Afrika’nın merkezinde, Ekvator'un yaklaşık 340 km. güneyinde o kavurucu sıcakta, tepesi karlı bir dağ olabilir miydi? Amerikalı ünlü yazar Ernest Hemingway, “Kilimanjaro’nun Karları” adlı kitabında Afrika’nın bu en yüksek dağından bahsederken zirvesinin karlarla kaplı olduğundan, batı zirvesine yakın bir yerde donmuş bir leopar leşinin varlığından ve bugüne kadar hiç kimsenin bir leoparın o kadar yüksekte ne aradığını açıklayamadığından bahseder. Tanzanya sınırında yer alan Kilimanjaro dağına tırmanış için ilk önce Kenya’ya uğruyoruz. Ocak ayında olmamıza rağmen güney yarımkürede olduğumuz için yaz mevsimini yaşıyoruz. İlk durağımız gelişmiş bir Afrika başkenti olan Nairobi. Buradan uçsuz bucaksız steplere, delik deşik çukurlarla dolu bir yoldan Tanzanya’ya doğru yol alıyoruz. Bu çukurlardan bazısı o kadar derin ki fotoğraf çekerken otobüsün girdiği çukurun etkisi fotoğrafa böyle yansıyor.
Tanzanya ülkeyi ziyaret edecek kişilerin sarı humma hastalığına karşı aşılanmış olmasını istiyor ve sınırda aşı kağıtlarını kontrol ediyor. Bu aşının da 1 ay önceden olunması gerekiyor. Tanzanya sınırını geçtikten hemen sonra karşımıza dağlar birer birer çıkmaya başlıyor. Tanzanya’nın ikinci Afrika’nın üçüncü büyük dağı olan 4566 metre yükseklikteki Meru dağını da görme şansımız oluyor. Swahili dilinde “Parlayan Dağ” anlamına gelen Afrika kıtasının en büyük dağı Kilimanjaro, uçsuz bucaksız steplerin ortasında büyük bir dondurmalı pasta gibi karşımıza çıkıyor.
| |
Sekiz farklı tırmanış rotasıyla dünyanın en ünlü trekking zirvesi olan Kilimanjaro’ya tırmanışımıza başlayacağımız Arusha kentine ulaşıyoruz. Bir gün mola verip alışveriş ve hazırlıklarımızı yaptıktan sonra dağa gidiyoruz. Bizim tercih ettiğimiz rota hem doğal güzelliği hem de yükseğe uyum sağlamak için en iyi koşulları sunan “Machame” rotası. Kilimanjaro tırmanışı yaklaşık 6000 metreye varan zirvesi nedeniyle yüksek irtifanın verdiği bir takım zorluklar içerir. Bu nedenle de zirve ve kamp deneyimi olan, yüksek irtifa ile bir sorun yaşamamış sağlıklı kişilerin katılacağı bir etkinliktir ve deneyimli bir tur ile yapılmasında fayda var. Machame rotası gayet düzenli bir patika sisteminin bir parçası. Bizleri dağda dolaştırarak zirveye götürüyor, böylece 6000 metre sınırına çıkabilecek kadar yükseğe uyum sağlamamıza da (aklimatizasyon) katkısı oluyor. Bu nedenle en çok tercih edilen rotaların başında geliyor. Tanzanya’da dağ rotalarına giriş çıkış son derece kontrollü ve kurallara tabi. Kontrolsüz, yetkisi olmayan kişilerin dağa tırmanması, oluşturulan kontrol noktaları ile önleniyor.
Kilimanjaro’nun görüntüsü kadar etkileyici bir yanı da tropikal ormanları. Bu görkemli dağın dört bir yanı çeşit çeşit ağaç ve iç içe geçmiş bitki toplulukları ile çevrili. Zaman zaman dağın karlı zirvesini görme şansını elde ediyoruz. Türkiye’de orman örtüsü 1800 metrede sona ermeye başlarken Kilimanjaro’da ise bu yükseklikte orman daha yeni başlıyor.
6 günlük tırmanış maceramızı gerçekleştireceğimiz tırmanışımıza Machame kapısından başlıyoruz. İlk gün tropikal bitkilerin altında yürüyerek Machame kampına ulaşıyoruz. 3000 metre yükseklikteki kampımıza ulaştığımızda dağ koşulları göz önüne alındığında harika bir yemek organizasyonu ile karşılaşıyoruz.
Yürüyüşler sırasında en çok duyacağımız söz yavaş yavaş anlamına gelen “pole pole” oluyor. Bir sorun olup olmadığı sorulduğunda da sorun yok anlamına gelen “hakuna matata” sözü de çok duyuluyor. Dağdaki ikinci gün hedefimiz dağın batıya doğru uzanan setlerden birisinin kıyısında 3850 metre yükseklikte yer alan ve harika bir manzarası olan Shira kampı. Bu yüksekliğe rağmen hala yer yer bitki örtüsüne rastlamak mümkün oluyor. Gün batımının harika görüntüler oluşturduğu bu kampta Kilimanjaro dağının zirvesi de muhteşem bir görüntü sunuyor. Kendimizi “buraya nasıl çıkacağız?” demekten alamıyoruz. Tam karşımızda harika görüntüsü ile 4566 m yüksekliğindeki Meru Dağı yer alıyor.
Üçüncü günümüz 4000 metre yüksekliği aşarak ilk aklimatizasyon sınavını verdiğimiz gün oldu. Yağmur altında bir yürüyüşle 4600 metre yüksekliğinde yer alan bir kule olan “Lawa Tower”a ulaşıp tatlı eğimli patikaları izleyerek bu kulenin yanından 3950 metrede yer alan “Barranco” kampına ulaştık. Kilimanjaro’ya özgü bir tür olan dev otsular olan Seneica’lar arasında ilerlerken bir anda kendimizi masalsı bir ortamda dev bitkilerin arasında yürürken bulduk.
Dördüncü gün tırmanışımıza devam ederek “Barranco Duvarı”nı tırmanarak, kayalıkların ve ilginç bitkilerin arasından yürüyerek öğle molasını verdiğimiz 4150 m yüksekliğindeki Karanga kampına ulaşıyoruz. Bu noktadan itibaren ortam daha dağa benzer bir hal alıyor. Patikaları izleyerek en yüksekte yer alan “Barafu” kampına ulaşıyoruz. Bu kampın manzarası tuvalet kabinlerinden bile harika!
Dağdaki beşinci günümüz en zorlu günümüz oldu. Gece yarısı kalkıp hazırlıklarımızı tamamladık. Sıcak bir çorba ve içecekleri aldıktan sonra gün doğmadan zirvede olmak için tırmanışa başladık. Mawenzi Dağının en güzel manzarası gün doğarken bizi büyülüyor. Kilimanjaro’nun meşhur karları ve buzullarını seyrede seyrede tırmanmaya devam ediyoruz. Dünyanın en büyük volkanına çıkışımız Kilimanjaro’nun 5895 metre yüksekliğindeki “Uhuru” (Özgürlük) Zirvesine ulaştığımızda son buluyor. Sıra dışı kar yağışı nedeni ile zirve ve zirve krateri bu tırmanışa başlamadan 1 hafta önce izlediğim Al Gore’un sunumunu yaptığı “Uygunsuz Gerçek” filmindeki kupkuru zirve görüntülerine inat karlarla kaplı.
| |
Buzulların yanından geçen patikaları izleyerek Barafu kampına gecelemek için geri iniyoruz. Sabah kahvaltısını yapıp zirve çıkışını bizlerle birlikte yapan taşıyıcılarla kutladıktan sonra 3000 metre yükseklikte yer alan Mweka kampına, oradan da Kilimanjaro’nun eteklerini saran ormanda keyifli bir yürüyüşle inerek milli park çıkışına ulaşıyoruz. Bir gün önce 6000 metre sınırında olduğunuzu düşündüğünüzde sanki bir rüyadan uyanmışız hissine kapılıyoruz.
Hemingway’in Kilimanjaro’su ne yazık ki artık aynı Kilimanjaro değil. Filmlere konu olan efsanevi Kilimanjaro Dağı’nın karları, küresel ısınmayla savaşıyor. Uzmanlar 15 yıl içerisinde Kilimanjaro’da hiç kar kalmayacağını söylüyor.
|