Editörler

Suderin Murat
Gülçin Tellioğlu
Leyla Yücel

Yayın Kurulu

Yağmur Dolkun
Bülent Irkkan
Elif İnan
Doğanay Sevindik
Elif Vargı






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU
 
ara


    Sayı 22    Lyubov Popova
Lyubov Popova Elif Vargı

Bu çalışmada, Sovyet Rus kadın sanatçısı Lyubov Popova’nın ürettikleri, o dönemin sanatsal koşulları içinde izlediği evrelerle birlikte değerlendirilecektir.1  Bununla beraber sanatçının öncelikle biyografisi; ressam ve tasarımcı kimliği, döneminin sanatçılarıyla olan ilişkisi çerçevesinde, ortaya koyduğu bazı eserler ile birlikte verilecektir. Dönemin öncü kadın sanatçılarından olan Popova’nın sanat tarihinde edindiği konumu da bu çalışmanın değerlendirmesinde yer alacaktır.


LYUBOV POPOVA, OTOPORTRE

Lyubov Sergeyevna Popova Moskova yakınlarında Ivanovskoye’de 24 Nisan 1889’da doğmuş, Moskova’da 25 Mayıs 1924’te ölmüştür (Turner 1996:238). Sanatçının ailesine kısaca değinecek olursak, aile fertlerinin de sanata olan düşkünlüğü göze çarpmaktadır. “Babası Sergei M. Popov, bir hayırsever olduğu kadar, kendine ait tekstil fabrikaları da bulunmaktadır, bununla birlikte müziğe ve tiyatroya da düşkündür. Popova’nın, iki erkek ve bir de kız kardeşi vardır” (Sarabianov 1990:388).   Krasnovidovo’da ailesiyle büyüyen Lyubov, ailesinin Rostov’a taşınmasıyla beraber  eğitimine orada devam etmiştir. Ailesinin kültürlü bireyler olması, sanatı destekleyenler arasında olmasıyla her zaman Popova’nın sanatsal eylemlerini desteklemişlerdir (Yablonskaya 1990). Böylece Lyubov, sanat hayatına 1907-1908 yılları arasında Stanislav Zhukovsky ve Konstantin Yuon’un Moskova’daki özel atölyelerine girmesiyle başlamıştır (Yablonskaya 1990:99). Popova’nın bu ilk ürettikleri eserler, hocalarının esintilerini, geleneksel olanı taşımakla birlikte, ılımlı bir izlenimci geleneğin elverdiği Rus kırsal bölgelerinin, manzaralarını, natürmortlarını yapmıştır.  1908’de bu atölyede, Lyudmilla Prudkovskaya ile tanışıp,  Krasnovidovo’da birlikte çalışmıştır. Ertesi yıl Kiev’e giderek Rus kiliselerindeki freskolarından ve sembolist ressam Mikhail Vrubel’den oldukça etkilenmiştir (Sarabianov 1990). Sanatçı kısa yaşamı boyunca birçok yere gitmiştir ve sanat hayatında çoğu sanatçıdan etkilenmiştir. 1910’da ailesiyle birlikte gittiği İtalya’da gördüğü Giotto ve Pintoriccio’nun yapıtlarını görmüştür (Yablonskaya 1990; Sarabianov 1990). İtalyan Rönesansının bu önemli sanatçılarıyla birlikte, St.Petersburg’da Hermitage Müzesindeki eserleri de gören sanatçı, sanatsal altyapısını ve görsel belleğini hem Batı’nın, hem de kendi Rus kültürünün geleneksel eserlerinden etkilenerek oluşturmuştur. Özellikle 1911 sonbaharında gittiği birçok Rus şehrinde, eski Rus sanatı ve mimarlığının etkisinde kalmış ve bunlar ileriki işlerine de yansımıştır (Yablonskaya 1990:100). Yine aynı tarihte, Moskova’da Prudkovskaya, Udaltsova, Vera Pestel ile bir stüdyo kuran sanatçı, 1912’de Vladimir Tatlin, Viktor Bart gibi sanatçılarında bulunduğu ünlü “kule” stüdyoya katılır. Burada çıplak figürler üzerinde taslaklar çizerek figür çizimini yetkinleştirmeye çalıştırmıştır. “Bu çizimlerde dikkat çeken en önemli nokta Sergei Shchukin ve Ivan Morozov’un koleksiyonlarında da bulunan Cézanne ve Vrubel’in teknik bilgisinden yararlandığını göstermektedir. İlerici sanatçılar bu zamanlarda özellikle Cézanne’dan etkilenmişlerdir ve onun resimlerini Shchukin ve Morozov’un etkileyici koleksiyonlarında görmüşlerdir.”  (Yablonskaya 1990:101)  Bu resimlerin etkisiyle Popova ve birkaç arkadaşı 1912’de Paris’e giderek, Alexandera Exter’in tavsiyesiyle kübist ressamlar Le Fauconnier ve Metzinger’in eğitim verdikleri La Palette Akademisine girmişlerdir. Burada Popova’nın kübizme olan ilgisinin açığa çıkmasıyla birlikte, insan bedenine olan analizlerinin bu bakış açısıyla saflaştığı, çözümlemeye çalıştığı görülür. 1913’te Moskova’ya dönen sanatçı Tatlin’in atölyesinde çalışarak birçok deneysel çıplak figür ve natürmort çalışması yapmıştır (Yablonskaya 1990; Sarabianov 1990). 1914’te I.Dünya Savaşının başlamasından hemen önce tekrar Paris ve İtalya’yı ziyaret ederek, İtalyan sanatçılarının yapıtlarını incelemiştir. 3 Mart 1915’te, Kazimir Malevich, V.Tatlin, Ivan Puni, Olga Rozanova gibi isimlerinde yer aldığı, “Tramvay V: Birinci Fütürist Sergi” ve 17 Aralık 1915- 19 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan, “Son Fütürist Sergi: 0.10”adlı sergilere katılmıştır (Sarabianov 1990). 1916’da Semerkand’a giden Popova, burada İslam mimarlığından oldukça etkilenir.2  Yine aynı sene, “Store”, “Jack of Diamonds”, “Çağdaş Rus Sanatı” adlı sergilere katılmıştır. 1916-1917’de Malevich önderliğinde Supremus adlı dergi için birtakım taslaklar yapsa da, bu dergi hiçbir zaman yayımlanamamıştır. 1918’de sanat tarihçisi Boris von Eding ile evlenir; tasarımlar yapar. 1919’da “Tenth State of Art: Nonobjective Art and Suprematism” adlı serginin katalogu için sanatının teorilerini yazar. Eşini tifodan kaybeden sanatçı, kendi de tifüs ve tifoya yakalanır, bitkin düşer. Para kazanmak için, yapıtlarını satmaya çalışır. “Tales of Wonder” kitabı için çizimler, Lunacharsky’nin “The Locksmith and the Chancellor” ve Tairov ‘un “Romeo ve Jüliet” oyunu için tasarımlar yapar. Vkhutemas, Inkhuk için eğitim programları hazırlar. 1921’de “5x5=25” sergisine katılır ve Kasım ayında, şövale resmini bıraktığını belirten sanatçıların oluşturduğu bir beyanname imzalar. 1922’de en çok tanınan eseri, Meyerhold’un “The Magnanimous Cuckold” oyunu için sahne dekoru hazırlar. 1923’te Stepanova ile birlikte, tekstil tasarımları yapar. Bununla beraber birçok poster, afiş tasarımı yapar ve ertesi yıl ölür.  

