| "Özer Kamburoğlu ile Söyleşi"
 Fulya Köse
 
 
 Özer 
                Kamburoğlu 1964 yılında İstanbul'da doğdu. "Gemi inşa" eğitimi 
                alarak bu alanda yaklaşık 15 yıl çalıştı. 80'li yılların sonuna 
                doğru fotoğrafla ilgilenmeye başladı. 1988 yılında Kadıköy Halk 
                Eğitim Merkezi'nde ilk fotoğraf eğitimini aldı. Aynı yıl İFSAK'a 
                üye oldu. 1994 yılında Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar 
                Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümünün Fotoğraf Ana Sanat 
                Dalı'ndan "Birincilikle" mezun oldu. 1996'da Marmara Üniversitesi 
                Güzel Sanatlar Enstitüsü Fotoğraf Ana Sanat Dalı'nda "Mimari Fotoğraf" 
                konusunda master yaptı. Çeşitli dergilerde yazı işleri müdürlüğü 
                ve editörlük yaptı. "İzlenimler" ve "Detaylar" adlı iki sergiyi 
                gerçekleştirerek bunları çeşitli etkinliklerde 7 kez sergiledi. 
                Ulusal ve Uluslararası yarışmalarda başta;The Okamato Prize Ödülü 
                (Japonya), Devlet Fotoğraf Yarışması Büyük Ödülü , Şinasi Barutçu 
                Kupası , Altın Kamera , The Young Artist of Europe (Fransa) , 
                Tübitak Fotoğraf Ödülü , Ballantines Fotoğraf Ödülü (İngiltere) 
                , Sabah Gazetesi Ödülü , Şark Hayat (Koç Allianz) Fotoğraf Ödülü 
                , Altın Koza Fotoğraf Ödülü ve Orhan Arıburnu Ödülü olmaz üzere 
                50'nin üzerinde ödül, 200'e yakın sergileme kazandı. Fotoğraf 
                konusunda çeşitli şirketlere Danışmanlık yaptı, birçok davada 
                bilirkişi olarak görev aldı. Çalışmalarının çoğunluğu Belgesel 
                tarzda olup 40'ın üzerinde ülkede sergilendi. Halen İstanbul Üniversitesi 
                , Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda "Haber 
                Fotoğrafçılığı" konusunda doktora yapmakta olup Marmara Üniversitesi 
                Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümünde "Öğretim görevlisi" 
                ve "Bölüm Başkan Yardımcısı", Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar 
                Fakültesi Grafik Bölümü'nde "Öğretim Görevlisi", İFSAK'ta ise 
                "Eğitmen" olarak görev yapmaktadır. 
 
 
                 
                  | Gün: 14.10.2000 Saat: 15.30
 Yer: Çamlıca sırtları
 |  |  
                  | -Burası çok güzelmiş. - Evet İstanbul burada ikiye bölünüyor.
 -Başlayalım mı?
 -Lütfen.
 
 |  |   
                 -Fotoğraf hayatınıza ne 
                zaman girdi diyerek başlamak isterim Sinema vardı aslında aklımda. 
                Tabii on sekiz yaşında iken ailemin istekleri önde geliyordu. 
                Yaşam şartları da bunun olmasına engel oldu. Resim galerileriyle 
                hep iki boyutlu devam etti. Sinemadan hiç vazgeçmedim. İzleyiciydim 
                ama izlerken eleştiriyordum. Ben olsaydım böyle çekerdim. Bu sahne 
                böyle daha iyi olurdu gibi.
 
 
                 
                  |  |  |    Fotoğraf bireysel yapabileceğim 
                bir şey. Sinema kompleks, resim de öyle. Sinemada sadece yönetmen, 
                ışıkçı ve kameraman olabilme şansınız var. Fotoğrafı sadece kendiniz 
                oluşturuyorsunuz. Fotoğraf dışında bir sanatla uğraşırken toplayıcısınız. 
                Ama fotoğraf çıkarımdır. İstediğiniz şeyleri fotoğraftan çıkarabilirsiniz. 
                Resimde ve diğerlerinde öyle değil. Sadece bir masa çizmek yetmiyor, 
                onu tamamlayan bir kaç öğeye daha ihtiyacınız var. Fotoğrafta 
                kurgu yapma şansım da var. Zamanın her anını oluşturabilirsin. 
                Kurgu bu yüzden hoşuma gidiyor. Fotoğraflarımı evrensel bir anlayışla 
                çekmeye çalışıyorum. Fotoğrafı herkes kullanmalıdır. Gelecekte 
                de insanlar çektiğim fotoğraftan etkilenmeli. Fotoğraf şarap gibi 
                olmalı. Ara Gülerin fotoğrafları şarap gibidir işte. Damalı taksiler 
                artık yok ama onun fotoğraflarında var. Bir de fotoğrafların işlevselliği 
                olmalı. Gelin fotoğrafları bile önemlidir bence. Vesikalık çekenler 
                de öyle. Çünkü onlar bizim çektiğimiz fotoğrafın temelini oluşturuyor. 
                Bizler bundan farklı olarak, fotoğrafa estetik katmaktayız. 
 
 
                 
                  |  |  |  
 - İyi ve kötü fotoğraf var mıdır?
 Benim için iyi fotoğraf başkasının çektiği bir fotoğrafta 
                "Bunu keşke ben çekseydim. " Dediğim fotoğraftır.
 
 - Ya aldığınız ödüller. Sizin için ne ifade ediyor?
 Hiç başkalarıyla yarışmadım. İlk ödülümü aldığımda herkesi 
                aradım. Şimdi ödül aldığımdan karımın bile haberi yok. Ödül sevinci 
                ödülü aldığım an oluyor. Daha sonra o sevinç geçiyor. Ama başardım 
                diyebilmek bambaşka bir duygu. Fakat ödül almanın da sakıncalı 
                yanları var. Eğer ödül aldım ben bu işte iyiyim derseniz, bu sizi 
                yanlışa sürükler. Her katıldığınız yarışmanın jürisi farklıdır. 
                Katıldığınız her yarışmada da beğeni farklı olacaktır. Ödül kazanmadığınız 
                zamanda bu sizin başarısızlığınızı göstermez. İlk yirmiden sonra 
                sergileme almış fotoğrafta ödül almış sayılır. İlk yirmi fotoğraftan 
                sonra seçici kurulun beğenisi başlar. Başka bir seçici kurulda 
                birinci olma şansı yüksektir.
 
 - Yarışmaya katılmak isteyen insanlara neler önerirsiniz?
 Portfolyo gelişmeli, geniş tutulmalı. Bir makara filmle başarıya 
                ulaşılmıyor. Her yarışmaya katılmalı. Yarışmalar için sürekli 
                birikim yapmalı. Fotoğraf tekniği olarak oturmuş olmalı. Renkli 
                veya siyah beyaz fotoğrafta fotoğraf öğelerine dikkat etmeli. 
                Paspartu ve bunun gibi fotoğrafı öne çıkaracak her türlü hazırlığı 
                tam olmalı. Renklerdeki bozukluğu görüp gerekirse fotoğrafçısına 
                yeniden bastırmalı. Çünkü macentadaki kaçmalar fotoğrafçının sorumluluğunda 
                olan bir şeydir.
 
 
 
                 
                  |  | - Fotoğrafı 
                    yada fotoğraflarınızı eleştirirken nasılsınız? Kendime acımasızım. Cezalandırırım kendimi. Kötü çektiğim 
                    bir dia yada negatifi ortadan ikiye ayırdığım çok olmuştur. 
                    Ama başkalarının fotoğraflarını eleştirirken hep yol gösterici 
                    olurum. Hevesini kırmadan eleştiriler yaparım.
 |  - Fotoğrafta yapmak istedikleriniz nelerdir?
 Bu soruyu sevdim. Özel bir fotoğraf okulu açmak istiyorum. 
                Öğrencilerin kendilerini geliştirmek istedikleri alanları kendilerinin 
                belirleyeceği bölümlerin olduğu bir okul. Ancak hala eksiklerim 
                olduğuna inanıyorum. Bunun için yeterli donanıma sahip olmak gerekiyor. 
                Gerekli donanımı sağlamadan eğitim vermek çok zor. Teknik kamera 
                yapmadan öğrenciye anlatmanız yeterli olmuyor. Bilgi eksik kalıyor.
 
 
 
                 
                  | - Neden özel 
                    bir fotoğraf okulu? Bu okulun özel olmasının asıl nedeni, insanların parasını 
                    almadığınızda öğrenme çabaları olmuyor. Parasını verdiği şeyin 
                    karşılığını almak istiyor insanlar. Para verdiklerinde öğrenme 
                    zorunluluğu doğuyor. Yani anlayacağın her şey karşılıklı.
 |  |  
 - Şu an yapılan Fotoğraf eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Bu konuda çok sancılarımız var. Öğrencileri yetiştirirken 
                yeterli donanıma sahip olmadığımız için istediklerimizi yapamıyoruz. 
                Öğrencilerimizin beni haber fotoğrafçısı yetiştir deme şansı yok. 
                Bütün bir fotoğraf eğitimi verip kendilerini geliştirecekleri 
                alanda ancak yol gösterici olabiliyoruz. Aslında ikinci sınıftan 
                sonra ayrılmalı branşlar.
 
