Editör

Koray Olşen

Yayın Kurulu

Atila Köksal
Aysel Altun
Ayşe Saray
Berrin Cerrahoğlu
Dora Günel
Mehmet N.Savcı
Meltem Çolak
Necla Can Güler
Nilüfer Zengin
Koray Özbaysal






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU
 
ara


Murat Germen

Aktarımın içeriğini pekiştirmek ya da yanlış bilgilendirmek

 

Manipülasyon kelimesinin sözlük anlamlarına baktığımızda “İnsanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde etkileme veya yönlendirme, bir olayın gidişatını etkileme” veya “ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme” gibi tanımlar olduğunu görüyoruz. Yazıya başlarken kelimenin anlamı ve olası şahsi algıları üzerinde bir sarihleştirme yapmak gerektiğini düşünüyorum. Söylenilenlerden ve kulağıma gelenlerden anladığım kadarıyla dijital imge işlem süreçleri söz konusu olduğunda önlerine gelen her türlü imgeye “manipülasyon” olarak bakma eğiliminde olanlar var. Kendimden örnek vererek yaklaşımımı anlatmaya çalışayım. Sayısal fotoğrafı, bu ülkede yeteri kadar ciddiye alınmadığı dönemlerde, ilk kullanmaya başlayanlardan ve halen yoğunlukla kullananlardan olduğum için “dijital fotoğraf ve manipülasyon” dendiğinde ilk akla gelenlerden birisi olabiliyorum bazı bazı. Kronolojik sırası ile “Ars Accidentalis”, “Aura”, “Muta-morphosis”, “Facsimile” gibi sayısal imge işlem tornasından geçmiş fotoğraf serilerim var. Bu çalışmalarda “normal” fotoğrafın ötesine geçmeye çalışmamın çeşitli nedenleri var. “Farklı” görsel sonuçlar ortaya çıkarabilmek, dijital imge işlem süreçlerinin bana sunduğu imkânların sınırlarını zorlamak, yazılımları özgün işlevlerinin ötesine taşımaya çalışmak, beklenmedik ve rastlantısal ifade biçimleri yakalamaya çalışmak bu nedenlerden bazıları. Benim için asıl önemli olan amaç ise, manipülasyon kelimesinin anlamının tam tersini icra etmeye çalışmak oldu çoğunlukla. Yani kasıt, “ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirmek” değil; tersine aktarmak, paylaşmak istediğim olguyu daha da vurgulamak, daha görünür hale getirmek, diğer deyişle anlamı güçlendirmek idi. Daha görünür hale getirmek derken, didaktik ve empoze edici bir önerme yerine, başka türlü görünme ihtimali zayıf olan şeyi görünür hale getirmek anlaşılmalı. Bu çerçeveden bakarsak işlerimde manipülasyon olduğunu düşünmüyorum ve “manipüle edilmiş” işler sınıfına sokulmalarını pek arzu etmiyorum; işler “normal” hallerinden farklı bir görsel dil kazandıklarından dolayı “başkalaşım”, “dönüşüm” demeyi tercih ediyorum.

Dijital fotoğraf, imgenin güvenirliğinin daha çok sorgulanmasına yol açtı son zamanlarda; bu anlamda baktığımızda sayısal fotoğrafa teşekkür borçluyuz diye düşünüyorum. Sanıyorum bunda post-prodüksiyon ve imge-işlem araçlarının görece basitleşmesinin ve profesyoneller dışında daha fazla sayıda insanın daha kolay ve çabuk bir şekilde imgelerde değişiklikler yaratabilmelerinin payı var. Eski zamanlarda bu tür işlemleri sadece belli insanlar (karanlık odada ustalaşmış profesyoneller) yapabildikleri ve teknik manipülasyon bu derece göz önünde icra edilmediği için, insanlar önlerine gelen imgelere daha çok güveniyorlardı. Halbuki, içerik değiştirerek yönlendirme ve yanlış bilgilendirme anlamında manipülasyon fotoğraf icat edildiğinden beri icra edilen ve istismar edilen bir yöntem. Aşağıdaki linklerde bunun çeşitli örneklerini görmek olası (İngilizce):

http://designyoutrust.com/2016/02/before-photoshop-14-historic-photos-that-have-been-manipulated/

http://passthrough.fw-notify.net/download/967119/http://www.cc.gatech.edu/~beki/cs4001/history.pdf

http://weburbanist.com/2010/10/27/politics-of-photoshop-15-shady-edits-for-political-purposes/

