| 
                               
	 En iyi haber, kamu yararına en fazla katkısı olan   haberdir. Ancak günümüzde en iyi haber hiçbir gazetecinin elde edemediği   haberi yakalamaktır. Haberi kamuoyuna  ilk ulaştırmak önemlidir.   Kimsenin gidemediği yerlere girip gizli kameralarla ya da teleobjektifle   görüntü elde edip bunun ilk kez yayımlanması onu en iyi haber yapıyor.    Bu tür haberlerde genellikle “kamu yararı”ndan çok “kamu ilgisi”   bulunmakta. Çok önemli bir siyasi ya da ekonomik haber dahi   renklendirilerek sunuluyor. Meclisteki basın toplantıları, partilerin   grup toplantıları habere konu olurken artık sıra dışı enstantenelerle   aktarılmaya çalışılıyor. Haber fotoğrafçısı haberi meclis koltuğunda   uyuyan bir milletvekilinin yüzüne zoomlayarak veriyor. Böylesi   magazinelleşmiş haberin perde arkasında ise aslında milletvekilinin   görevini aksattığı yatmakta. Gördüğünüz gibi artık haber, insanları   eğlendirmektedir. Günümüz gazeteciliğinde insanların duymaktan ve   görmekten hoşlandıkları şeyler buna benzer haberlermiş gibi   kurgulanıyor. Böylesi haberlerin okur talebi olduğu öne sürülüyor.   Gazeteciler günümüzde bu anlamda gerçek haber yerine ilginçlik “avına”   çıkmaktalar. Çünkü ilginç olan haber gazeteyi sattırıyor (Soygüder  Ş,   2003: 234). 1990’lardan sonra özel televizyon   kanallarının ortaya çıkması ve kısa sürede çoğalması ile gazeteler bir   çıkmazın içine girer. Okuma alışkanlığının olmadığı ülkemizde gazeteler   tabloidleşir. Ticari bir kuruluş olan gazeteler yaşamak için reklâma   ihtiyaç duyar ve reklâm verenler ise tirajı yüksek olan  gazeteyi tercih   eder. Doğal olarak gazeteler tirajı yükseltme yoluna başvururken bu   arada etik sorunlar kendini gösterir. Maalesef her ikisi yan yana   yürümüyor. Hem çok satan bir gazete hem de etik ilkeleri gözeten bir   gazete olamıyorsunuz. Çok satacaksanız, etikten feragat etmeniz   gerekiyor.  Günümüzde gazeteciler mesleklerini   yaparken “bir meslek grubu olarak kendilerinden beklenen standartlara”   uymakta zorlanıyorlar. Ancak bu demek değildir ki “etik” ve   “gazetecilik” kavramları asla bir araya gelemez. Bence aksine ve de   üstelik mutlaka bu iki kavramın bir araya gelmeleri gerekir.    Gazetecilik etik değerlerle çok sıkı ilişki içinde anılan mesleklerin   başındadır. Neden? Çünkü her ne kadar pazar ekonomisi işlese de burada   satılan mal bir beyaz eşya, yiyecek, içecek, giyecek, ev, arsa, araba   değil ideolojidir. Bu nedenle özgürlük, demokrasi, objektiflik, özel   hayat, kişi hakları, bilinçli manipülasyon gibi gazetecilik pratiğinin   temel kavramları doğrudan doğruya etik değerlerin ifadesidir.  Etik   ilkelerin hukuki ilkeler gibi yaptırımı yoktur. Türk gazeteciliğinin   uygulamada uyması gereken temel iki etik düzenleme vardır. Bunlar:   “Gazetecilik Meslek İlkeleri” ve “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti   Gazetecilerin Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”dir.  Türkiye’de çalışan bir   gazetecinin, bu iki düzenlemeyi çok iyi bilmesi ve haber fotoğrafını   çekerken, haberini seçerken, haberini yazarken bu ilkelere uygun   davranması gerekir. Etik ilkeler, bir gazetecinin   özümsemesi gereken, çalışma anında bunu bir refleks olarak yaşaması   gereken ilkelerdir. Gazeteci, haber fotoğrafçısı, editör ve fotoğraf   editörü daima “ben olsaydım ne yapardım?” sorusunu kendisine yönelterek,   gazetelerdeki haberleri eleştirel gözle okumalı; etik ilkeye aykırı bir   haberi ve fotoğrafını gördüğünde bunu fark edebilmeli ve hatta karşı   çıkabilmelidir. Dünyanın tüm ülkelerinde var olan   gazeteciliğe ait etik ilkeler birbirine benzer. Hatta gazetecilik etik   ilkelerinin evrensel olduklarını bile rahatlıkla söylenebilir. Ancak   ülkemizde haber fotoğrafçılarını ve paparazzileri ilgilendiren özel   etik  düzenlemeler  yoktur. Yukarıda söz ettiğim etik düzenlemeler   (“Gazetecilik Meslek İlkeleri” ve “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti   Gazetecilerin Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”) haber fotoğrafçıları,   gazeteciler, paparazziler vb. medya profesyonellerinin hepsinin uyması   gereken düzenlemelerdir. Oysa bazı ülkelerde bu ilkelerin branşlaştığını   görmekteyiz. Etik ilkelerin gazetecilerin yaşam felsefesi olabilmesi   için bu ilkelerin gazeteciliğin her uygulama alanında  yeniden   yapılanması gerekir.  Etik değerler genellikle   birbirleri ile çatışır. Bu çatışmaların farkında olmalı ve bu değerleri   “haklara saygı duyuluş” sırasına göre listelemeliyiz. Bu, ciddi bir iç   mücadeleyi gerektirir. Gazetecinin kararını oluştururken alacağı karar,   gazetecinin zorlandığı ilk durum olabilir. Örneğin, gazeteci okuyucunun   istediği bilgiyi sağlama kriterini yerine getirmek uğruna kişilerin özel   hayata saygı gösterme kriterine tercih ediyorsa, o gazeteci pekalâ   birinin özel hayatını geçekten ihlâl edebilecek bir haberi yazmaya karar   vermiştir demektir. Yani özel hayata tecavüze ilk adımı atmıştır. Bir   gazeteci mesleğini yerine getirirken haberi yakaladığı andan itibaren ve   süreç boyunca ilerlerken, seçenekler arasında eleme yapması gerekir.    Birinci adımda gazeteci kullanabileceği tüm seçenekleri önce belirlemeli   ve sonra bunu rakip gazetecilerin seçenekleri ile   karşılaştırabilmelidir. Örneğin, bir habere pek çok basın yayın   organından gazeteciler ve haber fotoğrafçıları aynı anda gitmektedir.   Fotoğrafı çekilen ve yazılan haber aynıdır. Gazeteci, etik değerlerine   aykırı da olsa haber atlamamak, rakiplerinden geri kalmamak uğruna söz   konusu haberi yapmaktadır. Bu, haber fotoğrafçıları kadar fotoğraf   editörleri için de önemli bir karar verme ve seçme sebebidir. İstanbul   Üniversitesinde bir konferansa katılan Rusya Federasyonu Olağanüstü   Büyükelçisi  Aleksandr Çernişev’e soru sormak için çömelen SKY TÜRK’ün   bayan muhabirinin sıyrılan pantolonundan görünen g-string iç çamaşırı,   Hürriyet Gazetesi’nin 17. sayfasına yansıdı. Bu fotoğraf , basında etik   tartışmalarına neden oldu. Bu fotoğrafın gazetede yer alması gerekiyor   muydu? Bu fotoğraftan toplumsal bir fayda çıkarabilir miyiz? Fotoğraftan   zarar gören sadece söz konusu muhabirdir. Haber fotoğrafçısı ve bunun   yayınına izin veren fotoğraf editörü ciddi bir etik ihlâlde bulunmuşlar,   muhabirin kişilik haklarına zarar vermişlerdir. Nitekim muhabir hakkını   mahkemede arama yoluna gitmiştir. Bu fotoğrafa konu olan sıradan bir   kişidir. Sıradan bir kişinin fotoğrafı izinsiz çekilemez ve   yayımlanamaz. Böylesi bir fotoğrafın kullanılması son derece yanlıştır.   |    |    
            Fotoğraf 6: Hürriyet Gazetesi, 12.Aralık.2003, s.17
   |    |  
 Fotoğraf 6: Hürriyet Gazetesi, 12.Aralık.2003, s.17
  
Bireysel   ahlâkın ve meslek ahlâkının temelinde, başkalarına karşı saygı duymak   ilkesi yatar. Saygı kesin olarak yarar ve görev teorilerine hizmet eden   sihirli bir kelimedir. Başkalarının fikirlerine, yaşam biçimlerine,   duygularına saygı gösteren bir kişi ya da meslek kapsamında   düşündüğümüzde gazetecinin (haber fotoğrafçısı, paparazzi, editör,   fotoğraf editörü) hata yapma riski çok azdır. Etik   kodlar yasa değildir. Bunların yaptırım gücü de yoktur. Etik kuralların   yaptırım gücünün olmaması, uygulanmadıkları anlamına gelmesin.   Özellikle Amerikan ve Batı medyasında mesleki ilkeler ve etik değerler   güçlü bir gazetecilik geleneğinin de desteğiyle önemli ölçüde etkin   olabilmektedir. Yanlış yapanlar, yine güçlü meslek örgütleri tarafından   kınanmakta, yaptıklarından pişman edilmektedirler. Meslek örgütlerinin,   herhangi bir yaptırıma başvurmamasına rağmen kendi ahlâk kurallarını   saptamış gazetelerin bunlara uymayan muhabirlerini, haber   fotoğrafçılarını, editörlerini, fotoğraf editörlerini işten çıkartmakta   tereddüt etmezler.  Fotoğraf editörü, fotoğraftan   ve gazetecilik mesleğinden gelen kişi olmalıdır. Hem fotoğrafı hem de   gazeteciliği, haberciliği çok iyi bilmelidir. Fotoğraf editörünün etik   kriterleri denince akla hemen gazetecilik meslek etiği kriterleri   gelmelidir. Etik, gazetecilerin  belirli durumlarda nasıl davranmaları   gerektiğini dile getiren ilkeler, değerlendirme ve eylem normları ortaya   koyabilir. Fakat bu ne doğru değerlendirmeyi ne de etik davranışı   sağlamaya yarar. Ne yapılırsa yapılsın etik, sonuçta göreceli bir   kavramdır. Fotoğraflarının seçiminde en önemli   unsur, fotoğrafın olayı çok fazla yazıya ihtiyaç duymayacak kadar iyi   açıklayabilir olmasıdır. Ayrıca haber fotoğrafının gündeme uygunluğu,   gazetenin hedef kitlesinin beklentilerine cevap verebilirliği, yayın   politikalarıyla örtüşebilirliği seçimini etkileyen diğer faktörlerdir. Sonuç   olarak şunu söylemek istiyorum: Fotoğraf editörlüğü kurumu her   gazetenin bünyesinde olmalıdır. Hatta ulusal gazetelerde her ihtisas   alanına (Magazin haberciliğinde, spor, ekonomi, polis-adliye vs...) ait   bir fotoğraf editörü  çalışmalıdır. Bu iş fotoğraf bilgisinden yoksun   kişilerin inisiyatifine terk edilmemelidir. Tıpkı yazı gibi fotoğraf da   bir dildir. Hatta yazıdan daha özeldir, çünkü evrenseldir. Onu okuyan,   değerlendiren, seçen kişilerin mutlaka ışık bilgisiyle, fotoğraf çekim   teknikleriyle, kompozisyon, estetik ve etik bilgilerle donanmış kişiler   olması gerekmektedir. Kullanılacak haber fotoğrafları, fotoğraf   editörleri tarafından değerlendirilip seçilirse teknik, içerik ve   estetik bakımdan daha kaliteli; etik bakımdan ise daha az hatalı ürünler   ortaya çıkacaktır. KAYNAKÇA 
*Algan, E., Fotoğraf Okumak, Çözüm İletişim Yayınları, Eskişehir,  Eylül 1999. 
*Barthes, R., Anlatıların Yapısal Çözümlemesine Giriş, Çev: Mehmet Rifat-Sema Rifat, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1988. 
*Godart, J. , Susan Sontag, Fotoğraf Üzerine, Altıkırkbeş Yayınları, İstanbul, 1999. 
*Parsa S.,Parsa A., Göstergebilim Çözümlemeleri, Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova, İzmir,   2002. 
*Schneider, W.,  Paul-Josef Raue, Gazetecinin El Kitabı, Çev: Işık Aygün, Konrad Adenauer Vakfı, Ankara, 2000. 
*Soygüder, Ş.,  Eyvah Paparazzi –Magazin Haberi, Haberin Magazinelleşmesi ve Etik-Om Yayınevi, İstanbul, 2003, s.234. 
*Zuckerman, J., Fotoğrafta Rengin Sırları, Çev: Nedim Sipahi, Homer Kitabevi, İstanbul, 2004.  
	 
                               |