Lyubov Popova’nın Sanat Hayatı
Nadezhda Udaltsova (1886-1961) ve L.Popova 1907-1910 tarihleri arasında Arseneva’nın Gymnasiumun’da birlikte öğrenim görmüşlerdir (Gray 1962:184).  

1912 yılına ait çok az örneğin günümüze gelmesine karşın, Paris’te kaldığı süre boyunca tekniğini güçlendirmeye çalışmıştır. 1913 Mayıs ayında, tekrar Moskova’ya dönmüştür. Popova’nın erken dönem yaptığı peyzaj dönemi, erken Kübist dönemi olarak da adlandırılabilir (Sarabianov 1990:42).  1913-1914 yıllarında Popova eserlerini ardı ardına sıralamaya başlar ve artık bağımsız çalışır. Dolayısıyla sanatçının Paris döneminde edindikleri onun bu dönemde artık kendi başına bir şeyler üretmesini sağlamıştır.

Popova’nın İtalya-Paris arasında yaptığı geziler sonucu; Fransız Kübistleri, İtalyan Fütüristleri, Tatlin ve 1910’ların diğer usta Rus sanatçılarının kesiştiği sanat eğilimleri arasındaki kavşak noktasında sanat hayatını temellendirmiştir, kökenini buralardan almıştır. Dolayısıyla neden 1913’te neden sanat kütüğünün burada başladığını belirtebiliriz (Sarabianov 1990).




Lyubov Popova.
Composition with Figures
1913. Oil on canvas,
160 x 124.3 cm. State
Tretiakov Gallery,
Moscow. © 2000
The Solomon R.
Guggenheim Foundation

Figürlü Kompozisyonuna bakılacak olursa, aynı konu içinde çok nesneli bir çeşitlilik görülmektedir. Ön planda bir natürmort düzenlemesi, hemen arkalarında iki kadın figür, sol taraftaki kadın figürün yanında da, yine natürmort düzenlemesiyle birlikte tüm konu bir manzara içinde resmedilmiştir. Burada dekoratif üç boyutluluktansa, gerçek bir üç boyutluluk çabasına geçiş görülmektedir. Sanatçı bunu yaparken de, tuvalin alt yarı kısmında, derinlik ve yüzeyin birbirine keskince çarptırarak yapmaktadır. Ön düzlemin köşegen çizgileri, objelerin yerleştirilişi, yapıtın derinliğini vurgulamaktadır. Eğik gitar, metal sürahi, meyveli vazo, izleyicinin gözlerini yapıta doğru yöneltmektedir. Sol yanda oturan figürün karmaşık bir pozda betimlenmiş, kabarıklığıyla gerçek bir boşluğu da yakalamıştır. Kontur çizgileri de, figürleri yüzeye bağlamıştır. Sarabianov, çeşitli hacimliliği ve çizgileriyle, bu kompozisyonu Malevich’in “Oduncu” adlı tablosuna benzetmektedir (Sarabianov 1990:43).  Ayrıca Popova’nın bu resmi, 1912’de Metzinger ve Gleizes tarafından yayımlanan “Kübizm Üzerine” adlı kitabın kübist düşüncelerini yansıtır. “Resimsel bir kompozisyon, düz çizgilerin ve kavislerin korelasyonundan oluşmalıdır” düşüncesiyle Popova, çizgileri, kavisleri birbirine karıştırarak düzleme yerleştirmiştir (Sarabianov 1990).

Alexander Rodchenko, V.Stepanova ile tanışmasıyla düşüncelerini birlikte geliştirebileceği bir arkadaş çevresi oluşturan sanatçı, geleceğe olan azimli bakışı ile 1914-1915 yılları arasında, Moskova’da kendini bir sanat grubu içinde bulmuştur. Ressamlar, sanat teorisyenleri, haftada bir yayımlanan dergi ile sanat hakkındaki düşüncelerini birbirleriyle paylaşmışlardır. Bu çevre ile daha sonra Popova, Tatlin ile birlikte çalışacağı Kule Stüdyo’ya kadar uzanmıştır. 1914’te “Jack of Diamonds” adlı sergide bu kompozisyonunu sergilemiştir (Sarabianov 1990). Udaltsova’nın belirttiği üzere, “Popova ve ben her yere birlikte gidiyorduk. Metzinger’in L’Oiseau bleu ile, düşüncelerimiz onun etkisi altında kaldı ve daha sonra kübist çalışmalar ürettik” (Sarabianov 1990:44).

Lyubov Popova’nın Kübo-Fütürist Dönemi 
1913-1914 yılları arasında şairlerin ve ressamların işbirliğiyle Rusya’da Kübo-Fütürizm en yüksek noktasına ulaşmıştı.3 Özellikle bu birliğin tepe noktasına ulaşması, Union of Youth grubunun tiyatro oyunlarıyla tepe noktasına ulaşmıştı. Bunlardan biri V.Mayakovsky’nin “A Tragedy” adlı oyunu ile, Matiushin’in müziklerini yaptığı “Victory over the Sun/Güneşe Karşı Zafer” adlı fütürist operasıdır; fakat bu çalışmalardan sonra bu ortaklık bozulmuş, şairler ve ressamlar çalışmalarını kendi alanlarında devam ettirmişlerdir(Gray 1962:181).

Popova da, 1915-1916 yılları arasında, hayatının daha sonraki evrelerinde katılmadığı kadar bir çok sergiye katılmıştır. Bu sergilerde de, fütürizm akımının ağır bastığı eğilimler hissedilmektedir. Kübizmin atölye nesnelerini, tekrar resme sokmasıyla, Popova da, müzikal enstrümanlarının ve objelerin bu dönemde sanatçının başlıca çalıştığı konular olduğu görülür.




Lyubov Popova.
Gitarlı Natürmort.
1914.

Bunlardan Gitarlı Natümortler, 1914-1915 yılları arasında en çok işlediği konular arasındadır. Resimde de gördüğü üzere, merkezde yer alan gitar, defter, gitarın durduğu masa, Juan Gris’in kompozisyonlarını andıran bir şişe, kompozisyonu sınırlayan öğeler olarak görünmektedir. Ayrıca kompozisyonun üst tarafında yer alan VALS(E) sözcüğü de bu kanıyı destekler niteliktedir.




Lyubov Popova.
Oturan Kadın Modeli.
1913. 106x87cm.

Fütürizmin geleceğe olan ülküselleştirilmiş inancı, Rusya’da devrimle başka bir anlama bürünmüştür. Resimde de, kübizmin fütürizmin plastik dinamizmine karşılık, statik konstrüksiyonunu göstermesi ile bir biçim dili önermiştir. Rusya’da oldukça tutulan bu iki akım, sanatçılar aracılığıyla bir noktada kesiştirilmiştir. Örneğin Popova’nın “Oturan Kadın Figürü”adlı çalışmasına bakılacak olursa kübist düşüncenin tabloda ağır bastığı görülür. (Sarabianov 1990) Fransız Kübizmin tipik bir örneği olarak gösterilemez; fakat silindirler, küpler tarafından figürün oluşturulduğu görülür. Kareler, dikdörtgenler, daireler daha sonraki çalışmalarında görülmektedir. (Sarabianov 1990:42) Bu resmin en önemli özelliği de arkitektonik bir eğiliminin görülmesidir. Oturan modellerinde her zaman aynı tekniği göstermeyen Popova, kübist elemanları değişimli olarak sıralar. Birinde kahverengi figürü yeşil arka planda, diğerini koyu mavi fon üzerinde gösterir. Çok renklilik onun çalışmalarında görülen bir diğer özelliktir. Açıktan koyuya doğru dereceli olarak renk tonlandırmalarıyla, yaptığı nesneye dolu bir hacim görüntüsü kazandırmaktadır. 




Lyubov Popova.
Subject from a Dyer's
Shop. 1914 Tuval üzerine
Yağlıboya.71 x 89 cm.
The Museum of
Modern Art,
New York.
The Riklis Collection
of McCrory Corporation

Kübo-Fütürist akım çerçevesinde yaptığı diğer yapıtlara bakılacak olursa, “Subject from a Dyer’s Shop (1914)” Popova’nın giderek kübo-fütürizmden, non-objektife giden bir evrim geçirdiği görülmektedir (Sarabianov 1990:62). Nesnelerin giderek daha az fark edilir bir hal aldığı ya da nesnenin kalıp, çevresini belirleyen sınırların giderek soyuta kaçtığı görülür. En erken tanınabilir natürmortlarından biri olan bu eserde, eldivenler, şeritler, kuş tüyleri, püsküllü kumaşlar ve bir manşetiyle gazete ön düzlemde kimi yerde kesişerek, üst üste binerek yer almaktadır. Tuvalin köşelerine doğru, düzlem üzerinde zikzaklar örerek nötr bir alan yaratmaktadırlar (Sarabianov 1990). Bunu yaparken de, yine hacimli bir gösterim ağı yaratmak adına, renkler arasındaki geçiş tonlarını da vurgulamıştır. Bu kompozisyonda Sarabianov’un da belirttiği üzere, izleyiciye bu kompoziyon gerçek hayattan alınmış bir kesit gibi yansıtılmıştır. Kurgulanmış bir natürmortun izlerine rastlanılmaz. Sanatçı, nesnelerin yerlerini tasarlayıp, kurgulamaktansa, var olan gerçek bir alanı kaydetmiş gibidir (Sarabianov 1990:62).



1915’te “Son Fütürist Sergi, 0.10/The Last Futurist Exhibiton 0.10” adlı sergide de, “Portrait of a Lady/Bayan Portresi” ve “The Jug on the Table/Masadaki Sürahi” adlı çalışmalarını göstermiştir.  “Masadaki Sürahi” adlı çalışmasında, sanatçı mukavva ve tahta malzemeyi, yağlıboya ile birlikte kullanmıştır (Sarabianov 1990). Dokuyu açığa çıkarmaya çalışmadan, sanatsal ifadesini bu yolla göstermeye çalışan sanatçı, sürahinin hacmini ön plana çıkarmak ve nesneyi üç boyutluluğa taşımak için, açıktan koyuya doğru bir tonlama ile yüzeylerin yayılımlarını göstermeye çalışmıştır. “Bayan Portresi” ise, diğer resme göre biraz daha karışıktır. Burada da, başın bir kısmı ve figürün yarısı iki boyutluluk ve üç boyutluluk arasında gezinir, dolayısıyla gözde yanılsamalar oluşturur.




Lyubov Popova. Portrait of a Woman. 1915’ler. Tuval üzerine yağlıboya. Solomon R. Guggenheim Museum.Gift,George Costakis.

Lyubov Popova. The Jug on the Table. Karışık malzeme ile yağlıboya. 1915



Lyubov Popova. Portrait of a Philosopher. 1915’ler. Tuval üzerine yağlıboya. St. Petersburg. Russian Museum.

“Portrait of a Philosopher” adlı çalışmasında da, felsefe eğitimi alan kardeşi Pavel Sergeevich’i konu almıştır. Derginin sarı kapağında yer alan Revue Philos… merkezden çok da uzağa konumlanmamıştır. Modelin konumlanması(masada oturtulmuş), iyi dikilmiş elbiseleriyle, birbirine karışmış düzlemlerden ayırt edilebilir. Bu tablo için ön-örnek oluşturabilecek diğer bir çalışma, Juan Gris’in “The Man in the Cafe” adlı çalışması olabilir. Merkezden köşegenlere doğru yayılan figür ve çevresi, kübizmin diliyle parçalanmıştır. Bu eser Popova’nın kübo-fütürist akım içinde yaptıklarının arasında bir doruk noktası sayılabilir (Sarabianov 1990:66).




Lyubov Popova.
Sketch for a Portrait.1915

“Sketch for a Portrait”adlı çalışması da, Picasso’nun Kahweiler’in Portresi’ni andırmaktadır. Cubo-Futurismo adının geçmesi de, İtalyan fütürist sanatçı Soffici’den nasıl etkilendiğine de bir işarettir (Sarabianov 1990). Picasso’nun o çalışmasında çok da bir hacim hissedilmemesine karşılık, Popova’nın bu çalışmasında yeşil, sarı-turuncu, koyu mavi, siyahın kullanımıyla bir derinlik verilmiştir. Burada, merkezde yer alan figürün saçı kıvrılan biçimlerden, burnun düz bir çizgiden, göz çukurlarının karanlık olmasından, Picasso’dan benimsediklerini göstermiştir.

Lyubov Popova’nın Suprematist Dönemi
“Kübist dönemi (biçimin sorunu), fütürist dönem(renk ve hareket sorunu) takip etmiştir; Bir objenin bölümlerinin soyutlanması ilkesi, kaçınılmaz olarak objenin de kendini soyutlamasını gerektir. Bu da nesnesizliğe giden yoldur. Temsil sorunu, renk ve çizgi konstrüksiyonu sorunu (Post-Kübizm) ve renk sorunu (Suprematizm) ile devam etmiştir.” 4 Bilindiği üzere Malevich Suprematist kompozisyonlarını ilk olarak “Son Fütürist Sergi, 0.10” da sergilemiştir. Popova o dönemde Kübo-Fütürist yapıtlarını sergilemiştir ve o sırada Tatlin’in grubunda yer almaktadır; fakat giderek Malevich’in süprematizmle olan fikirlerinden etkilenen sanatçı, 1916-1917 yılları arasında Supremus adlı sanatçı grubuna katılmıştır (Turner 1996). Bu sanatçı grubunda sanat teorileri, süprematizm hakkında çeşitli görüşler paylaşılmaktaydı, Popova’da Supremus dergisi için kapak tasarımları yapmıştır; fakat hiçbir zaman yayımlanamamıştır (Turner 1996).



