MEMLEKET FOTOĞRAFINDA BİR DÖNEM BİTERKEN
HATIRLATMA MAHİYETİNDE BİRKAÇ SATIRBAŞI
Fotoğraf kuramının, fotoğrafın ne mene olduğuna dair fikirlerin olağanüstü hareketleneceğini gösteren alametler son dönemde çoğaldı. Bu alametleri sıralamaya niyetlenince karşımıza öncelikle bir dizi yayın çıkıyor: ESPAS yayınlarının kısa ömründe iyi kötü bir sistematik içinde yayınladığı kuramsal kitaplar, Benjamin, Barthes, Berger, Sontag dışındaki düşünce perspektifleriyle de tanışmamızı sağladı. Aynı dönemde periyodikler yayınlanmaya başladı.
Sadece kurama yönelik ilk düzenli yayın örneği Galata Fotoğrafhanesi’nin çıkardığı FOTOĞRAFSIZ dergisiydi. Adının işaret ettiği gibi fotoğraf içermeyen bu dergi, fotoğrafa dair fikriyatı yayıncıların önemsediği başlıklar altında toplayan kuramsal bir yayın olmak için çıktı. Hemen sonrasında İFSAK, FOTOĞRAF VE SİNEMA DERGİSİ’ni yeniden yayınladı. Bu dergi de tematik hazırlandı; fotoğrafın sanatsal problemlerinden, görüntülerin iletişim mecrası olarak imkanlarına kadar geniş bir alanı ele almaya çalıştı. Dergi bir süredir ekonomik nedenlerle yayına ara vermiş olsa da içerik oluşturma çalışmaları devam ediyor. Uzunca bir süredir “AFSAD KONTRAST” dergisi güncel konuları da dikkate alarak belirlediği tema çerçevesinde yayın yapıyor. Kontrast yeni bir yayın fazına geçmek üzere küçük bir ara verdi ve fotoğraf sanatının kuramsal eksikliğini gidermeye katkıda bulunacak özgün denemelerin hazırlığına başladı. Adana’da AFAD, SUNU adlı dergisini kuram ağırlıklı olmak üzere üç sayı yayınladı. Yayının geleceği derneğin yeni dönemde yayıncılık konusundaki yaklaşımına bağlı olarak belirlenecek. Basılı periyodiklerin yanı sıra www.fotografya.gen.tr epeydir sürdürdüğü tematik kuramsal yayıncılığı, sanal ortamın sağladığı kapsamlı içerik kullanabilme imkanıyla birlikte makaleler, soruşturmalar, röportajlar tematik dosyalar gibi farklı başlıklarda değerlendiriyor. Bütün bunları neden söyledim? Çünkü hiç tereddüt etmeden bu çabaların hakkını vermemiz gerekiyor birincisi bu. Öylesine bir merakın, geçici bir hevesin eseri değil üst üste gelen bu girişimler. Sahici bir ihtiyaçtan kaynaklandıkları ayan beyan ortada. Çünkü bir dönem bitiyor.
Bitmekte olan bu dönem, sığ beğenilerin gözdesi olan görsellerin ortalığı sardığı, elini sallayanın üçünü beşini topladığı ödüllerin oraya buraya saçıldığı, parayla edinilen unvanların itibar erozyonu yarattığı, kartpostal estetiğini sanat zanneden fotoğrafçılık anlayışının sarsılmaya başladığı pop fotoğrafçılık dönemi. Ama aynı zamanda iyice sakilleşerek toplumsal kirlenmenin araçlarından biri haline gelen yarışmaların zirve yaptığı günümüzde pop fotoğrafçılık altın günlerini yaşıyor, bunu hepimiz biliyoruz. Özellikle sanal ortamda yapılanan yeni iletişim mecralarının, içi boşaltılmış, düşünsel arka plandan ve yaratıcı ifadeden yoksun kompozisyon klişeleriyle kurulmuş fotoğrafçılığı besleyen bir kanal olarak ortaya çıkması tesadüf değil. Bütün bunlara rağmen, ortada bir başka gerçeklik daha var.
Fotoğrafın fikrî bir arka plan, nitelikli bir emek, analitik bir bakış ve klişeleri hiçe sayan yaratıcı uygulamalarla var olabileceğini bilen bir kuşak geliyor. İster belgesel ya da haber alanında görsel hikâyeler anlatmak üzere yola çıksın, isterse fotoğraf temelli sanatsal işler yapmak için bu işe merak salsın, bir anlama ve anlatma aracı olarak fotoğrafla ilişki kuran herkes doyurucu bir düşünsel birikiminin eksikliğini çok geçmeden tespit ediyor. Kuşkusuz bu büyük eksiklik bizden önceki kuşakla birlikte bizim kuşağın vebalidir. Fotoğrafı resim gibi güzel sanatların kadim dallarından biri belleyince, ressamların terk ettiği alanı doldurmayı vazife edinmek kaçınılmaz hale geliyor. Ondan sonra da melodramatik duyguları ifade ettiği varsayılan renk ve ışık oyunlarının kompozisyon klişeleri içinde üstümüze boca edildiği tablolar yaratmak fotoğrafçılık zannediliyor. Ayrıca bütün bu haller ortak aklın ürünü olan estetik yapılar diye vazediliyor.
Hepimizin bildiği gibi fotoğrafçılık aynı zamanda günümüzün en sevilen toplu eğlenme vasıtasıdır. Çağımızın kolektif tüketim araçlarından biri olan fotografik görüntüler kolay tüketilir olduğu gibi kolay da üretilir, ama fotografik görüntünün kolay üretilir olması arkasında zihinsel bir faaliyetin, rafine bir emeğin ve yaratıcı yaklaşımın ihmal edilmesi anlamına gelmez. Eğlenmek eyvallah ama iyice cıvıklaşmış bir eğlencenin de fotoğrafa saygın bir uğraş olarak ilgi duyan günümüz insanına katacağı hiç bir değer olmadığını hepimiz kabul ederiz.
Fotoğraf alanında yayınlanan kitaplar, dergiler ve internet sitelerinin bir kısmı yeni fikriyat hallerini yansıtıyor. Bu yansımanın memleketteki genel fotoğraf algısına egemen olduğu, kolektif fotoğraf fikriyatını derinleştirdiği, popüler eğlence aracı olarak fotoğrafçılığı zenginleştirdiği şimdilik söylenemez. Bu derinlik ancak fotoğrafın uygulama alanlarındaki bağımsız yapılanmaların teorik ve pratik üretimlerinin artmasıyla mümkün olacak gibi görünüyor.
Tüketim toplumunda insanların boş zamanlarını fotoğraf ekseninde örgütlemeyi üstlenerek önemli bir iş gören hobi kurumları fotoğrafın belgeselden tutun da sanat pratiğine, yayın işlerinden akademya işlevine kadar yıllardır üstlendikleri ağır yükü ilgili alanlara devredebildikleri gün kendi pratiklerini daha da geliştirecekler. Yani boş vakitlerde fotoğrafla uğraşmanın sadece zamanı ve görüntüleri tüketmekten ibaret olmayıp aynı zamanda yaratıcı bir faaliyet olarak hayatımızdaki gerçek değerini kazanmasına tam anlamıyla destek olacaklar. Bazıları bu memleketin siyasi partilerinden bile daha eski olan derneklerin esas işlevlerine dönebilmesi için fotoğrafın hobi dışındaki faaliyet alanlarının kendi örgütlenmelerini inşa etmeleri gerekiyor. Bunca yıl derneklerin içinde, hatta sırtında varlığını sürdüren belgeselci, haberci, sanatçı, akademisyen vb. kadroların kendi platformalarını ve kolektif duruş ortamlarını inşa etmeleri, teorik ve pratik çalışmalarını bu alanlarda derinlemesine gerçekleştirmeleri gerekiyor.
Bu yazının çıkış noktası, ülkemizde son yıllarda yaşanan toplumsal değişim sürecine fotoğrafçılarımızın nasıl baktıklarına, neler gördüklerine ve bize neler anlattıklarına dair düşüncelerimi paylaşmaktı ancak bu konuda söyleyeceklerime bir zemin yaratabilmek için başladığım satırlar çoktandır tartışmaya çalıştığım bir mevzunun bir kez daha altını çizme ihtiyacı hissettirdi bana:
Fotoğraf güzel görüntüler yaratma marifeti olmadığı gibi teknik bir kayıt da değildir malum. Fotoğraf, fikrî bir faaliyetin emekle ortaya çıkarılmış yaratıcı ifadesini taşıyabilecek çağdaş iletişim araçlarından biridir. Hâl böyle olunca fotoğrafçılığın görsel hikayeler anlatan belgeselciler ve tanıklıklarını paylaşan haberciler tarafında son yıllarda kat edilen önemli bir mesafe olduğunu belirterek yeni fasla başlayabilirim. Ancak sözün bundan sonrasını bir sonraki yazıya bırakarak bölgemizdeki ve ülkemizdeki savaş ortamında, yıkılan şehirler, dağılan hayatlar, mülteci dramları ve insan hikayeleri konusunda bağımsız habercilerin ve görsel hikayecilerin nasıl bir yaklaşım içinde olduklarını ve ne türden görsel temsiller üreterek sürece dahil olduklarını gelecek yazıda değerlendirmeye çalışalım.
|