel bir okul şarkısı söylediler. Ardından hep birlikte yaylım deklanşör ettik. Poz poz anı fotoğrafları çektirdik. Bulunduğumuz yer geniş bir çimenlikti. Bunu görünce dayanamayan AFSAD'lı ve BUFSAD'lı arkadaşlar el ele tutuşup AFSAD'arım, BUFSAD'arım Ustam ölmüş ben satarım Ustam bu bir Nikondur Satsam üç beş milyondur Zambak -Zoom bak Dön biraz vizörden bak Diye oyunlar oynadılar. Hep birlikte gülüştük. Ama bu iş en çok KASK'lıların hoşuna gitti. Kasıklarını tuta tuta gülmeye başladılar. Hatta Muzaffer Sütlüoğlu bir ara o kadar güldü ki, KASKeti başından yere düştü. Sumela eteğinden akan Altındere, eriyen kar sularıyla coşmuştu. Çağlayanlardan yükselen su zerrecikleri objektiflerimizi ıslatıyor, görüntü kalitesini yok ediyordu. Konuk AFAD'lı arkadaşlardan biri bana yaklaşarak ''AFADersiniz, acaba güderiniz var mı ?'' diye sordu. ''Elbette'' diyerek güderimi verdim. Ey Altındare! Sen ne fotoğrafçıların kanına girmişsindir. Büyük çağlayanın yanından geçerken Cengiz Akduman'ın dipte yatan Bronica'sı için 1/125 saniye saygı duruşunda bulunduk. Bir manga fotoğrafçı da üç el saygı flaşı patlattılar. Bu sırada konukların en uzun boylusu olan ANFAD'lı Önder Afşarkoca, vadinin dibinde ayakta durup Sumela'yı kuşbakışı çekmeye başladı. Hemen makinaları ona verip bizim için de çekmesini istedik. Sumela'nın güzelliğine dalan konuklar hareket saatini farkettiklerinde ancak yarım saatleri kalmıştı. Çok telaşlandılar. Başkan Şekip: ''Tamamdır, hallederiz'' diyerek 40 km. lik yolu on dakikada alıp onları otogara ulaştırdı. Fotoğraflar çektirdik, vedalaştık. Onlara mendil sallayıp ''Gene gelun da..'' dedik.

YÖNETİCİLERİMİZİ TANIYALIM ŞEKİP İSKENDER
Derneğimizin başkanıdır. Yomralı İskenderler ailesinin biricik oğludur. İlk fotoğraf derslerini Alaminütçi Hacı Haydar Ağa'dan almış, bir süre de Üsküdar Musiki Cemiyetine devam etmiştir . Şekip Bey, 1988'de derneğin başına geçince ilk olarak iç durumu düzeltti. Sonra da Bosna sorununu bahane ederek Sırbistan'a savaş açtı. Ancak FIAP kralı 2. Şarl araya girerek barış sağlandı. Ardından Bayburt'a çekim seferi düzenledi. Ordugahını Masat Deresi kıyısına kurarak çekimleri bizzat yönetti. Hatta çekim sabahı makinasının kayışını bağlayarak yanındakilere: ''Çekimde bana bir şey olursa, beni Canon'umla gömesüz'' diye vasiyette bulundu. Bunun üzerine emrindeki fotoğrafçılar ''Kodak, Kodak'' diye haykırarak görüntülerin üzerine atıldılar. Şekip Bey, derneğini huzura kavuşturduktan sonra 1990'da komşuları olan AFSAD devletine, İFSAK imparatorluğuna, BUFSAD Krallığına, KASK Şövalyelerine, AFAD Şahlığına ve ANFAD Dükalığına elçiler göndererek Trabzon'a davet etti. Derneğini ve ülkesini onlara tanıttı. Büyük İskender Şekip, antika meraklısıdır. Koleksiyonları vardır. Gençliğinde judo çalışmıştır. Evlidir. 1 adet karısı, judo'da kahverengi kuşağı ve ikisi kız dört uşağı vardır.

FOTOĞRAFİK ATASÖZLERİ

* Zenitini kurtaran kaptandır
* Aşağı tükürsen Canon, yukarı tükürsen Pentax
* Bu günün pozunu yarına bırakma
* Nikon gelecek yerden Zenit esirgenmez
* Bi Sinan' a güvenirdim, onu da Lubitel'le yakaladım
* Ağlamayan çocuğa Mamiya vermezler
* Zenit'li dostun olacağına Canon'lu düşmanın olsun
* Sonradan görme Canon'dan dönme
* Köprüyü geçene kadar Zenit''e Canon derler
* Yanan poz bir olaydı, ağlamak kolaydı
* Dostumdan bir kaset istedim. Verdi gittim çektim, vermedi çektim gittim
* Baktın kar havası, diyafram kıs körolası

FOTO TEMEL ÖĞRETİYOR / Nü Çekimleri:

Haçan ki nü düşünmektesun, uygun bi kız alursun. Stüdyohaneye getirursun. Ona soyunma odasıni gösterup: ''Ha burda kenduni anadan nü hale koy, sonra da beni çağır bakayim'' dersun Oradan ayrilur öbür işlerunlan meşgul olursun. Birazdan zil öter. Demek ki nü artık hazırdur. Gider bakarsun ki bi içum nü karşinda duriy. Bu çok zor ve sabirluk istiyen bi durumdur. Benum başuma da gelmiştur:

Fotociyim ezelden
Bir nü seçtim güzelden
Bağa oldi bişeler
Uy, uy Emine'm
Haçan baktum vizörden

En kisa zamanda nü çekimlerini tamamlaman gerekir. Çekim bitince da nü yü hemen birak gitsun. Aksi halde üç günde kendine gelemezsun.