FDÇK TOPLANTISININ PERDEARKASI BULMETEN muhabiri sizin için izledi: Duymuşsunuzdur, 12 -13 Mayıs 1990 tarihleri arasında Fotoğraf Dernekleri Çalışma Kurulu (FDÇK) toplantısı Trabzon'da derneğimiz ev sahipliğinde yapıldı. 6 Konuk derneğin katıldığı toplantının ertesi günü bir de gezi düzenlendi. Konuklar Trabzon ve çevresini çok sevdiler. Gezimizin güzergahı Sumela Manastırıydı. Maçka yakınlarında, vadinin karşı yamacındaki bir köyün fotoğrafını çekmek için durduk. İFSAK grubunun müzik yeteneğini de böylece öğrendik. Çünkü karşı köye bakıp: Orda bir köy var uzakta O köy bizim köyümüzdür İFSAK'ta, ifmasakta O köy bizim köyümüzdür Diye güzel bir okul şarkısı söylediler. Ardından hep birlikte yaylım deklanşör ettik. Poz poz anı fotoğrafları çektirdik. Bulunduğumuz yer geniş bir çimenlikti. Bunu görünce dayanamayan AFSAD'lı ve BUFSAD'lı arkadaşlar el ele tutuşup AFSAD'arım, BUFSAD'arım Ustam ölmüş ben satarım Ustam bu bir Nikondur Satsam üç beş milyondur Zambak -Zoom bak Dön biraz vizörden bak Diye oyunlar oynadılar. Hep birlikte gülüştük. Ama bu iş en çok KASK'lıların hoşuna gitti. Kasıklarını tuta tuta gülmeye başladılar. Hatta Muzaffer Sütlüoğlu bir ara o kadar güldü ki, KASKeti başından yere düştü. Sumela eteğinden akan Altındere, eriyen kar sularıyla coşmuştu. Çağlayanlardan yükselen su zerrecikleri objektiflerimizi ıslatıyor, görüntü kalitesini yok ediyordu. Konuk AFAD'lı arkadaşlardan biri bana yaklaşarak ''AFADersiniz, acaba güderiniz var mı ?'' diye sordu. ''Elbette'' diyerek güderimi verdim. Ey Altındare! Sen ne fotoğrafçıların kanına girmişsindir. Büyük çağlayanın yanından geçerken Cengiz Akduman'ın dipte yatan Bronica'sı için 1/125 saniye saygı duruşunda bulunduk. Bir manga fotoğrafçı da üç el saygı flaşı patlattılar. Bu sırada konukların en uzun boylusu olan ANFAD'lı Önder Afşarkoca, vadinin dibinde ayakta durup Sumela'yı kuşbakışı çekmeye başladı. Hemen makinaları ona verip bizim için de çekmesini istedik. Sumela'nın güzelliğine dalan konuklar hareket saatini farkettiklerinde ancak yarım saatleri kalmıştı. Çok telaşlandılar. Başkan Şekip: ''Tamamdır, hallederiz'' diyerek 40 km. lik yolu on dakikada alıp onları otogara ulaştırdı. Fotoğraflar çektirdik, vedalaştık. Onlara mendil sallayıp ''Gene gelun da..'' dedik. | | YÖNETİCİLERİMİZİ TANIYALIM ŞEKİP İSKENDER Derneğimizin başkanıdır. Yomralı İskenderler ailesinin biricik oğludur. İlk fotoğraf derslerini Alaminütçi Hacı Haydar Ağa'dan almış, bir süre de Üsküdar Musiki Cemiyetine devam etmiştir . Şekip Bey, 1988'de derneğin başına geçince ilk olarak iç durumu düzeltti. Sonra da Bosna sorununu bahane ederek Sırbistan'a savaş açtı. Ancak FIAP kralı 2. Şarl araya girerek barış sağlandı. Ardından Bayburt'a çekim seferi düzenledi. Ordugahını Masat Deresi kıyısına kurarak çekimleri bizzat yönetti. Hatta çekim sabahı makinasının kayışını bağlayarak yanındakilere: ''Çekimde bana bir şey olursa, beni Canon'umla gömesüz'' diye vasiyette bulundu. Bunun üzerine emrindeki fotoğrafçılar ''Kodak, Kodak'' diye haykırarak görüntülerin üzerine atıldılar. Şekip Bey, derneğini huzura kavuşturduktan sonra 1990'da komşuları olan AFSAD devletine, İFSAK imparatorluğuna, BUFSAD Krallığına, KASK Şövalyelerine, AFAD Şahlığına ve ANFAD Dükalığına elçiler göndererek Trabzon'a davet etti. Derneğini ve ülkesini onlara tanıttı. Büyük İskender Şekip, antika meraklısıdır. Koleksiyonları vardır. Gençliğinde judo çalışmıştır. Evlidir. 1 adet karısı, judo'da kahverengi kuşağı ve ikisi kız dört uşağı vardır. |