Editör

Koray Olşen

Yayın Kurulu

Atila Köksal
Aysel Altun
Ayşe Saray
Berrin Cerrahoğlu
Dora Günel
Mehmet N.Savcı
Meltem Çolak
Necla Can Güler
Nilüfer Zengin
Koray Özbaysal






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU
 
ara


    Sayı 32    SİNEMA    Meltem Çolak
Meltem Çolak

SÜRÜKLENEN BULUTLAR 


 “Oyuncu yok - (oyuncu yönetimi yok)
Rol yok - (rol çalışmak yok)
Sahneye koyma yok
Hayattan alınma durumların kullanımı.

GÖRÜNMEK (oyuncu) yerine, - OLMAK  (model).”
Robert Bresson



Minimalist sinemanın Japon temsilcisi Yasujiro Ozu’nun filmlerindeki sadelik, dinginlik, sükunet, Zen kültürünün izlerini taşır. Filmlerinde kullandığı, durağan kamera hareketleri, uzun planlar, sade dekor, profesyonel olmayan oyunculuk, hareketin tekrarlanması gibi özellikler minimalist sinemanın tanımlanmasında öncü olurken Fransa’da aynı yoldan ilerleyen Robert Bresson “daha az, aslında daha çoktur” felsefesini savunarak, az sayıda ve amatör oyuncu kadroları, minimal olay örgüleri, hareket ve ses kullanımındaki seçimi ile minimalist sinemacılar arasında yerini alır.

Minimalist sinema gerçekçi bir duruşu gösterir. Yaşamla paralel gelişen olaylar anlatılırken, sade ve belgeci bir yol izlenir. Filmlerinde istikrarlı olarak minimal öğeleri kullanan günümüz yönetmenlerden birisi de Finlandiyalı yönetmen Aki Kaurismaki’dir. Ülkesinin gerçeklerinden yola çıkan yönetmen, sade, ironik anlatımıyla ve üçleme filmleriyle dünya sinemasında önemli bir yere sahiptir.  

 Aki Kaurismaki filmlerinin değişmeyen mekanı Finlandiya’da 1980’li yılların ortalarından itibaren serbestleştirme politikaları, bankacılık sisteminin kötüye kullanımı, dış taleplerinin büyük kısmını sağlayan Sovyetler  Birliği’nin dağılması üzerine ekonomi iflasın eşiğine gelir.  1990’lı yıllarda yaşanılan büyük kriz, insanların yaşamlarını olumsuz yönde etkiler. Kimileri ülkeyi terk edip gitme, göç etme eğiliminde iken kimileri de kaldıkları yerde yaşama tutunmaya çalışır.

1
                       
“Eğer işsizlik üzerine bir film yapmasaydım, aynada kendi yüzüme bakmaya utanırdım.”
                                                                                                                                                       
Aki Kaurismaki’ye ait bu sözler “Finlandiya Üçlemesi” olarak filmografisinde yer alan Sürüklenen  Bulutlar (Drifting Clouds),Geçmişi Olmayan Adam (The Man Without A Past),Günbatımında Işıklar  (Lights in The Dusk) filmlerinde anlamını buluyor.

 Aki Kaurismaki bu üçlemesinde, Finlandiya’da 1990’lı yıllarda başlayan ekonomik kriz nedeniyle %20’lere çıkan işsizliğin insanlar üzerindeki etkilerini, her şeye rağmen yaşama tutunmaya çalışan insanları, kendine özgü anlatımıyla gözler önüne seriyor.

Üçlemenin ilk filmi olan “Sürüklenen Bulutlar”, 1995 yılı Finlandiya’sı, kendine özgü renkleri, sistemin yarattığı psikolojiyi yansıtan melankolik müziği, eleştirirken düşündüren, ezilenlerin dayanışmasına dokunuşları ile farklı bir yerde duruyor.Filmin müziklerini yapan Shelley Fisher’ın “Lonesome Traveller” şarkısını söylediği giriş sahnesi ile Dubrovnik Restoran’ın içinde buluruz kendimizi. Filmin devamında olduğu gibi bu sahnede de şarkı sözlerindeki yalnızlık mekanla bütünleşmiştir. Orta yaşı çoktan geride  bırakmış 60’lı yıllar gençliği  dışarıdaki değişimden uzak eski günlerdeki gibi eğlenmektedir. Kurumsal siyah kıyafeti ile Bresson karakterlerine taş çıkartan ifadesizlikte baş garson İlona (Kati Outinen) müşterilerle  ilgilenmektedir.

2

Esasen filmdeki tüm karakterlerde Bresson’un yarattığı ifadesiz yüzleri görürüz. Öyle ki film boyunca  birkaç kez tekrarlanan zoom ile odaklanılan yüzlerde herhangi bir ifadeye rastlamayız. İlona’nın alkol krizine giren aşçıyı etkisiz hale getirdiği sahnede yine Aki Kaurismaki diğer filmlerinde de kullandığı  atlamalı kurgu ile filmi hareketlendirirken seyirciyi de aktif hale getirir. Filmin çoğu sahnesinde olduğu gibi gösterilmeyen bölümler hafızalarımızda tamamlanır. Devamında İlona gece Dubrovnik’ten çıkar, kapıyı kilitlemesinden son çıkan kişi olduğunu öğreniriz. Üzerinde kırmızı mantosu vardır. Film boyunca çoğu sahnede üzerinde olacak olan kırmızı manto, ayrıca yine mekanlarda kullanılan mavi boyalı duvarlar, kırmızı kapılar, perdeler, kanepeler, yeşil objeler v.s. bizi Aki Kaurismaki filmlerinin baş karakterleri olan renklerle karşı karşıya bırakır. Film boyunca bir ressam gibi kullandığı renklerin anlamlarını yakalamaya çalışırız. İlona eşi Lauri’nin (Kari Vaananen) sürdüğü tramvaya biner, birlikte eve giderler. İlona için bir sürpriz vardır. Uzaktan kumandalı renkli bir televizyon. Ödemeler konusunda tedirgin olsa da henüz bedelini ödemedikleri kanepe ve kitaplık gibi taksitler halinde ödeyeceklerdir nasılsa! Televizyondan izlenilen haberler Nijeryalı yazar, çevreci Ken Saro-Wiwa'nın idam edildiğini duyurur.1995 yılı Kasım ayıdır. Finlandiya’da işsizlik hızla artmaktadır. İşyerleri hızla kapanmakta, ayakta kalanlar da işçi çıkartmaktadır. Lauri işyerinde çekilen kura sonucunda işten çıkarılanlar arasına girer. İlona kadar dirençli olamayan Lauri alkole sığınır, bu sırada en büyük destek İlona ve yanından ayırmadığı köpeğinden gelir.

3

Araya giren sinema sekansı filmdeki ironik anlatıma güzel bir örnek. İlona ile sinemaya giden Lauri, film  bitmeden hışımla dışarı çıkar ve bilet parasını geri ister. Ona göre film katlanılamayacak kadar saçmadır. Ama gişedeki kadın zaten parasını ödemediğini hatırlatır. Lauri insanların aldatıldığını söyler, ayrılırken köpeğini teslim ettiği gişe görevlisinden almayı unutur. Gişedeki kadının Lauri’ nin kız kardeşi olduğunu öğreniriz. Film komedi filmidir ama Lauri bir kez bile gülememiştir. Üstelik sinemadan çıkarken duyulan sesler yoğun silah sesidir. Yanında köpeği ile sokaktaki bir pencereye baktığı sahne filmin belki de en absürd sahnesidir. Pencere önünde kaktüsler ve renkli plastik oyuncaklar vardır. Filmde arayıp bulamadığı mizah karşısındadır. Zıtlıklar arasında kendisi ile yüzleşir ya da komiklik karşısında biraz da olsa nefes alır. Bütün bu karışıklıklar sırasında yanında duran İlona’ya işten çıkarıldığını nihayet bir ay gecikmeli de olsa söyler. İşsizlik parası için başvurmayacak kadar gururludur. Bağlantıları vardır yeniden kendisine sunulacak işler arasından tercih yapacaktır. Ancak gerçekler onun sandığı gibi değildir. İş başvurularından sonuç alamadıkça alkole sarılır.

Bu arada İlona cephesi de karışır. Zira çalıştığı Dubrovnik Restoran da ekonomik yönden zor durumdadır. Restoran sahibi Mrs.Sjöholm (Elina Salo) eşinin ölümünden sonra borçlanmıştır. Banka kredileri ile işini yürütmeye çalışırken bankanın el değiştirmesi ile planları bozulur. Zira yeni banka müdürü restoranlar zincirinin yönetim kurulunda yer almaktadır ve Dubrovnik’i de zincirleri arasına katmayı planlamıştır. Borçları karşılığı da restoranı alır. Kapitalizmin güçlü parmakları yine çalışmış ve modernizmi yakalayamayan romantiklerden alacağını almıştır (!) 

4
 
Dubrovnik’te son gece melankolik tangolar eşliğinde geçer. Esasen Aki Kaurismaki filmlerinde tangonun yeri ayrıdır. Fin kültürünün bir parçası haline gelmiş olan tangolarda, şarkı sözlerinde aşk hüzün, doğa, değişen mevsimler metafor olarak kullanılır. Filme ismini veren Sürüklenen Bulutlar Tangosu’nu Markus Allen seslendirir. Sözler rüzgarın yön değiştirmesiyle farklı yerlere savrulan bulutlar metaforunda hareket eden insanları anlatır.Tıpkı Helsinki’deki gibi, tıpkı filmdeki gibi. 
 

Tekrarlanan sözler eşliğinde dans eden ileri yaştaki insanlar, onları hüzünle seyreden restoran çalışanları ve Mrs.Sjöholm’un eşinin fotoğrafını da alarak oradan uzaklaşması ile gecenin sonunda Dubrovnik ışıkları söner.  İlona için yeni bir dönem başlar. İş görüşmeleri ve bütün parasını aracı kuruma vererek sahip olduğu yeni işinde uğradığı hayal kırıklıkları birbirini takip eder. Altı hafta çalıştığı birahanede ücretini alamadığı gibi vergi memurları ile sorun yaşar. Lauri eşinin uğradığı haksızlığa katlanamaz ve onun alacağı ücreti ödemesi için patronla kavga eder ancak parayı alamadığı gibi bir de dayak yer. İş aramalarına devam eden İlona tesadüfen karşılaştığı Dubrovnik’ten arkadaşı Melartin (Sakari Kuosmanen) ile banka kredisi çekerek birlikte iş kurmaya çalışırlar ancak banka müdürü Melartin’in kefaletini kabul etmez. Bu sırada arabasını satan Lauri kazanacağı hayali ile kumar oynar ancak arabanın parası da kumarda kaybolur gider. Tüm bu olumsuzluklara rağmen iş aramaya devam eden İlona tesadüfen Mrs. Sjöholm ile karşılaşır. Hayata kaldığı yerden devam ettiğini ve yatırım yapmak istediğini söyleyen Mrs Sjöholm onlara destek verir. Alkolik aşçı Lajunen’i (Markku Peltola) tedavi ettiren Dubrovnik ekibi yeniden restoran açarlar.

İsmi ”İş Restoran” olur. İşçiler için de ayrı bir menü hazırlanır. Her kesimden insanın geldiği İş Restoran, dayanışma ruhu ve yönetmenin sihirli dokunuşları ile yola çıkar. Ancak rüzgarın nereden eseceği ve onları nereye savuracağı bilinmez.  İlona ve Lauri gökyüzündeki bulutları takip ederken fonda ;

”… sürükleniyor bulutlar uzaklara.
 ulaşmaya çalışıyorum faydasızca onlara.
 sürükleniyor bulutlar uzaklara ve ben de sana.“ sözleri yankılanır.  

5





Ziyaretçi Sayısı:1000681
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram