Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Büyülü Bir Göz Merceği: "Şahin Kaygun"

Gezgin Fotoğrafçılar

Black&White in Colors

Fotoğrafi ve Yaratıcılığa Giriş

Uzaklardan, " Fotoğraf, Paul Strand"

Sanat ve Felsefe : "Bir Sanat Yapıtının Bellekte Oluşumu"

Fotoğraf ve Mimari- 3

Belgesel ve Haber Fotoğrafı : Fark Nerede ? (Bölüm 2)

Temel tasarım : Perspektif

Cadı Kazanı: FSK II. Ankara Fotoğraf Günleri

Kaktüs

Bu 'Şey' Bir 'Pipo' Sözcüğü Olmasın

Solan Renkler : Kağnılar

Okudunuz mu ? Gördünüz mü ?

Yol Notları : Toskana

Bülmeten

Eğitim
- Temel Eğitim : Işık
- İleri Düzey : Zone Sistem

Haberler

Platformlar, KASK

Yeni Umutlar
- Hikmet Batuhan Günşen
- Derya Büyüktanır

Sergi Salonu
- Haluk Uygur
- Sami Türkay
- Çocuk Olmak İstiyorum

Suyunu Çıkaranlar,

Fotoğraftan Al Haberi,

Bir Ülke Bir Fotoğrafçı,

Portfolyolar
- Tayfun Kocaman
- Tufan Dinarlı
- Neyzen Cömert






 

 

Sayı 13
FOTOGRAFİ, YARATICILIK, DİL (I)
Faruk ATALAYER
Anadolu Üniversitesi GSF Öğretim Üyesi

“Geleneksel olanı idealize eden, egemen kılmaya çalışan, “gibi olmalı” diye sınır çeken her “doğma”; mollalığın, tutuculuğun değişme, gelişme, “müdahale”, girişme eylemliliğine karşı duyduğu öfke çığlıklarıdır.” (Atalayer, F. Seminer Notları, 1996, Eskişehir)

KISA GİRİŞ: Fotoğrafi “ öğrenmeden sunmaya kadar “süreçler zinciri olan bir estetik değer yaratmadır. Vesikalık fotoğraf bile, kullanımın dışında bir değer içerir.

Yaratıcılık ne yokdan varetmedir, ne de mistik “peri-mausa” çifleşmesidir. O bir insani değer üretme eylemliğidir.

Her varlık (uzayı kapanan, hacmi, yoğunluğu, kabuğu vs. olan) taneciklerin,  parçaların düzen kazanmış “paketlenmesidir.” Fotoğrafi yapay varlık üretimidir. Fotoğrafinin ögeleri; onu herhangibir varlık konumundan çıkaran “parçacıkları” (gren, kadraj, biçim, doku, renk, ölçü vs.) tanecikleridir. Ama fotoğrafi “plastik ögelerin” matematiksel bir toplamı değildir. Ona içerik kazandıran, ona anlam-töz yükleyen, ruh üfleyen “insani estetik emek”dir. Bu yüzden, fotoğrafi plastik ögelerin toplamsallığının üstünde bir bireşim varlığıdır.

Fotoğrafinin süreçleri, bireysel bir emeği zorunlu kılar. Sunum; özelleşmeyi, özgünleşmeyi hatta özgürleşmeyi gerekli kılar. Plastik sanatlar içinde, emeği, bilinci ve kişiliği, “geri beslemeden” öte etkileyip belirleyen ender bir dil “dirimliliğine” sahiptir  fotoğrafi. Çünkü “seçicilik”, temel dil niteliklerinden biridir. Çünkü, doğayı değiştirebilen tek canlı olan insan, en geniş değiştirme-müdahale şansı ve olanaklarını fotoğraf dilinde bulur. Bu ise beynin görme, bilme, duyumsama ve akıl kalıplarından kurtulmasını, kişilik ögelerini yeniden düzenlenmesini, giderek “farkında olan”, ayırt eden, seçen, değiştirebilen bilince ulaşmasını, doğmalardan, dokunulmazlıklardan kurtulmasını, yaratma güçlerini özgürleştirmesini kişiye kazandırır.

Fotoğrafi, insanı yaratmanın yalın, doğrudan, çeşitli anlatı olanaklarını bir kaynak olarak taşıyan, görkemli bir estetik ileti dilidir. Emeği, estetik emeğe, yaratıcı emeğe zorlayan, ender “yapay” dillerden biridir. Geleneksel fotoğrafiyi “fetiş” durumuna getiren her söylem ve iddia, fotoğraf dilinin üreme, türeme dirimliliklerini algılayamayan körlüklerdir.

FOTOĞRAFİ BİR DİL’DİR

Dil, insanı insan yapan, O’nu diğer canlı türlerinden ayırt eden temel özelliklerinden biridir. Özünde, doğa-evren yasalarına “uyan” insanın bir “müdahale” gücü; iletme, değiştirme, denetleme, biçimlendirme etkinliği ve eylemliliğidir.

Fotoğrafi , insanın bulup-geliştirdiği, hedef kitlesi ve nesnesi insanlıkla (sayısal olarak) eşit olan bir dil. Kendi kurgusu, ögeleri, düzeni ve düzenekleri ile bir dil. YAŞAYAN bir dil. Gelişiyor, değişiyor. Kıvrak farklılıklara ulaşan, TÜREYEN, kalitesi ne olursa olsun, “hep üreten” bir dil... Kendi kurgusuyla, ögeleriyle, KENDİNE ÖZGÜ BİR DÜNYA oluşturan bir dil... Kalıcı etkiler yaratan bir dil...

Doğal dillerin yanında; YAPAY DİLLER, insan yaşamının “olmazsa olmaz” parçaları, nesnel gerçeklik katılımlarıdır. Dil; anlamayı, kavramayı, sınıflamayı, bilmeyi, seçmeyi, gelişmeyi, değişmeyi, müdahaleyi, GERÇEĞİ YENİDEN ve ZENGİN ÜRETMEYİ sağlayan YAŞAM ARACIDIR. Bütün diller, insanın kendini, başkalarını, doğayı, evreni; bilmek, kavramak, anlamak, aktarmak, değiştirmek, denetlemek için kullandığı “müdahale” araçlarıdır. Mimden, jestlere, resimden müziğe, bilimden edebiyata, kaligrafiden heykele vb. uzanan, insanın sosyal yaşamını niteleyen diller, salt yapay olup, doğal yaşama-doğal güçlere karşın oluşturulup-geliştirilmişlerdir. Fotoğrafide, böyle yapay bir dildir.

Bir dil ile yaratmadan önce, DİLİN KENDİSİ oluşturulur. Dil oluşumu, dilin ÜREME-TÜREME dinamikleri; OLMUŞ-BİTMİŞ bir değişmezlik değil, tersine UCU AÇIK, DEĞİŞEN, GELİŞEN, tutuculuğa ve zorbalıklara (hatta zora) karşın İLERLİYEN, hatta “raslantısallığa bile şans tanıyan”, canlı bir yapılanıştır. Tersi ise, dondurmak, kapanmak, kendi kendini tekrar ederek gerilemek ve zaman içinde “yok olmak”dır.

Edinilmiş dil, özümsenmiş dil; yeni bir şey yaratmaz. Daha doğrucası, hiçbir “ARAÇ” yaratmanın kendisi olamaz. Araç, bir insan bilinciyle, eliyle, özel, özgün  ve incelikle kullanılarak yaratmada etkinlik ve başarı kazandırır. Burada önemli olan aracın, “kendini aşan” bireşimlere olanak sağlayıp sağlayamadığıdır. Bu açıdan fotoğraf dilinin, diğer yapay dillerden farklı olan ÖZELLİKLER içerdiği görülür...

Fotoğrafi, diğer sanat-tasarım dillerinden farklı olarak, ön bir tasarımlanamadan daha çok, ön deneyimlerin bireşim sezgilerine, yönlendirilip açığa  çıkarılmış dürtülere, estetikleşmiş tepkilere dayanır. Ayrıca kurguya,  ön planlamaya ve tasarlayışlara da olanak sağlar. Bu açıdan fotoğraf dili, kişiyi SEÇME-FARKETME ETKİNLİĞİNE zorlar. Çünkü, fotoğrafi “ağırlıklı olarak” SEÇME, FARKETME, AYIRT ETME tutumlarına dayanan, kişiselleştikçe özgünleşen bir dildir.

Üçüncü bir özelliği ise; YALIN bir KOLAYLIK ve ÇOĞALTILMA işlem ve işlev düzeneğine sahip olmasıdır. Bu örgütlü elastikiyet, çok geniş bir PAYLAŞIMA ve KATILIMA olanak sağlamaktadır.

Başka bir özelliği ise; diğer sanat ve tasarım dilleri gibi, her fotoğrafik çekim, daima

PLASTİK bir sonuç üretir ve bir estetik değer içerir. Çünkü fotoğraf dilinin tüm öğeleri, “ince kenarlı merceğin” plastik-estetik yansımasıdır. Hangi amaçla ve hangi kültür düzeyinde olursa olsun, her deklanşöre basım, sonuçta, daima “estetik bir değer”  yaratır. Estetik değerler, ÇİRKİNDEN GÜZELE pek çok ölçü derecelenmesini kapsar. Vesikalıkdan, haber fotoğrafa, portreden dijital fotoğrafa kadar her çekimin estetik bir değeri daima vardır. Hangi sınıfdan olursa olsun, fotografik dil, DAHA GÜZEL OLSUN özünü hep ayaklandıran bir özelliğe sahiptir.

Beynin, kılı kırk yaran plan, tasarlama, kurma-düzenleme etkinliklerinden ziyade, hızlı görme, hızlı kavarama, ayırdına varma seçip belirleme, vargı ve karar gerektiren fotoğrafi dili, olduğundan fazla BİREYSEL BİR ÇABAYI ve VAROLUŞU yaratır.

Başka bir özellik ise; fotoğraf dilinin nesnel gerçeğe benzer ve tutarlı bir “ileti nesnesi” oluşturmasıdır. İletilen görüntü nesnesi, bir SEÇEN ile yapılaştığından, üzerinde insana göre insani bir anlama, yorum, biliş değeri vardır.

Yine, ister betimleme, ister kurgu, ister müdahale, ister dijital olsun, nitelenen gerçekliği, varolanı en yakın öğesel değerleri ile, geleceğe kalıcı “antientropik” yapı olarak taşıma özelliğini taşır fotoğraf dili.

Fotoğrafi, kendi öğelerine kendi olanak dünyasına göre bir “gerçeklik”üretir. Bu, gerçeğin kendisi olmayan, ama gerçeği geleceğe kendi dilinin nesnelliğine göre taşıyabilme, başına bir değiştirme, “müdahaledir.” Çünkü, olup-biten her “şimdi”, geleceğe yapay bir dille taşınıyorsa; insani bir YENİDEN ÜRETİM olarak bir yaratma çabasıdır.

Fotoğrafi, hem çekenin, hem izleyenin “inanma” duygusunu doyurur. Görüntü, nesnenin kendisi değildir. Ama izleyici, başarılı ve güzel bir görüntüyü, gerçekmiş gibi, onunla “bütünleşerek” izler. Özdeşleşerek onu yaşar. Durağan olana, aynı değerlere: uzun süre bağlanmanın “GİZİL GÜCÜ”, bellek de yer tutar, kalıcı olur. Bu estetik etki ve doyumda üstünlüktür.

İster betimleme, ister “müdahale” olusun, durağan-sabit görüntünün “temsil gücü” nesnelliği ve üstünlüğü; olanı, bulunanı, kurguyu, müdahaleyi, doğrudan “gerçekmiş gibi” yansıtmasından gelir.

Fotoğrafi, dilini oluşturan ve her seviyede “kolay algılanan” öğelerinin matematiksel bir “toplamı” değildir. Tersine ögeler üst seviyede, yalın ve estetik bir bireşim bütünlüğü oluştururlar. Ölçüleri, kolaylıkları, ileti üstünlüğü, hem müdahaleye şans tanıması, estetik iletişimde KENDİNE ÖZGÜ bir anlatı dili ayrıcalığı sağlar.

Fotoğrafi, günlük görüntü bombardımanında ve kirliliğinde; kayıt dışı kalan, silinen, fark edilemeyen, ilgi alanına girmeyen görsel incelikleri,  “eşzamanlı” sunma dilidir.

Her tür yaşam ve oluşum süreçlerinde, zaman enerjisi yaşanılan anı “tek”, geri dönülmez ve “tekrarlanmaz” kılar. Olan, yaşanılan; yeniden tekrarlanmayacak bir anlık karşılaşmalar, fark edişler, değiştirme esinleri ile ortaya çıkar. Fotoğrafi, kendi estetik öğeleriyle, geçmiş anları, “geleceğe taşıma” dilidir.

İnsanı insan yapan bir özellik de; uyum yaptığı evrensel yasalara müdahale gücü, değiştirme yeteneğine sahip oluşudur. Anlama, kavrama, bilme; değiştirme, denetleme, dönüştürme, düzenleme içindir. Fotoğrafinin dili, insanın bu “ilerleme” üstünlüğüne geniş olanaklar sunar.

İnsanın en aktif duyu organı “gözdür.” Bilmede, bilgi edinmede insanın temel yönelişi, görmeye ilişkindir. Görsel bilgi, gerçeğe en yakın “soyutlama” edinişidir. Beyinsel-belleksel kayıt ve kopyalama ise, diğer duyusal edinişlere göre çok somuttur. En zengin, en çeşitli, en kalıcı bilgiler görsel bilgilerdir. Fotoğrafide, bilen-bilgili olan birinin, bilgi sınırları genişliğince bir görsel bilgi sunumudur. Görsel bilgi, insana özgü nitelik ve nicelikleri ile en somut bilgidir. Fotoğrafik görsel bilgi, çoğu zaman bir çevirmen gerektirmeyen, böyle bir gereksinim doğurmayan bilgi varlığıdır.

Fotoğrafi; tam anlamı ile “ince kenarlı mercek” sisteminin, bakış açısının, film solüsyonunun, banyo kimyasının, karanlık oda olanaklarının, DEĞİŞTİRME, DÖNÜŞTÜRME, FARKLILAŞTIRMA, BOZMA müdahalelerine göre bir biçimlendirmedir. Varlığı, varolması, “yansıyan ışığa” dayandığından, “görünenle” doğrudan ve gerçeklik öğelerine göre bir somut görsel iletişimdir. Çok geniş müdahale olanaklarına izin vermesi ise; salt insana özgü olan “fantezi, düş, espri, ironi vs.” gibi incelikli yorumlamaların, doğrudan insan emeğiyle yaşama geçirilmesidir. Yani fotoğrafi, gerçekle idealler, ütopyalar, masallar, fanteziler, düşler, sıra dışı duygular arasında estetik bağlantı, köprü idilidir.

Fotoğrafi, donatısı, insan emeği ne olursa olsun “ışık” ile vardır. Işık yoksa fotoğrafta yoktur. Fotoğrafi, bilgiye ilişkin insanın “ışıkla dansıdır.” Işığı tutuklamak, ışığın ritmini nesnelleştirme, ışığı yeniden üretmek, ışığa boyut, değer, anlam yüklemenin en çıplak en arı, en “estetik” dili fotoğrafidir.

Emek, bilgi, araç ile doğaya yapılan her müdahale, bir insanı yaratım, bir yeniden üretimdir. Ama “estetik yaratıcılık; estetik emek, estetik bilgi ve araçların ince, duyarlı, üstün kullanımıyla nesnellik kazanır. Fotoğrafın dili, bireyin emeğini daha özel, daha özgür, daha özgün olmaya zorlar. Çünkü her çekim, “daha güzel, daha başarılı ardıl çekimleri sürekli “tetikler.”

SONUÇ

Fotoğrafi; çok az nesnel öğeyle, söze-yazıya gerek duyulmaksızın, doğrudan  yaratma dirimliliğine katılma dilidir.