Editör

Koray Olşen

Yayın Kurulu

Atila Köksal
Aysel Altun
Ayşe Saray
Berrin Cerrahoğlu
Dora Günel
Mehmet N.Savcı
Meltem Çolak
Necla Can Güler
Nilüfer Zengin
Koray Özbaysal






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU
 
ara


Nilay İşlek

NADiRE KABiNELERiNDEN KOLEKSiYONERLiĞE…


Koleksiyonculuk dediğimizde geçmişin değerleriyle uğraşan, toplayan, düzenleyen, değerlendiren, yayınlayan, yayınlatan aklımıza gelir. 15. yüzyılda Avrupa’da Rönesans döneminde; dinî içerikli görsellerin sergilenebileceği mekânlara ihtiyaç duyması ve başta İtalya olmak üzere Rönesans sanatçılarının eserlerinin koleksiyonlara girmesi müzelerin kurumsallaşmalarına neden olur. 16. yüzyılda ticaretin gelişmesi ile zenginleşen tüccarların sanatçıların eserlerini toplamasıyla bilinçli bir koleksiyonculuk gelişmeye başlar. Floransa’da Medici egemenliğini başlatan Büyük Cosimo’nun 1440’larda inşa ettiği sarayı Palazzo Medici, ilk modern Avrupa müzesi sayılır. Geçmişe baktığımızda Avrupa'nın en büyük sanat koruyucuları arasında yer alan Medici Ailesi sayesinde sanatın kilise ve saray için değil tüm insanlara hitap edebileceği ve sahip olunabileceği anlayışı doğmuştur. Böylece sanat siparişe bağlı zanaat ortamından çıkarak, modern anlamda sanat piyasasının temelleri atılmıştır. Ve ancak 19. yüzyılda müzeler; eserleri sergileme işlevinden çok eserleri toplama ve kronolojik olarak sıralama işlevine önem vermeye başlar. Bu bağlamda, toplamak, biriktirmek, korumak üzerine koleksiyonerlik anlayışına kimliğini kazandırarak, kurumsallaşmasını sağlayıp rasyonelleştiren, sistemleştiren yer ise Louvre müzesidir. Louvre ile devrim yaşanmış, aklın egemenliği, aydınlanma, demokrasi, hümanizm ve uygarlık kavramları birlikte anılmıştır.

Müzeolojik bilginin kaynağı görme ve sınıflandırmadır. Modern müzelerin ilk hali kabul edilen ve Rönesans’la birlikte yükselen nadire kabineleri bireysel ölçekte ‘bu dünyayı mesken tutmak’ üzere nesneler aracılığıyla kurulan koleksiyonlara dayanan kişisel evrenlerdir.  Sonuçta müzenin atası olan nadire kabinelerindeki ‘okuma’ eyleminin yerini, 19. yüzyılda hakikat üzerinde egemenliğini kuran ‘görme’ alır. Dünya, önceki gibi bir metin olarak değil de, bir resim olarak kavranır.

 Yaşadığımız yüzyılda teknolojinin hızla ilerlemesi ve kitle iletişim araçlarının gelişimiyle dünya yoğun bir şekilde görsellerin kuşatması altında kalmıştır. Günümüzde toplum yaşamının, söz ve yazıdan çok görüntüye dayalı olması görselliği fazlasıyla öne çıkarmış ve toplumsal iletişimde işitmeye ve görmeye dayalı olan görsel kültür hızla yazılı kültürün önüne geçmiştir. Toplumlar içindeki yer aldıkları sosyolojik aşamaya göre belli bir kültürel düzene sahiptirler. Bu düzen, onların konuşmalarını, ilişkilerini,  kimliklerini her tür kültürel üretimlerini ve tüketimlerini derinden etkiler. Günümüzde her türlü sanat yapıtının “eser” yerine  “ürün” olarak isimlendirildiği ve buna bağlı olarak da, sanatçının çalışmasının izleyici ile girdiği etkileşimin “tüketim” olarak nitelendirildiği bir sanatsal ortam içine girmiş bulunuyoruz. 19.yy sonlarında teknolojinin hızla gelişmesi toplumsal değişim ekseninde tüketim toplumunu ortaya çıkarmıştır. Gelişen teknoloji kültür ve sanata bakış açımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirmiştir. Bu değişimler aynı zamanda, sanatçı-eser ve izleyiciyi üçlemesine toplayıcı (koleksiyoner) kavramını da etkilemiştir.  Öyle ki kültürel, ekonomik ve çevresel açıdan toplumla sanatın buluşması noktasında koleksiyoner toplayıcı, biriktirici konumunda sanatın içinde kendilerine bir yer edinmiştir.

Salt teknik bir icat olarak ortaya çıkan ve sonlarında sanatsal ifade biçiminde de yerini bulan fotoğraf da son dönemlerin popüler koleksiyon ürünüdür. Yaşanılan tarihin görsel envanterini tutan fotoğraf tanık olmasının yanı sıra çağdaş sanat içerisinde müzayedelerde koleksiyoncuların gözbebeği olan resme sıkı bir rakip halindedir. Çoğaltılabilir özelliğe sahip fotoğraf sanatı, biricikliği nedeniyle tercih edilen resim sanatının karşısında sınırlı edisyon adı altında ve özgün baskı adedi ile nadide haline gelmeyi başarmıştır. Buna rağmen bireysel koleksiyonlar yerine daha çok müzeler özellikle modern sanat müzelerinin koleksiyonlarında yer almaktadır.

