Back to Main Page

Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim



Bir Soruya Sahip Olmak

Cumhuriyet Dönemi Fotografçılığımızın Gelişimi

Atatürk Dönemi Basın Fotoğrafçılığının Toplumdaki Yansımaları

Ahmet Elhan'ın Portreleri

Osmanlı İmparatorluğu'nda Fotoğraf

Yüzyirmiyedi Yillik Bir Kitap: Risale-i Fotoğrafya

Cumhuriyetin Kuruluşundan Günümüze Yıllara, Dönemlere Ayırarak Fotoğrafçılar, Fotoğraflar, Akımlar, Olaylar ve Gelişmeler


Türkiye 'de Fotoğraf Eğitiminin Dünü Bugünü

Fotoğrafımızda Nü ve Sosyal Baskı

Fotoğraf Derneklerimiz

Cumhuriyetin 75.yilinda Fotoğraf Sanatimiza Tarih Perspektifinden Bir Bakış

Fotoğraf Eğitimi

Deneysel Fotoğrafi

Cumhuriyet'ten Günümüze Fotoğrafi

Fotoğraf Sanatı ve Derneklerimiz



Sayı 2


Cumhuriyet'ten Günümüze Fotoğrafi

Ara Dönem ya da Sosyal Gerçekçi Dönem (1960-1980)


Sami Güner
1960'lı yıllardan itibaren belirgin bir ivme kazınmaya başlayan, Türkiye'deki fotografi olgusurıa geçmeden önce, aynı yıllarda çağdaş dünyada oluşum süreçlerini tamamlayan plastik sanatlar ve fotografinin ne durumda olduğuna bir göz atmak, durum değerlendirmesi açısından yararlı olacaktır. Norman Malcolm'un "Ludwig Wittgensteirı Hakkında Bir İnceleme" ( 1958) adlı kitabında yer verdiği: "Felsefe alanırıda insan, bir kavrama belli bir açıdan bakmaya zorlanrnış gibidir.

Benim yaptığım şeyse, ona bakışımızda başka yollar öne sürrrıek, hatta bunları keşfetmektir. Size daha önce düşlemediğiniz olasılıkları sunuyorum... Böylece beynimizde duyduğunuz sıkıntıdan kurtulacak; ifade biçimlerinin nasıl kullanıldığını görmekte ve çeşitli kullanma tiplerini tanımlamakta serbest olacaksınız..."Tanımlaması, 1960'larda Amerika ve İngiltere'de aynı zamanda, ancak birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkan; gerek müzik ve gerekse de plastik sanatlarda uzun yıllar etkisini hissettiren "Pop" hareketi ile ömrü kısa süren ve genellikle optik görüntüleri malzeme olarak kullanan "Op Art" (ya da Optik Art) hareketirıin başladığırıı vurguluyordu.

1960'lı yıllardan itibaren, bir yandan Pop Art, Op Art gibi sanat akımları plastik sanatları yeni bir boyuta taşırken; öte yandan batı sanatında, geleneksel sanat anlayışına bağlı olarak güzel ve anlamlı yapıtlar üretmeye dayalı anlayış ile sanatı sorgulayan, geleneksele meydan okuyan anlayış arasında kutuplaşmaların başladığına tanık olunmuştur. Ülkemiz plastik sanatlarda aynı dönemde benzer gelişmeler gösteren "evrensel eğilimli" ve "ulusal ve yerel eğilimli" görüşlerin olması, son derece ilginçtir.

Gelelim fotografi alanındaki durum değerlendirmesine: Bulunuşundan günümüze gerek teknolojik ve gerekse de kullanım alanlarının yaygınlık kazanması yönünden, 1960'lı yıllar batı için bir dönüm noktasıdır. Gutenberg dönemi sonrasında, kılişe tekniğinin fotografide kullanılabilir bir duruma ulaşması ile birlikte; o zaman,a kadar ressamların üstlendikleri görev fotografiye geçmiş oluyordu. Birtakım fotografçılar, kişisel görüşlerini haber ve olaylara yönelterek, zaman geçirmeden topluma sonulacak olan fotografileri edinmeye başladılar. Fotografi, kitlelere, bir desenin gerçekliğinden daha yakındı artık; ve böylece basın fotografçılığı (Photo-Journalism) mesleği doğdu.6 23 Kasım 1936'da Henry Luce "Life" dergisinin ilk sayısını ABD'de yayınlar; bunu 10 Ocak 193 7'de Lowires kardeşlerin çıkardığı "Look" izler. Basının önderliğinde Kertesz, Brassai, Bill Brand, Alvarez Bravo gibi ünlü isimler fotografi dünyasına kazandırılır. 1947'de Robert Capa, Davit Seymour, Henri Cartier-Bresson, George Rodger önderliğinde "Magnum" kurulur. Daha sonraları Ernst Haas, Werner Bischof, Elliot Erwitt'in de katılmasıyla, sosyal gerçeklik sınırları içinde sokağın, insanın ünlüleri de tarihin derinliklerinde yerlerini alırlar. 1960'lı yıllar, basının kriz dönemine girdiği yıllardır. Bu dönemde, televizyon, büyük bir tehdit oluşturur. "Look" 1971'de, "Life" ise bir yıl sonra yayınlarını durdururlar. Aynı zaman boyutu içinde, sanat bağlamında fotografi varlığını Pop Art, Op Art, Yeni Gerçekçilik (Neo-Realism) ve Kavramsal Sanat içinde sürdürmektedir.

Çağdaş dünyada fotografi, basın fotografçılığı alanı dışında, plastik sanatların gelişim çizgisine paralel bir süreç izlerken; ülkemizde 1955'lerden sonra yeni yeni gelişme gösteren "ofset" tekniğinin basım hayatına getirdiği canlılık, basında fotografi gereksinimini de ortaya çıkardı. 1 Mayıs 1963 yılında Hürriyet Haber Ajansı kurulur ve başına Ahmet Uran Baran getirilir. Böylece Türkiye'de, basında fotografinin önemi, çağının da gereği olarak, çok etkin bir rol oynamaya başladı. Bu rol, fotografinin yükselişinin de başlangıcıdır. Fotografiye olan talebin artmasında, turizme yapılan yatırımların; dolayısıyla turistik yayınların ortaya çıkmasının da önemli katkısı olmuştur.

6. Güler, Ara- Yeni Fotograf Dergisi, 1977, sayı 14, s. 10.


Ara Güler
Türkiye'de ilk ve dönemlerine göre en etkili fotografi elçileri, düne göre "Yeni Kuşak", bugüne göre "Orta Kuşak" ya da ara dönemden çıkmıştır. Bu dönemin ilk bakışta öne çıkan ismi, Ara Güler' dir. 1960'li yılların 70'li yılları hazırladığı, sanayinin dışa bağımlı dengesiz büyümesiyle tarımın gerilediği, dolayısıyla yoğun olarak kırsal kesimden büyük kentlere göçün başladığı; bu kentlerde işsizliğin had safhaya ulaştığı bu dönem, ülkemizde toplumsal gerçeklerin üzerine gidildiği bir evreyi bütünler.

1950 yılında Yeni İstarıbul Gazetisi'nde basın fotografçısı olarak çalışmaya başlayan, bir süre "Magnum" üyesi olarak çalışan, ancak 1961 yılında Ernst Haas'la birlikte ideolojik nedenlerle ayrıları Ara Güler, göç olgusunun büyük kentte yarattığı sosyal dramı lirik ve romantik bir dille aktarmayı başarmıştır. 1960'lı yıllardan itibaren büyük bir kaosun içine ' " enen İstanbul kenti ve insanı (tıpkı şarkın gizem dolu atmosferini fotograflamaya çıkarı Osmanlı dönemindeki yabancılar gibi), belki de ilk kez Ara Güler tarafından ustaca fotograflanmıştır. 1960 kuşağının diğer isimleri arasında; önceleri tek çıkar yolun modern fotografi olduğunu gören, ancak sonraları - kendi tanımıyla - "doğrudan" ya da pür" fotografiye yönelen Gültekin Çizgen'i, kırsal kesim insanını konu alan foto röportajları ile Fikret Otyam'ı, ilk dönem çalışmalarınıda betimlemeye dayalı, sonrasında teknik ve estetiğin birleştirildiği doğa fotograflarıyla tanıdığımız Ersin Alok'u, Hüsnü Gürsel'i, İbrahim Zaman'ı; fotografiyi tasarımcı bir dil çeşitliliği içinde kullanan Teoman Madra'yı, kendisini basından tanıdığımız Mustafa Türkyılmaz'ı, ilk dönemlerinde biçimci ve renkçi tavrı ile tanıdığımız, sonraları izlenimci (impresyonist ya da pictorealist) yaklaşımlarıyla Şakir Eczacıbaşı'nı, Taçay Erdemsel'i, 1960 sonrası tâkvim ve turizm fotografçılığının önde gelen ismi Sami Güner'i, foto-grafikleri ile tanıdığımız Güler Ertan'ı anmadan geçemeyiz.


Gültekin Çizgen

Güler Ertan

1970'li yıllara geçildiği dönemde, Şahin Kaygun'u görüyoruz. Şahin Kaygun başlangıç döneminde, içinde bulunduğu zaman dilimine göre gerçekçi, 1970'li yıllardaki foto-grafikleri ile soyutlayıcı bir tavır ortaya koymuştur.

Çağdaş dünya ile doğrudan ve daha geniş kapsamlı ilişkilerin, 1920'li yıllarda izlenimci ve romantik, 1960'larda sosyal gerçekçi Türk fotografçılarıyla başlamış olduğu dikkate alınırsa, 1970-84 yıllan arasındaki on yıllık dilimi, gelişmenin doğal bir uzantısı gibi görmek gerekecektir. Ancak, sanayileşme olgusunun ortaya çıkardığı sonuçlar sonrasında, kırsal kesimden büyük yerleşim birimlerine başlayan göç dalgası, iletişim sisteminin - özellikle görsele dayalı olanının - hızlı gelişim göstermesi toplumsal ve kültürel yapıdaki köklü değişimleri başlatmış; kökleri 1970'li yılların biraz daha öncesine uzanan bir oluşumu da hızlandırmıştır. 1970'lerde Kavram Sanatı'nı yaşayan batıya göre Türk fotografçılarının vazgeçemedikleri tek konu, 60'li kuşak tarafından 70'li yıllara taşınan yerel ve bölgesel eğilimli görüntülerdir.

Denebilinir ki 1970-80 arası,bu eğilimde sayısal olarak en fazla üretimin verildiği bir dönemdir. Türk fotografında örgütlenme çabaları ve bu bağlamda örneklerin çoğalması, görüntü patlamasını hazırlayan en önemli faktörlerden biridir. Bu dönemde, 1950 yılında TAFK (Türkiye Amatör Foto Kulübü), 1959 yılında TAFK (Trabzon Amatör Foto Kulübü) başlangıçta "Erenköy Foto Kulübü" olarak 1959'da kurulan İFSAK (İstanbul Fotograf ve Sinema Amatörleri Kulübü)'nün ardından; 1977 yılında AFSAD (Ankara Fotograf Sanatçıları Derneği), aynı yıl BASAF (Balıkesir Sanat Fotografçılar Derneği), 1978 yılında FOTOS (Fotograf Sanatçıları Derneği), 1979 yılında KASK (Kocaeli Amatör Sanatçılar Derneği), ayni yıl AFAD (Adana Fotograf Amatörleri Derneği) kuruldular. 1970-80'li yılları diğer dönemlerden ayıran en önemli özellik, fotografinin bağımsız bir meslek dalı olarak, basından sonra, reklam sektörüne hizmet götüren tanıtım fotografçılığı içinde yerini almış olmasıdır. Bu bağlamda FOTOS, ilk tanıtım fotografçılar arasındaki dayanışmayı sağlamak amacıyla kurulmuştur.

1970-80 yıllan arasında örgütlenme çabalarına kazandırılan ivme, "amatör" kavramının Türk fotografına yerleşmesini sağlamış, bu bağlamda görüntü zenginliği artmış; ancak nitelik bakımından duraklama dönemi yaşanmıtır. Bu dönemde birçok amatörün başlangıçla bitiş arasındaki süreci oldukça kısa sürmüştür.

1960-80 arası kuşağının diğer isimleri arasında, 1970'li yıllardaki etkinlikleriyle dikkat çeken İbrahim Demirel'i Şemsi Güner'i, İsa Çelik'i, Sabit Kalfagil'i, örgütlenme çabalarında büyük emeği geçen Mehmet Bayhan'ı, ülkemizde "mimari fotografi" dendiğinde ilk akla gelen ismi Reha Günay'ı, bale fotograflarında biçimci ve lirik yaklaşımıyla Hasan Kurbanoğlu'nu, doğa ustası Nusret Nurdarı Eren'i, Sıtkı Fırat'ı, Ergun Çağatay'ı, M. Erem Çalıkoğlu'nu, amatör heyecanlarını profesyonel yaşam boyutunda bugün dahi sürdüren Gülnur Sözmen'i, 90'lı yıllarda başlangıcından çok farklı bir çizgiye oturan Nazif Topçuoğlu'nu sayabiliriz.

1950'li yıllarını sonu ve 1960'lı yılların başında genel eğilimi simgeleyen köy gerçeği, 1970'li yıllara kadar büyük kent gerçeğine, 1970-80 yılları arasında ise kenar mahalle gerçeğine dönüştü. Ulusal ve yerel eğilimin ağırlıklı olarak gözlendiği 1960-80 yıllarını kapsayan sosyal gerçekçi dönemin özelliklerini, genel anlamda 4 ayrı başlıkta toplayabiliriz.7

Hasan Kurbanoğlu

1 ) Geleneksel ve bölgesel kültür kalıtlarından yararlanmak, 2) Ulusal geleneklere ve kültüre bağlı bir anlatım dili kullanmak, 3 ) Evrensel teknik sorunları içeren, fakat batı akımlarının dışında kalan çalışmalar üretmek, 4) Öznel sorunlara öncelik vermek.

7. ERBİL, Devrim (Prof.) - 50 Yıllık Türk Resmi (1923-1973), Akademi Mimarlık ve Sanat, sayı 8, s. 73

Dönemin genel görünümünün yanında, kişisel ve atılımcı çabalara dayalı çıkışlar yine bu dönemde belli bir kimlik ve geçmişin önemli oranda katkısı bulunan birikimi, daha çok bireysel düzeyde yeni bir dönemin eşiğine gelmiştir.

Ana Sayfa