 
 
                 
                  | - Fotoğraf olmasaydı 
                    başka bir şey olur muydu? Görüntü yönetmenliği yapmayı çok isterdim.
 
 |  |   - Fotoğrafı etkileyen bir unsurda 
                sponsor sorunu. Bu konuda neler düşünüyorsunuz. ? Sponsor bütün alanlarda olduğu gibi bu alanda da zor bulunuyor. 
                Çünkü fotoğrafa destek vereceğini düşündüğünüz firmalar bile (Kodak, 
                Fuji v.b. ) kısa filmleri,konserleri yani kitlelere ulaşan eserleri 
                desteklemeyi tercih ediyorlar. Fotoğraf toplumsallaşamıyor bir 
                türlü. Hocamın dediği gibi "Sen ben bizin olan sergi".
 
 Çay molası. Küçük bir parantez. (İnsanlar fotoğrafı makinenin 
                ortaya çıkardığı bir kare gibi düşünüyor. Aslında fotoğraf makinesi 
                bir aracı. Bütün işi yapan aslında beynimiz. )
 
 - Fotoğraf eğitmenliği yapıyorsunuz. Bize bu konuda da birkaç 
                şey söyler misiniz?
 Fotoğraf eğitiminde birinci problem akademisyen eksikliği. 
                Bu eğitimi verebilecek akademisyen çok az. Ücretler düşük olduğundan 
                insanlara rica minnet ders verdirtiyorsunuz. Bu çok acı. Ayrıca 
                eğitmen olabilmeniz içinde şartlar çok ağır. Bir sürü sınava girmeniz 
                gerekiyor. Mezunları kandırmak çok zorlaşıyor. Dışarıda yaptıkları 
                çekimlerden daha çok para kazanıyor insanlar. Teknik eksikliklerde 
                eğitimi çok etkiliyor. Bilgisayar ve araç gereç eksikliği eğitimin 
                olmasını güçleştiriyor.
 
 Bir diğer konuda öğrenciler kavramsal ve görsel olarak doymuş 
                durumda. Görsel bombardımana tutuluyorlar ve tatminsizlikleri 
                başlıyor. Bunun yanında yapılan her işi doğru sayarak görsel beğenileri 
                gelişmiyor. Üstelik elinizde yeterli donanım olmadığı için doğruyu 
                anlatmakta zorlanıyorsunuz. Dijital kamera ve bilgisayarınız olmadan 
                öğrenciye bunu nasıl anlatabilirsiniz ki.
 
 Güzellik; estetikte felsefeye dayalı bir konu. Fotoğrafla birlikte 
                felsefe ve psikoloji dersleri de olmalı. Bu derslerde fotoğrafı 
                tartışmak fotoğrafa olgunluk katacak buna inanıyorum. Daha olgun 
                fotoğraflar yaşanmışlıkla geliyor. Hayatı anlamaya çalışan ve 
                hayatı mücadele ile geçmiş insan duygu yoğunlukları nedeni ile 
                daha başarılı oluyorlar.
 
 - Internet hayatınızda nasıl bir yere sahip?
 Türkiye'de ilk defa aynı anda hem gerçek ortamında hem de 
                internette sergisi açılan insan benim. Evrensel bir insan olmak 
                istiyorsanız internet müthiş bir olanak. Çünkü gerçek ortamda 
                açılan sergimi yüz kişi gezerken internette dokuz yüzden fazla 
                insan gezmiş. Sektör dergilerinde direktörlük yaparken, gelecekte 
                insanlar bu dergileri görerek ağaçları nasıl katletmişler diyerek 
                bize kızacaklar diye düşünürdüm. Dergilerin CD 'lere yazılıp gazete 
                bayilerinde satılmasını düşlerdim. Bu yüzden fotoğrafya dergisinin 
                internette yayınlanması beni çok mutlu ediyor. Ben artık gazete 
                almıyorum. Bilgisayarıma girip gazetedeki yazıları oradan da okuyabiliyorum. 
                Ancak pazar günleri evde şıkır şıkır kağıt çevirmek hoşuma gidiyor.
 
 -Sormak istediklerim bu kadar. Benim için hoş bir sohbetti, 
                son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
 Benim içinde öyle. Fotoğrafya dergisine yayın hayatında 
                başarılar dilerim. Bu akşam gün batımı çok güzel olacak.
 
 Fulya Köse
 
 
    |