Günümüzde sanat piyasası oluşturmak, galericilik, koleksiyonerlik, müzecilik ve sanatçılığın kazandığı yeni anlamları bir araya getirmek için sanat pazarları kurulmakta ve buna çağdaş sanat buluşmaları denilmektedir. Bu sanat pazarlarında tüm disiplinlerden eserler yer almakta, Fotoğraf ise burada belirli bir yüzdelik olarak durmaktadır.  Sanat takipçileri ve koleksiyonerler sanatçı ya da eserden öte galeriler üzerinden takiplerini yapmakta ve orjinali aramaktalar. Bazı fikirlere göre, bir eserin değerini onun nadir oluşu belirler. Belki de fotoğrafın çoğaltılabilir oluşu onun değerini riske atmaktadır.  Nitekim geçtiğimiz yıllarda bunu haklı çıkaracak bir olay gerçekleşmiştir. New York’da Jonathan Sobel adlı bir koleksiyoncu, fotoğraf sanatçısı William Eggleston’ı sınırlı sayıda basılmış orijinal fotoğrafları dijital yöntemlerle çoğaltıp bir müzayedede satışa sundukları için mahkemeye verdi. Sobel, orijinal baskıları aldığı sırada “sınırlı sayıda” basılacakları taahhüt edilmesine karşın yeni kopyaların satılmasını etik açıdan doğru bulmadığı için bu dava sürecini başlatmıştır.* Dijital dünya içerisinde sanat pazarlarındaki etik kurallar düzenlenmediği sürece koleksiyonerlik özellikle fotoğraf koleksiyonerliği çağdaş sanat piyasasında yüz değiştirecektir.

Türkiye’de fotoğraf koleksiyonculuğundan bahsetmek ne kadar doğru bilmiyorum, henüz dünyada çabasını sürdürmekte olan fotoğraf ülkemizde daha popülist tavırlar içinde diyebilirim. Dünya fotoğrafı içinde Türk fotoğrafının sınırlarını görmek fikriyle dünyanın önemli fotoğrafçılarının eserlerinin ve Türk fotoğrafçılarının eserlerinin bir araya getirildiği bir koleksiyon, fotoğrafçı R.Paul Mc Millen'in inisiyatifi ile oluşturulmuş ve Türkiye'nin ilk kurumsal fotoğraf koleksiyonu olan Pamukbank Fotoğraf Koleksiyonu’nda sergilenmiştir. Sebastio Salgado, Eve Arnold, Ara Güler, Elliot Erwitt, Şakir Eczacıbaşı, Lois Greenfeld gibi ünlü fotoğraf sanatçılarının eserlerinin yer aldığı bu koleksiyonun sergilendiği Pamukbank Fotoğraf Galerisi bankaya Bankacılık Devlet Düzenleme Kurulu tarafından el konulması üzerine 2003 yılında kapanmıştır. Şu an Yıldız Sarayı Kütüphanesi Fotoğraf koleksiyonunun yanı sıra 2012 yılında eski bir kültür merkezinin tekrar yenilenmesiyle oluşturularak açılan İstanbul Fotoğraf Müzesi ülkemizde sanat tarihi, fotoğraf sanatı ve koleksiyonculuğu üzerine önemli adımdır. Koleksiyonerliği fotoğraf ile sınırlamadığımızda ise ülkemizde en çok holding sahibi ailelerin sanat eser(ürün)lerine sahip çıktığını görüyoruz. Belki de bu durum, Medici ailesinin sanat aracılığı ile soylu sınıfına girme çabalarının günümüz versiyonudur.

 Sonuç olarak, sanat eserlerini toplayan, düzenleyen, değerlendiren, yayınlayan, yayınlatan koleksiyonerlerin, gerek sanatı kayda geçirmek adına gerekse sanatçıya maddi anlamda katkısı inkâr edilemez. Ancak günümüzde sanatın metalaştırılmış bir yatırım aracı olduğu düşüncesi de akıllarda yer ediyor. Bienal ve fuar sayılarının giderek artması ve bu organizasyonlarda sergilenen eserlerin uluslararası koleksiyonerler tarafından çok yüksek fiyatlara satın alınması bu düşünceyi destekliyor.

Sanat, sanatçı, sanat eseri, meta, pazar, sanatsever, koleksiyoner, izleyici… Sanat tarihi, sanatın ticaret ile ilişkisini irdeleyen kavramlarla dolu. Yine de ayaklarınız ağrıyıncaya kadar gezilen bir serginin zihninizde oluşturduğu estetik hazzın hâlâ maddi bir karşılığı yok.


KAYNAKÇA

-Ali ARTUN, Çağdaş Sanat Konuşmaları 4, Koleksiyon, Koleksiyonerlik ve Müzecilik,
(ed.Levent Çalıkoğlu) YKY, 2009

- Ali ARTUN, http://www.aliartun.com/content/detail/19

-Bilge BAL, Rönesans’ın Nadire Kabinelerinden Çağımızın Tüketim Kabinelerine:     "Mutluluk Fabrikaları" Sergisi, 2012 / skopbülten

-Banu ÇOLAK, Tarihsel Süreç İçerisinde Müzelerle Birlikte Değişen Sergileme Mekânları; (MoMA) ve (MMK) Örneği, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.30,2011

*http://blogs.reuters.com/felix-salmon/2012/04/06/why-is-jonathan-sobel-suing-william-eggleston/




Ziyaretçi Sayısı:1000486
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram