FOTOGRAFYA

Objektifin Öte Yanı

Ebru Tekerek-Tekin Ertuğ

PORTRELERİ ÇALIŞIRKEN

Fotoğrafla yaşadıkları toplam zaman, genç bir insanın yaşını ikiye katlayacak kadar uzun olan dört saygın fotograf ustasının daha portrelerini sunmaya çalıştık, Fotografya’ nın bu sayısında.

Her yeni çalışmamızda, yapmaya çalıştığımız şeyi bir kez daha sevdik. O’ nların, insanı mahcup edecek ölçüdeki sıcak davranışlarına, alçak gönüllü sözlerine ve yakın ilgisine muhatap olmanın keyfi bir başka şey gerçekten.

Dışı el işlemeli, içi anılarla dolu nadide eski bir ceviz sandık var sanki her birinin evlerinin / atölyelerinin bir köşesinde. Sandığın kapağını açabilmek bir hayli zor. Ancak o kapağı bir kez açtığınızda, öyle sürprizlerle karşılaşıyorsunuz ki ; “ iyi ki “ diyorsunuz o zaman , “ iyi ki böyle bir çalışma için yola çıkmışım “.

Sadece adını duymakla yetindiğimiz, dünya fotograf tarihinde önemli yeri bulunan yabancı fotografçılarla yaptıkları ortak çalışmalardan söz etmek O’ nlar için birer anı niteliği taşısa da , dinlerken bizler için ondan öte bir takım değerler ifade ediyordu.

Geçmiş zamanın ulaşım zorluklarına rağmen ; dağ, taş, ova, bayır dolaşarak ülkemizin doğal güzelliklerini ve tarihi zenginliklerini belgeleyen, yaptığı bütün çalışmaları her yıl belli aralıklarla mutlaka ustası (adını saygıyla andığımız) merhum Şinasi Barutçu’ ya götürüp gösteren ve O’ nun değerlendirmesine başvuran bir insanın anılarını dinlerken heyecan duymamak olası değil.

Yaptıkları şeyin sadece fotograftan ibaret olmadığını, bunun üzerine bir o kadar güzel ve bir o kadar anlamlı başka şeyler de eklediklerine yakın tanık olduğunuzda, o şeylere dair kendinizde eksikler bulunduğunu görüyorsunuz ve belki de yaşamınızın gelecek dönemlerinde büyük bir istekle yapmayı isteyeceğiniz şeylerin ilk adımlarını sohbetleriniz sırasında attığınızı hissediyorsunuz.

Öyle bir doğa sevdası, öyle bir doğa tutkusu seziyorsunuz ki kiminde, bir göçmen kuş cinsinden ve özelliklerinden söz ederken, ülkemizin hangi coğrafi bölgesine hangi zamanlar uğradığını anlatırken, gözlerinde beliren ışıltıya hayran oluyorsunuz.
Ya da anılara döndüğünde, bir diğeri ; artık arşivlere emanet edilmiş olmasına karşın, geçmişin en yüksek tirajlı en beğenilen dergilerinde yayınlanmış fotograflara göz gezdirerek dinlediğinizde, neredeyse o günü, o zamanı yaşıyorsunuz.

Bir yerde otuz kırk yıl öncesinin en popüler gençlik tutkularından olan fotoroman çekimleri ile karşılaşıp nostalji yaşarken, bir başka yerde ışığıyla efsaneleşmiş gün batımı görüntüsünü ölümsüzleştirebilmek için, uygun “an” ı beklerken dağ başlarının çetin soğuklarında hastalanma pahasına aylar boyu yaşamanın güçlüklerini izleyerek iliklerinize kadar donuyorsunuz.

Hangi geçerli verilere dayalı bir öngörüdür bilinmez ; çoğu yeni kuşaktan genç fotografçı dostlarımız, tanışmaya bile gerek duymaksızın olumsuz düşünüp dudak bükse de , kuşaklar sonrasına bırakılabilecek en büyük fotograf mirasının bu saygın insanlar tarafından hazırlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ebru TEKEREK - Tekin ERTUĞ

Necmettin Külahçı