Bu örnekleri çoğaltmak olası. Bu tür içerikleri ifşa eden linklere “Photoshop’tan önce imge manipülasyonu” gibi arama parametre ve kriterleri ile ulaşmak mümkün olabiliyor. Genellikle siyasi boyutta güce ve üne sahip bireylerin, önceleri iyi anlaşıp da daha sonra şu veya bu nedenle “papaz” oldukları insanları fotoğraflardan sildirmeleri gibi uygulamalarını görüyoruz manipülasyonun. Onun dışındaki çok yaygın diğer bir kullanım ise, fotoğrafta “lüzumsuz” olarak görülen bazı detayların silinmesi ve görsel anlatımın daha odaklı bir hale getirilmesi eylemi. Her ne kadar bu eylem görece daha “masum” bir eylem dursa da, sonuçta önemli sayılabilecek bir bilgi fotoğraf dışında bırakıldığı için fotoğrafın anlatımının oradaki “gerçek” durumu aktarmasında az ya da çok bir aksama meydana geliyor. Belge niteliğinde ve gerçeği aktarma iddiası olan fotoğraflardaki manipülasyon genellikle “ekleme yapmaktan çok çıkarma yoluyla gerçekleşiyor” saptamasını yapmak çok da yanlış olmaz sanıyorum. Bu genel yaklaşıma istisna oluşturacak örnekler de var şüphesiz: Lübnanlı serbest fotoğrafçı Adnan Hajj Beyrut’a yapılan bir İsrail ordusu bombalı saldırısı fotoğrafında, büyük olasılıkla şahsen hissettiği vahameti vurgulayabilmek üzere gökteki dumanlara ıstampa klonlaması ile fazladan duman eklemiş ve ortaya Reutersgate olarak adlandırılan bir “skandal” çıkmıştı. Hajj’ın fotoğrafına bakınca
(
https://en.wikipedia.org/wiki/Adnan_Hajj_photographs_controversy), şahsen arzulanan görsel sonucu sert bir şekilde eleştirmek ihtiyacı duymasam ve neredeyse empatiyle yaklaşmaya eğilimli olsam da; yapılan imge işlem çoğaltma operasyonu o derece beceriksizce ve belirgin bir biçimde yapılmış ki ortaya çıkan sonucu, ideolojik eğilim kontenjanından bile savunmak olası değil.

Manipülasyon kavramını başka bir boyutta irdelemeye çalışayım. Fotoğraftan hayatını kazanan, amatörce merak duyan, ya da sadece izleyici olan bir çok arkadaşımdan duyuyorum: “Fotoğrafta siyah-beyaz bir başka oluyor yahu!” Bu yorum şüphesiz ki siyah-beyaz fotoğrafa bir övgü; fotoğrafın sadece siyah-beyaz’dan ibaret olduğunu düşünüp renkli fotoğrafı göz ardı edecek derecede ilgisiz duranların olduğunu ilk ağızdan duymuştum daha önce. Renklerin aktarabileceği olası bilgileri önemseyen ve renk kavramına çok heyecanla, tutkuyla bakan birisi olarak bu yaklaşımı hayli fetişist bulduğumu eklemeliyim. Evet, “siyah-beyaz bir başka oluyor”; çünkü normalde siyah-beyaz görmüyoruz. Bu yüzden, yukarıda örneklerini verdiğim türden indirgemeci, dışlayıcı bir manipülatif tarz siyah-beyaz fotoğraf. Renkli fotoğrafta çok canlı ya da alışagelmişin dışındaki bir renk, fotoğrafın asıl odağını oluşturması amaçlanan bir nesne veya özneden başrolü çalabilir; ne de olsa göz içerikten önce grafik algılamaya alışık bir duyu organı. Böyle bir durumda fotoğrafı siyah-beyaz’a çevirmek ya da fotoğrafı siyah-beyaz olarak planlayarak çekmek bu odak kayması sorununu çözebilir. Lakin, kabul etmeliyiz ki, siyah-beyaz fotoğrafın fiziki gerçeği tümüyle aktarma şansı yoktur; olsa olsa fotoğrafçısının kendi “hakikatini” aktarabilir belki… 