Resimsel Arkitektonikler (Painterly Architectonics) adını verdiği bir dizi çalışmayı işte bu yıllarda üreten sanatçı için bunlar, biçimsel bir birlik oluşturmak için, yüzeylerin iç gerilimlerini, renkli hacimler ve çizgilerle gösterir. Bunlar tek başına statik duran biçimlerdense, ritmik bir gerilim yaratmak için birbirlerini dilimleyerek Malevich’in kurtarılmış hiçliğini anlatmaya çalışır niteliktedir; fakat Popova’yı Malevich’ten ayıran önemli noktalar vardır. Malevich’in formları sonsuz bir boşlukta yüzerken, Popova resimsel alana yeni bir bakış açısı getirir; düzlemleri sınırlı bir alan üzerinde birbiriyle katı bir biçimde sabitler. Bu yapıtlardaki alana müdahale kozmik sınırsızlığı değil, belirli bir konstrüksiyon hissi ile biçimsel bir ilişkiyi dile getirir. İkincisi Malevich yeri geldiğinde yumuşaklık/sertlikten tamamen vazgeçerken, Popova onu öne getirerek, hacimlerini öne çıkarmaya çalışır. Malevich için renkler öncelikle sembolik bir değer taşırken, Popova açık seçik biçimsel bir armoniyi görsel kılmak adına bir çözüm olarak görmektedir (Yablonskaya 1990) Çalışmanın ilk başında da belirtildiği gibi, İslam mimarlığından oldukça etkilenen sanatçı, ritmik çizgileri, düzlemleri kendi kompozisyonlarına da taşımıştır.




Lyubov Popova. Architectonics in Painting. Tuval üzerine yağlıboya.

Lyubov Popova. Architectonics in Painting. Tuval üzerine yağlıboya.


Bu çalışmaların taşıdığı felsefi boyuta inecek olursak, öncelikle arkitektonik sözcüğünün kullanımı, mimaride geçmesine karşılık Popova’nın çalışmasında mimari ile ilişkili değildir, hatta arkitektonik olmasından çok resimseldir. Bir konstrüksiyonu ifade etmesindense, biçimlerin konstrüktif ilişkileri üzerinde odaklanır. Resimsel olanda, uyumlu bir etkileşimi, biçimler arasındaki mantıksal ifadeyi verebilmek için de arkitektonik olabilir. Mimaride de, kimi zaman arkitektonikler, mimari konstrüksiyondan da dekoratif olabilir. Dolayısıyla, arkitektonikler, bu anlamda bir idealizm, utopik olanı da içinde barındırır, ki bu da Popova’nın bu çalışmalarındaki idealizmdir. Kübo-Fütürizmin söküp parçaladığını ütopik amaçlar doğrultusunda, uyumu yeniden canlandırmak için gerçekliğin üstesinden gelmeye çalışır (Sarabianov 1990). Bu anlamda da, Malevich’in kurtarılmış hiçliğine de gönderme yapar. 

1918 yılında sanat tarihçisi Boris von Eding ile evlenen Popova, yine aynı sene Alexander Vesnin ile Kızıl Meydan için dekor desenleri çizdi. Cafe Pittoresque için dekorlar tasarladı. Kasım ayında bir erkek çocuğu dünyaya getiren Popova, 1919’un Ocak ayında “Tenth State Exhibiton: Non-objective art and Suprematism” adlı serginin katalogunda kendi sanat teorilerini yazdı. Birkaç ay sonra, eşini tifodan kaybeden sanatçı, kendi de tifo/tifüs ateşinden hastalandı ve para kazanmak adına tekrar resim yapmaya başladı. 1919-1921 yılları arasında günümüze az örnekleri kalan Resimsel Kontrüksiyonlarını (Painterly Constructions) yaptı. 1920 yılında ilk tiyatro oyunları için dekor ve kostüm tasarımlarına başladı. Tairov’un oda tiyatrosu “Romeo ve Jüliet” için dekor ve kostüm tasarladı; fakat bunlar oyunda kullanılmadı. Diez tarafından yapılan “Tales of Wonder” kitabına illüstrasyonlar, tasarımlar yaptı.  Özellikle bu kitabın tasarımlarındaki figürlere bakılacak olursa İslam kültüründen açıkça etkilendiği görülmektedir. Çocuk tiyatrosu oyunları için kuklalar tasarlayan sanatçı, Lunacharsky’nin “The Locksmith and the Chancellor” oyunu için de kostüm ve dekor tasarımı yapmıştır. Yine 1920’de Vkhutemas (Yüksek Teknik-Artistik Stüdyolar)’ın Vesnin ile birlikte, renk disiplini konulu dersin programını hazırladı (Sarabianov 1990).




Lyubov Popova. Tales of Wonder kitabı kapak tasarımı.29x34 cm.Leonard Hutton Galleries.

Lyubov Popova. Doğulu Kent tasviri.Çizim. 16x25cm. Leonard Hutton Galleries

Lyubov Popova. Doğulu Kadın Tasviri. Çizim. 16x21cm. Leonard Hutton Galleries

Lyubov Popova. Doğulu Adam tasviri.Çizim. 22x26cm. Leonard Hutton Galleries


1921-1922’ de de Spatial Force Constructions adını verdiği bir dizi çalışmalar da bulundu. Bu çalışmalar Popova’nın resimsel gelişimindeki, son şövale resimleridir ve daha sonra resmi bırakmıştır (Yablonskaya 1990). 1917 Devrimi ile gelen bu yeni sanat anlayışı ve sanatçılar tuval resmini burjuvanın ve elitizmin en gerekli eylemleri olarak gördüler, onun yerine de uzaydaki konstrüksiyonun yüceltilmesini öngördüler. Bu bakış açısının önderliğini de konstüktivistler yapıyordu. Aleksei Gan’ın da belirttiği gibi “Sanat artık ölmüştür! Çalışma aygıtları arasında yeri yoktur! Bugünün ideolojisi işçi teknolojisi ve organizasyonudur! ”6 (Yablonskaya 1990:104). Popova’da konstrüktivist akıma yakınlığı ile, tuval resmini bırakmış, “5x5=25” sergisi katalogunda da, Spatial Force Constructions çalışmalarını da, “somut materyal konstrüksiyonları için, yalnızca hazırlık denemeleri olduğunu” belirtiyordu (Yablonskaya 1990:104). Spatial Force Constructions çalışmalarına bakılacak olursa, çoğunun guaj, suluboya, mürekkep ile yapıldığı görülür. Resimsel Arkitektoniklerden farkı ise, düzlemlerin birbirine oranı, üçgenlerin biçimlerinin nesnesiz bir karakteri varken, SFC çalışmalarında ise, çizgiler daha sınırlı ve uzun, yatay- dikey ilişkisini açıkça yüzleştirmektedir. Kimi yerde, baskın dar açı kaybolurken, dik açı egemen olur. Yarım yayları kesiştiren dik açılı çizgilerin merkezde ritmik bir enerji alanı oluşturduğu görülür.  1921 yılının Eylül ayında Moskova’daki Şairler Kulübün’de “5x5=25” adlı sergiye katılan Popova, tuval resimlerinden oldukça sıkılmıştır (Sarabianov 1990:139). Bu tarihten sonra tuval resmini bırakıp, tiyatro, kostüm, tekstil tasarımına yoğunlaşmıştır.




Lyubov Popova. Spatial Force Construcitons.1921

Lyubov Popova. Spatial Force Constructions. 1920-1921


Lyubov Popova. Spatial Force Constructions. 1921


Lyubov Popova’nın Tasarımları

Popova, 1921-1924 tarihleri arasında birçok kitap kapağı ve süreli yayınlar için tasarım yapmıştır.

Sanatçının en önemli ve ses getiren çalışması ise, Vsevolod Meyerhold’un “The Magnanimous Cuckold” adlı oyunu için hazırladığı konstrüktif dekor ve kostüm tasarımlarıdır.  Konstrüktivistlerle ilk kez “5x5=25” sergisinde tanışan Meyerhold, Popova’nın bu oyunu için bir sahne dekoru tasarlamasını istemiştir. Tasarımları, Spatial Force Constructions çalışmalarının gelişmiş prensiplerini temsil etmekteydi (Yablonskaya 1990:114). Meyerhold, konstrüktivizmin ilkelerini kendi tiyatro anlayışına da yansıtarak, oyuncuların bedensel hareketlerine öncelik tanıyan biomekanik düşüncesini teorize etti. Ona göre, oyuncunun beden hareketleri, bütün duyguları ifade edebilmektedir. Oyuncu bedenini bir malzeme gibi gören Meyerhold, yönetmenden gelebilecek tüm komutları anında gösterebilmelidir. Oyuncu, uzayda yer alan bedenini plastik bir malzeme gibi kabul ederse, onun mekanizmasını da iyi bilmelidir. 7




Lyubov Popova. The Magnanimous Cuckold Actor no. 7. Kostüm tasarımı. 1921.

” The Magnanimous Cuckold”için sahne tasarımının bir modeli.1922

The Magnanimous Cuckold oyunundan bir sahne.

The Magnanimous Cuckold oyunundan bir sahne.


Popova’nın bu oyun için tasarladıklarına bakılacak olursa, onun da konstrüktivist ilkelere uygun olan bir dekor inşa ettiği görülmektedir. Kendi başına durabilen ve hareket edebilen kısımları, sosyal ilerlemenin bir parçası olan endüstriyel gelişimin bir anahtarı düşüncesini yansıtmaktadır (Yablonskaya 1990). Oyuncular Meyerhold’un biomekanik hareketlerini benimseyip, verimsiz jestleri, bireysel duyguları bireysel olmayan, mekanik hareketlerle atmışlardır. Hazırladığı çatılar, kesişen ahşap kafesler, dönen kapılar, tekerlekler kullanılan malzemeyle oyuna üçüncü boyutu getirmiştir, böylece oyuncuya biomekanik hareketlerle rahat hareket edebilme imkanını vermiştir.

Meyerhold ve Popova bulundukları sanat ortamında bir olup aynı şeyleri düşünmüşler, böylece oyunda tam bir başarıya kavuşmuştur. Popova’nın bu devrimci yaklaşımı, “konstrüktivist sahne tasarımının anası” sıfatını kazandırmıştır (Yablonskaya 1990:114). 1923 yılında da yine Meyerhold’un “Başkaldıran Dünya” oyunu için tasarımlar yapmıştır.




Kostüm tasarımları


Lyubov Popova. Elbise Tasarımı.

Lyubov Popova. Elbise Tasarımı.


1923 yılının sonbaharında da, Stepanova ile Moskova’daki I.Tekstil Fabrikasında elbise, tekstil tasarımları yapmıştır (Sarabianov 1990). RESİM 23-24-25 Bu kumaş tasarımlarında da geometrik çizgilerin, şekillerin birbirleriyle karşıtlık oluşturacak biçimlerde, ritmik bir şekilde tasarımlandığı görülmektedir. Bununla birlikte o dönemin modasını da okuyabileceğimiz bir dizi elbise tasarımı yapmıştır. 25 Mayıs 1924’te de öldükten sonra, 21 Aralık 1924 yılında sanatçının işlerinden oluşan büyük bir sergi açılmıştır (Sarabianov 1990).

Değerlendirme
Lyubov Popova, Rus öncü kadın sanatçılarının önde gelen isimlerinden biri olmuştur. Kısa hayatı boyunca, sanatsal evrimi ile içinde bulunduğu Rus toplumunun politik, sosyal yaşamının 1917 Devrimi ile geçirdiği değişiklikler arasında paralellikler görülmektedir.

Rus Konstrüktivizmin, kullanılan maddenin işlevi doğrultusunda biçim kazanması, sanatın mühendislik gibi işlevsel taraflarının olması, sanatçının da bu doğrultuda bir mühendis, işçi gibi çalışıp, onlardan biri gibi davranması ilkeleriyle burjuva sanatına karşı adeta bir tokat niteliğinde kendi coğrafyasında yükseldiği görülür. Popova da, böyle bir ortamın sanatçılarıyla beraber kendi ortak sanatsal özgürlük alanlarını oluşturarak, özgün yapıtlarını ortaya koyabilmişlerdir.Bununla birlikte tuval resmini de reddemiştir. Popova’nın sanat hayatının hemen başında, seyahat ettiği Paris, İtalya, Semerkand gibi birbirinden çok değişik kültür ortamlarının içine girmesi, yapıtlarına da bu özellikleri yansıtması bakımından oldukça ilginçtir. İtalya’nın Fütüristik hareketleri ile Braque, Gris, Picasso’nun kübist çalışmalarından etkilenen sanatçı, Rusya’nın sanat ortamında bunu kübo-fütüristik bir söyleme dönüştürmesi açısından da önemli bir konuma sahiptir. “Tales of Wonder” kitabının tasarımlarında da, şüphesiz Semerkand’da gördüklerinin etkisi büyüktür. Konstrüktivizmin ilkelerinin doruk noktasına çıkardığı sahne dekoru tasarımları, onu sanat tarihindeki konumunu da pekiştirmiştir. Özellikle hem bu ilkelerin pekiştiği, hem de Meyerhold’un biomekanik oyuncu hareketlerinin de büyük bir uyum içinde akacağı bu sahne tasarımı, onu bu alanda en üst seviyeye çıkarmıştır.   

Özetle, Lyubov  Popova’nın bu kısa sanatsal hayatı, temsilden konstrüksiyona, resimden üretime geçişi gösteren önemli bir akışı göstermektedir. (Yablonskaya 1990)

Ziyaretçi Sayısı:1001652
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram