Editör

Koray Olşen

Yayın Kurulu

Atila Köksal
Aysel Altun
Ayşe Saray
Berrin Cerrahoğlu
Dora Günel
Mehmet N.Savcı
Meltem Çolak
Necla Can Güler
Nilüfer Zengin
Koray Özbaysal






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU
 
ara


    Sayı 27     DOSYA: Şiddet    Nilay İşlek
Nilay İşlek

ŞİDDETİ FOTOĞRAFLAMAK MI?


İnsanoğlu yaradılışından bu yana, şiddet kavramıyla iç içe olmuştur. Fiziksel bütünlüğe bir saldırı biçimi olarak ele alınan şiddet kavramı; insanları korkutmak, üstünlük sağlamak ve sindirmek için kullanılan bir tavırdır. Sosyolojik açıdan ele alındığında, şiddet iktidarı elde etmek için zora başvurulan tavırları simgeler. Kuramcılar “şiddet” ve “iktidar” sorununu iç içe geçmiş olarak tanımlarlar. İktidar çabası birçok alanda şiddetin sebebi, şiddet ise her an karşınıza çıkabilecek bir durumdur. Aileiçi şiddet, kadına şiddet, erkeğe şiddet, terör şiddeti, trafikte şiddet, medyada şiddet, siyasette şiddet gibi birçok olayda kullanılan şiddet türü vardır. Tarih boyunca sosyoloji, felsefe, edebiyat ve sanat gibi birçok alanda şiddet konusu irdelenmiştir. Öyle ki; şiddet sanat tarihinde çok farklı biçimlerde sanat yapıtlarına konu olmuştur. İnsana dair değerlerin yer aldığı sanat ortamında bazen üretilen eserlerle şiddet anlatılmaya çalışılmış, bazen de eleştirel bağlamda farklı disiplinlerle ortak çalışmalara gidilmiştir. 

Günümüz sanat ortamında, en sık başvurulan söz söyleme araçlarından biri olan fotoğrafta da “şiddet” her daim işlenen bir kavramdır. Şiddetin fotoğrafını çekmek insana ait tüm duyguları da iktidar altına almak gibidir. Savaşlarda, toplumsal kargaşalarda, ikili çatışmalarda şiddeti belgelemek gerçekliği tespit ve delil niteliği ile önem arz ederken, sanatsal kurgularla şiddet çoğu zaman kınanmaktadır. “Şiddet” kavramı fotoğraf disiplinine dönüştürülürken anlatım biçimi ve kullanım alanı dönemden döneme, toplumdan topluma değişiklik gösterir ve çoğunlukla yaşanılan dönemin genel sorunlarını ele alır. Şiddet, toplum tarafından daha çok fiziksel şiddet olarak anlaşıldığı için, insana uygulanan şiddet her zaman en çok işlenen konudur. Fotoğrafa konu olan “şiddet” özellikle kadına yönelik şiddete odaklı bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Kadın ve şiddet temalı fotoğraf projeleri üretilirken bir bağlamda şiddet estetize edilmektedir. Öyle ki şiddete, özellikle kadına yönelik erkek şiddetine vurgu yapmak isteyen ve kozmetik kurgularla üretilen şiddet simülasyonları ile fotoğrafta anlam kurmak adeta bir modaya dönüşmüş durumdadır.

Bu şiddeti görünür kılma çabaları doğrultusunda üretilen görüntü gerçek hayata gönderme yapsa da bu fotoğrafçılar anlamları fotoğrafın çekim anı için tekrar yaratırlar. Ya da fotoğraf işleme teknikleri ile oluştururlar. Burgin bu şekilde çalışan fotoğrafçıları anlam kuranlar olarak tanımlar. Bu bağlamda fotoğrafta anlam kuranlar, özellikle “şiddet” konusunu işlerken “fotoğraflarında neden ulaşılmak istenilen sonucu değil de olmaması gerekeni gösterirler?” sorusu sorulmaktadır. 

Bu soru çerçevesinde birkaç ismi ele alacak olursak, 'İsimsiz Film Kareleri' adlı serisiyle 1980’lerde büyük çıkış yapan fotoğrafçı Cindy Sherman, toplumsal cinsiyette kadın kavramı etrafında ürettiği fotoğraf serilerinde kendini model alarak her biri farklı bir toplumsal tabakaya ait kadın imgelerini canlandırmıştır. Bu seriler içerisinde şiddet konusunu da ele almış fakat bunu yaparken dayak yemiş bir kadın kimliğine girmek yerine, “Disaster” serisi ile insanın maruz kaldığı şiddet olgusunun çeşitli görünümlerini sunmuştur. Sherman çalışmalarında aslında seyirciye bir ayna tutmakta ve şiddetin göstergesinin sadece plastik sunumlarla yapılmadığını göstermektedir.

1

2

3

Sherman gibi sanatçıların yanı sıra şiddeti kendine malzeme yapan ötekiler söz konusudur. 2014 yılında Bulgaristan’da yayımlanan “12” isimli moda dergisinde yer alan bir çekimde “kadına şiddet” temasının kullanılması özellikle kadın hakları savunucularının tepkilerine yol açmıştır. Fotoğraf sanatçısı Vasil Germanov tarafından yapılan “Victim of Beauty” (Güzellik Kurbanı) isimli çekimde, yüzlerinde şiddet izi taşıyan makyajlar yapılmış kusursuz modeller fotoğraflanmıştır. Makyaj tekniğiyle gözleri morartılan, dudakları patlatılan veya yüzlerinde yanık, çürük, kesik izleri olan modeller; yaralarıyla tezat bir şekilde gayet şık ve pahalı elbiseler içinde kameraya bakmaktadır. Fakat şiddet karşıtı sivil toplum örgütü Standing Together, şiddeti bir sanat gibi göstererek özendiren bu fotoğrafları eleştirerek, bunun bir karşı duruş değil aksine şiddet eğilimini besleyen işler olarak tanımlamışlardır.

4
         
Bu iki farklı fotoğrafik söylem iki ayrı gerçeklik yaratmaktadır. İlki göndermelerle gerçekliğin sorgulanması iken, ikincisi fotoğrafçı tarafından yaşamda var olan bir gerçekliğin kurgulanarak yeniden oluşturulması üzerine kuruludur. Fotoğrafın birbirinden çok ayrı üretim biçimleri olmasına rağmen birçok kuramcının görüşlerini tüm fotoğraf çeşitlerine mal etmeye, fotoğrafın anlam ve estetiğini dair bir düşünce biçimine indirgemeye çalıştıklarına tanık oluruz. Sinema kuramcısı Andre Bazin şöyle der; "Bütün sanatlar insanın varlığı üzerine kuruludur; ancak fotoğrafçılıktadır ki insanın yokluğundan zevk alırız. Fotoğraf, tıpkı güzelliği bitkisel ya da topraksal kaynağından ayrılmaz nitelikte olan bir çiçek ya da kar billuru gibi doğal bir olay olarak bizi etkiler".

Fotoğrafın sanatta kendi estetik ve felsefi değerlerini oluşturması uzun zaman almıştır. Bugüne kadar bütün öncü sanat akımı türlerinde fotoğraf üretilmiş ve tüketime sunulmuştur. Fakat bugün bile hala fotoğraf sanat bağlamında estetik ve etik değerlerin ortaya konulmasında, anlam, ifade olarak tartışma konusudur. Bu tartışmaların bir kısmında fotoğraf sanatının anlam ve içerik tarafına, bir kısmında da biçim sorularına yanıt aranmaya devam edilmektedir. Her soruya eleştirmenler, estetikçiler, anlambilimciler ve göstergebilimciler farklı açılarla yaklaşmaktadırlar. Bu yaklaşımlar içerisinde Berger, fotoğrafın anlamlarından koparılmış görüntüler olduğunu belirttikten sonra, genel fotoğrafın rastgele tüketime açık olduğunu belirtir. Benzeri anlayışlı birçok kesimde karşılaşırız.

Fotoğraf, sanat-toplum ilişkisini ön plana çıkaran, sanatın sosyolojik, felsefi ve estetik niteliğini değerlendiren bir araçtır. Bu sebeple bize ne, neden, nasıl, niçin sorularını sordurtur. Bizim bu sorulara cevap bulmamıza, yorumlamamıza neden olacak zihinsel sürecin işlenmesi konusunda yön verir. Fotoğrafın eleştirisel gücü, bir gerçekliğin içeriğini somutlaştırmasından kaynaklanır. Fotoğrafta anlam kuranlar da özellikle fotoğrafın eleştirisel gücünden fazlasıyla yararlanırlar. Fotoğraf sanatı da diğer sanatlar gibi, kültür üreticisi ve tüketicisi arasında dengeli bir iletişimin bilgi nesnesidir. Sanat yapıtı olarak fotoğraf, özellikle içinden çıktığı toplumun bütün çelişkilerini taşır. Bu çelişkileri fotoğraflarla ortaya koyma çabası, meşrulaştırılarak görmezden gelinmeye çalışılan şiddet kavramının ciddiyetini, özellikle şiddet gören kadınların bu duruma ses çıkarmalarını, hayatları üzerindeki tramvatik etkilerini insanlara gösterme çabasıdır. Lakin sorunun sürekli aynı biçimde “dayak yemiş kadın” bedenleri ile sunulması amacın da içini boşaltmaktadır. H. Bülent Kahraman’ın belirttiği gibi, “…bütün bunlarla birlikte bakınca insanın bedenine ama daha çok da bedeninin içine yabancı olduğu, ona uzak olunduğu sorgulanıyor. Bize ait olan bedenlerimiz üstünde sahip olduğumuz bir iktidar var ve bu nedenle beden baştan beri iktidarların temel müdahale alanlarından birisidir.” Oysa asıl şiddet her zaman görünür değildir, görüntülenmesi de sadece beden üzerinden olmamalıdır. 

Sonuç olarak Postmodern dönem yaşayan sanatçı toplumsal tüketime egemen değer yargılarını aşarak, sanatın bir pazar haline getirilmesine karşı durmalı ve ele aldığı geleneksel konuları seyirciye farklı anlatım olanaklarıyla aktarabilmelidir. Popülist bir yaklaşımla geleneksel olan üzerinden kültüre sığınmamalı sanatın özgünlüğünü kullanarak söylemini gerçekleştirmelidir.

Nilay İşlek (Ph.D)
Ege Üniversitesi –İletişim Fakültesi
Radyo-Tv ve Sinema Bölümü

Kaynakça: 

Yrd. Doç.Cebrail ÖTGÜN, “Sanatın Şiddeti ve Sınırları”, Makale, Gazi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Ankara,2008

Gökçen ŞAHMARAN, “Postmodern Dönem Sanatında Şiddet ve İroni Kavramlarının Yarattığı Şizofrenik Açılım”,  Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, İzmir, 2006

Nilay İŞLEK, “Görsel Kültür ve Toplumsal Bellek Bağlamında Sayısal Fotoğraf Estetiği”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,  Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, İzmir, 2009

Hasan Bülent KAHRAMAN, “Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri”, Everest Yayınları, İstanbul, 2002




Ziyaretçi Sayısı:1000564
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram