|
|
Kaktüs "Çeyrek Yüzyıl Zaman" |
Ali Rıza Akalın |
|
Bilimin aydınlık penceresinden bakıldığında, somut tanımları olan bir süre, bilimselliğin dışında ise, olabildiğince çok çeşitli ve göreceli olabilen parçadır.
365 gün sabit bir zaman dilimi olsada, sağlıklı, mutlu, başarılı günlerle yaşanmış 70 yıllık bir hayat kısa, tekdüze, gri yılların 40 senesi ise uzun sayılır.
25 Yıl
İki sayının yan yana gelmesi ile oluşan bu rakamın ifade ettiği süre, bazı değerlendirmeler için çok kısa olsada, Türkiye’de üstelik bir sanat dalında var olan amatör bir dernek için uzun soluklu bir zaman dilimini ifade ediyor.
İstenirse, 25 yılı; üçyüz ay, bin üçyüz hafta, dokuzbinyüzyirmiyedi gün gibi sürelerle ifade ederek, yaşanmışlık boyutunun olduğundan daha uzunmuş gibi bir çağrışım yapmasını sağlayabiliriz. Ancak, birçoğumuz için uzun değil, verimli ibr ömür daha değerlidir.
Ancak fotograf sanatçıları derneği (AFSAD) bu yıl 25. yaşını kutluyor.
İnsandan, üretenden, demokrasiden, özgürlükten yana sanatsal etkinliklerle yaşanmış; barışık kavgalı, sevgili, durgun, atak, mutlu ve onurlu bir varoluşun ifadesidir bu 25 yıl.
“Toplumumuzun kültürel ve sanatsal yaşantısına katkıda bulunmak, fotograf sanatı aracılığıyla kitlelerle bağ kurmak, fotograf sanatının yaygınlaşmasını ve yetkinleşmesini sağlamak, sanatçıları desteklemek, günümüzü belgelemek ~ geleceğe aktarmak” AFSAD’ın var oluş nedenleridir.
Alparslan AYDIN, Cüneyt AYRAL, Sinan ÇETİN, Bülent DEMİREL, Celâl ERTEM, Merter ORAL, Ercan ÖZTÜRK ve Özcan YURDALAN “teşekkür” borçlu olduğumuz kuruculardır.
Tüzüğünde belirtilen var oluş nedenlerini eyleme dönüştürmedeki kararı ve eylem biçimi aynı zamanda “ilk’ler” olarak da fotograf tarihindeki yerini almıştır.
“Bulutlar adam öldürmesin” panoları ülkenin yedi iklim dört köşesini dolaşırken ,Sakarya caddesine kurulan şantiye çadırı ; “Selam Yaratana-Yaşamak-2” sergisine galeri işlevi görüyor,koltukları sökülmüş,pencereleri izole edilmiş,gezici galeriye dönüştürülmüş hurda otobüs; omuz verilip marş dinamosuna bir tur attırıldığında , içinde taşıdığı “Çalışan Çocuklar” sergimizi Güven parktan Çankaya’ya, Mamak’tan Ulus’a gezdiriyordu.
Elbetteki fotograf çözüm yolları üretemez. Ancak, sorunları gözönüne getirme becerisi yüksektir. Bu günde yaşananların geleceğe aktarılmasında fotografın önemli bir işlevi ve de Türkiye de sorumluluğu vardır. Bu bilinç, AFSAD’ın düzenlediği ulusal fotograf yarışmalarının başlıklarında ve içeriklerinde görülmektedir. “Kent ve İnsan”, “Emek”, ”Kaybolan Kültür Değerleri”, ”Gençlik”, ”Arabesk”, “Bilim ve Sanat İnsanlarımız”, ”Para” gibi konuların o yıllardaki gerçeklikleri fotograflar-kataloglar aracılığı ile arşive, dolayısı ile de günümüze aktarılmışlardır. Arada yapılan renksiz ve kokusuz bazı yarışmalar ise AFSAD niteliğinden uzaktır.
Görmenin ,duymaya karşı var olan üstünlüğü, görüntünün somutluğu, kalıcılığı, çoğaltılabilmesi, iletişim ve eğitim aracı olmasının yanısıra taşıdığı sanat değeri gibi nedenler fotograf yayıncılığını zorunlu kılıyor. Teknik ve Ekonomik imkanların çok da iyi düzeyde bulunmamasına karşın bir fotograf dergisi yayınlama kararı vermiş olan AFSAD; baskısı dışında tüm işleri üyelerince yapılan “Fotograf” adlı dergimiz 57 sayı yayınlanabildi. Fotografın sadece duygu yoğun bir üretim olmadığını,düşünsel-felsefi-sosyal yanlarının da önemli olduğu söylemi içindeki AFSAD söylemini; derginin ekinde verdiği “sarı ilaveler” ile somutlandırıp hayata geçirmiştir. Söz konusu eklerin en önemli yanı;geniş bir tarihi perspektif,ileri düzey bilgi,fotograf irdelemesi,akımlar ve plastik değerlerinin varlığını öğrenmemize öncülük etmiş olmasıdır. Bu gün dahi kaynak olabilecek nitelikteki yapısıyla “ilk” ve “tek” olmak özelliğine sahiptir. Dergi salt AFSAD’ın ve Türkiye’nin değil, tüm derneklerin,tüm fotografçıların olmuş,İspanya-Yunanistan-Belçika ve de Mauritus’a ulaşmıştır.Yazışmalarını yaptığımız,içeriğini tartıştığımız, fotoğraflarını topladığımız,kağıdını ve baskısını sırtladığımız, etiketleyip postaya verdiğimiz,evimizin posta kutusundan çıkan baskısını bir solukta heyecanla ve şişinerek okuduğumuz gergimizi özlüyoruz.
KENT-KOOP+AFSAD, İFSAK+AFSAD, SANAT KURUMU+AFSAD,GAP İDARESİ +AFSAD, ADALET BAKANLIĞI+AFSAD. Bu birliktelikler, çeşitli zaman dilimleri içinde gerçekleştirilen bir çok belgesel-fotograf çalışmalarından birkaçı.
Bakanlar Kurulunun 20.12.1991 tarih ve 91/2557 sayılı kararı ile “kamu yararına çalışan dernek” sıfatını kazanan AFSAD,bir ölçüde de olsa,verdiği çabanın topluma sağladığı katkılarının karşılığını almakla birlikte, sorumluluğu da artmış bulunmaktadır. Bu sorumluluk, kuruluşunun ilk yıllarında olduğu gibi, günümüzde de diğer demokratik kitle örgütleri ile ilişkilerini sıklaştırmasını zorunlu kılmaktadır. Fotografın salt “güzel sanat” boyutuna takılıp kalmak bu güne dek elde edilmiş mirasın tüketmek anlamına gelir. Bu günden başlayarak yapılması gereken bir başka uygulama, proje oluşturup gerçekleştirme doğrultusunda insiyatif kullanmadır. Böylece edingenlikten etkenliğe adım atılmış olur. 1996 yılında Kültür Bakanlığının mali katkısı alınarak gerçekleştirmiş olduğumuz “Ankara belgeseli” örnek bir çalışmadır.
1997 yılının Eylül ayının yeni çalışma dönemine başlarken “Yirmi Yılın Belleği” adını verdiğim sergiyi AFSAD salonunda açtık. Arşivime başvurduğumda karşılaştığım belge uzağı görüşümüzdeki başarımızı vuguluyordu. Üyelere yönelik olarak yayınladığımız “Haber bülteni” nin 1978/Şubat sayısında,Yönetim Kurulumuz üyelerine ve de fotograf dünyamıza şöyle seslenmiş: YAŞASIN,FOTOGRAF DERNEKLERİNİN DAYANIŞMASI,YAŞASIN FEDERASYONLAŞMA ÇABAMIZ” umuyorum ki tarih dikkatinizi çekmiştir. Bu gün ancak belli bir noktaya gelebilmiş olan birliktelik (TFDB) için çaba verildi,lokomatif güç olundu,zaman içinde anlaşmazlıklar,gerilimler yaşandı. İlkeler ve kararlılıklar korundu. Ancak hiç vaz geçilmedi. Daha da öte,her yönetim kurulu bir asil üyesini “Federasyon Temsilcisi” olarak belirleyerek konuya verdiği önemi yansıttı.
AFSAD’ın kuruluşu ile, sayıları ikiye ulaşan dernekler, toplumumuzun ilgisini çekmiş, canlı bir ortam oluşmuştu. Derneklerin çatısı dışında duran bir çok kişi ve kuruluş da etkinlik, eleştiri, katkı boyutuyla fotografın içinde yer almışlardır. Kim ne düşünüyor ? Ne yapıyor ? Ne yapacak ? gibi soru işaretlerinin yanıtlanması ve belgelenmesi amacı ile 1978 yılında gerçekleştirilen “Türkiye de Fotograf Sanatının İşlevi” başlıklı toplantı bir yandan fotograf alanında o güne dek Türkiye de yapılmış en kapsamlı etkinlik olmasının yanı sıra bu yıl yapılması planlanan “6. Fotograf Sempozyumu” na gelininceye kadar gerçekleştirilen sempozyumların çıkış noktası olmuştur.Fotograf tüccarının, Kültür Bakanlığının, Üniversitelerin gerçekleştiremediği boyuttaki etkinlik; AFSAD’ ın gücünü de sergilemiştir.
Süreklilik, etkinlik, kadro. Bunlar ve diğer bir çok kıstas bir kuruluşun, kurum olma yolundaki zorunluluklarıdır. AFSAD, 25 yıldır etkinliğini sürdürmekle birlikte, kadrolarının devamlılığı konusunda şanssızdır. Bu anlamda göç veren bir kent konumundadır. Gerek kurucularının tamamına yakını, gerekse topluma kök salmasını sağlayan ilk yıllardaki kadrosunun tamamı Ankara dışındadırlar ve halen aktif fotograf üretimi içinde, fotografın akademik eğitiminde, yer almaktadır. Önlenemez hareketin dışında, kalanlar ise özellikle ekonomik daha sonra da sosyal nedenlerle fotograftan uzaklaşmışlardır. Böyle bir durum, bilgi birikimini ve deneyimleri erozyona uğratmakta, geri dönüşleri zorunlu kılmaktadır. Sürekli ve artarak genç üye kazanımları olmakta, ancak zaman içinde kalıcılık sağlanamamaktadır. Sıklıkla ekonomik yetersizlikten söz edilse de AFSAD için asıl önemli sorunun; kadro birikimi olduğu gözlenmektedir.
Üyeliklerinin, kısa yada uzun soluklu olup olmadığına bakılmaksızın AFSAD için her bireyin önemli bir yeri vardır. Onların, AFSAD ‘a sağladığı katkılar, karşılıksız bırakılmamaktadır. Sosyal bir ortam oluşturulmakta, eğitim seminerleri verilmekte, atelye çalışmaları yaptırılmakta, ürün verecek ve sergileyecek mekanlar yaratmanın yanı sıra Fatma DEMİR, Bülent DEMİREL, Orhan DİYAR, Haluk Bülent DOĞAN, Güney EROL,Celal ERTEM, Derviş GENÇKURT, Alaettin GÜRTUNA, Muammer KARDÜZ, Derviş MANAY, Halit ULUÇ, Evren YALTA, Gökhan YALTA gibi farklı zaman dilimlerinde bu Dünya dan ayrılan üye arkadaşların fotograflarını “Yitirdiklerimiz” başlıklı bir fotograf albümünde yayınlayarak hem kendilerine olan teşekkür borcunu ödedi hemde onların adlarını yaşattı. Kataloğun yayınlanmasından sonra yitirdiğimiz Özer ESMER abimiz ile Neyzen CÖMERT kardeşimize olan borcumuzu gelecek yılda yayınlayacağımız katalog ile ödeyeceğimizi umuyorum.
Bir 25 yıl bu özet içinde geçip gitti. Neden 50 yıl ve hatta 100 yıl olmasın? Dünya da örnekleri var.
Bilinmesi gereken tek şey : Sadece dirençli ve onurlu bir hayatın, kaktüsün suyuna ulaşabileceğidir.
Kalın sağlıcakla.....
Ali Rıza AKALIN.
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000703
|
|