Dikkat çekmek istediğim başka bir konu daha var. Unutmamak gerekir ki, anlatım kavramının bizzat kendisi bir manipülasyon süreci aslında. Gördüğünüz, şahit olduğunuz bir olayı metinsel ya da görsel olarak aktarmak istediğinizi varsayalım. Burada her halükarda bir temsil boyutu devreye giriyor. Olayı metinsel olarak aktarırken düzgün cümleler kurmaya çalışırsınız; sizi heyecanlandıran ve etkileyen olayı tanımlarken, okuyucunuz da benzer bir heyecan duysun amacını sağlama bağlamak için, düz ve “sıkıcı” bir metin değil biraz daha ağdalı bir aktarım yapmayı seçebilirsiniz. Deneyimi yazıya dökerken monoton durmasın diye eşanlamlılar kullanırsınız; bu eşanlamlı kelimeler bilinçli ya da bilinçsiz, sizin kontrolünüzde ya da değil, konuyu başka bir boyuta taşırlar ister istemez. Zaten iyi metinlerden de beklenen budur… Fotoğrafta da benzer haller var; orada var olduğunuzu varsaydığınız duyguyu, ruhu izleyiciye taşımak, transfer edebilmek için uğraşırsınız. Bir sürü alternatif çekip eve, stüdyoya döndükten sonra aralarından “iyi” olanını seçersiniz ve bu seçim süreci esnasında bile dikkatiniz bambaşka bir yöne odaklanabilir. İlk amaçladığınız aktarımdan farklı bir yöne sürüklenirsiniz bazen; çünkü imge güçlüdür, hem imgeyi üretirken hem de ürettikten sonra sizi teslim alabilir ve ummadığınız başka kararlar vermenize yol açabilir. Dolayısı ile, her türlü içerik üretiminde öznel bir seçim, filtreleme süreci devreye giriyor ve bu noktadan itibaren nesnellikten bahsetmek zorlaşıyor. Bunu bu şekilde kabullenip algımızın beynimize ilettiği bilgilerin değerlendirmesinde temkinli davranmakta fayda var.

Burada anlatmaya çalıştığımı şu şekilde özetleyebilirim: Takdir almak üzere kamu ile paylaştığınız her türlü metin ve/veya imge içeren yaratı ve üretimlerde, sizin ne aktardığınız yanında onu nasıl aktardığınızla da ilgilenilir. Hangi konuyu seçtiğiniz muhakkak ki önemlidir ve buradan da takdir toplarsınız, ama asıl akılda kalan içeriğin nasıl aktarıldığıdır. Her nasıl bir müzisyen yaptığı müthiş solo ile konser sonrasında unutulmaz bir tecrübe yaşatır; imge ve metin üretiminde de aslında buna benzer, akılda kalıcı bir “solo çekmektedir” yaratıcı. Diğer deyişle; seçtiğiniz konunun temsilî aktarımı sürecindeki beceriniz önemli hale gelir ve bir yerden sonra aktarılan konunun önüne geçer, yani öznel temsil nesnel olduğu zannedilen gerçeğin önüne geçer. Bu aşamada da, Baudrillard’ın “Simülakrlar ve Simülasyon” teorisine bir reverans yapmak gerekir. 

Bu hali şahsi deneyimlere veya tarih yazımına örnekleyelim. Meselâ bir kaza yaptınız diyelim; işin içinde ufak bir kusurunuz olsa bile olayı kendinizi haklı çıkarmak üzere anlatırsınız genellikle. Tanıklığınız, başkalarının da tanıklığının dinlenmesi aşamasına gelinmeden çok da güvenilir olmaz bu yüzden. Ya da bir ülkenin, milletin, kültürün resmî tarihini yazma görevini sipariş üzerinde üstlendiniz varsayalım; o ülkenin azınlıklarına veya düşman diye bellediği başkalarına yaptığı eziyeti öyle bir anlatmak zorunda kalırsınız ki aslen mezalim olan bir icraat haklı bir zafer gibi gösterilebilir. Hiçbir ülke kendi resmî tarihinde zulüm içeren icraatlarını barındırmaz, resmî tarih muzafferlerin yaz(dır)dığı bir öz-meşrulaştırma romanına dönüşür.

İletişime dair her süreç az ya da çok, bilinçli ya da bilinçsiz, gizli ya da aşikâr, iyi niyetli ya da kötü niyetli bir manipülasyon içerir. Manipülatif ortam, vaka ve hallerden uzak kalmaya kasmaktan çok, iyi veya kötü niyetli manipülasyonların ayırdına varıp ona göre duruş almayı daha kayda değer buluyorum.

Kasım 2016



Ziyaretçi Sayısı:1000625
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram