|
|
|
TEKNİK, KÜLTÜR, SUALTI FOTOGRAFÇILIĞI VE TARİHİ BİR YALAN ÜZERİNE
İmparatorluklar, cumhuriyetler ve çeşitli yönetim biçimleri kurulur, kısa ya da uzun yaşar ve sona ererler. Kültür dediğimiz, herşey bittiğinde geriye kalan ve sınır tanımadan bütün insanlığa malolandır. Dolayısıyla uygarlık denemelerini yaşam süresine bakmadan tarihe bırakacak olan kültürden başkası değildir. Ancak geriye kültür bırakabilen uygarlık denemeleri yaşamaya devam eder. İnsanlığın en olumlu ve en büyük kazanımı olan kültürün üzerinde olsa olsa mavi gökyüzü olabilir.
Kültür dediğimiz şey ise, öyle ya da böyle, bir şekilde teknikle ilgilidir. Kültürden söz ediyorsak, aslında teknikten söz ediyoruzdur. İnsanlığın en büyük gelişmeleri teknik sayesinde olmuştur. Her büyük buluş insanlıkta yeni bir devir açmıştır: Taş devri, bronz-demir devri, endüstrileşme… Bunlar insanlık tarihinin standart kavramlarını oluştururlar. Her büyük icatla insan hayatı değişime uğrar, insan buna bağlı olarak sosyalize olur.
İlk teknik devrim, tekerleğin icadıdır; bugün kullandığımız birçok ürünün altında bu büyük buluşun izleri vardır. Tekerleğin bulunuşu at arabasına, yol yapımına, oradan su ve yel değirmenine, saate; kilit, yazı makinesi ve "ilk otomobil" olarak gösterilebilecek kurmalı mekaniğe vesile olmuştur.
"Tüfek (ateşli silâhlar) icat oldu, mertlik bozuldu" sözü tekniğin, insanlığın değer yargılarına yaptığı tesire hoş bir örnektir.
Pusula ve haritanın bulunuşu insanlık tarihinde kritik bir evredir. Bu buluşla insan dünyayı bir bütün olarak algılama şansına sahip oldu.
Fotografın bulunuşu için zorunlu olan temel maddeler bir şekilde doğada vardı, ama yine de fotografın da "icatlar yüzyılı" olan 19. yüzyılda bulunması tesadüf değildir. Bulunuşundan bugünkü dijital evresine kadar fotografı belirleyenlerin toplamı teknikle ilgilidir.
Bakalit ve plastik icat edilmeseydi, su geçirmez fotograf ve film kamerası da üretilemeyecekti. Tarihin ilk su altı film ve fotograf makinesi, Kalipso'dur. Bilindiği gibi "Calypso" büyük denizbilimci Jacques Yves Cousteau'un araştırmalarını gerçekleştirdiği gemisinin de adıdır. Cousteau, ilk su altı fotograf ve film çekimlerini 1942 yapmaya başlamış olsa da, hiç bir şekilde su geçirmez ilk fotograf makinesi, yine aynı adla, Paris merkezli Spirotechnique firması tarafından 1960 yılında üretilmiştir. Konu buraya gelmişken tarihsel bir yalanı açığa çıkarmanın da zamanı gelmiştir: Nazilerle ortak çalışmayı ilkelerine uygun bulan, fotografın tartışmalı isimlerinden Leni Riefenstahl, Nazilerin dünyaya yaptığı ilk büyük propaganda olan 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları'nda çektiği fotograflarla ünlenmiştir. Bu fotograflar arasında su altı çekimleri de önemli bir yer kaplamaktadır ve bu görüntüler "ilk su altı fotografları" olarak dünyaya pazarlanmıştır. Su altı fotografı çekebilecek fotograf makinesi olmadığından bu tür fotografların çekilmiş olması da mümkün değildir. Ayrıca bu fotografları da kendisi çekmemiştir. Bu yalanın hikâyesi şöyledir: Naziler, yüzme havuzlarının belirli yerlerine cam vitrinler yapmışlar ve her bir vitrinin arkasına olimpiyat oyunları için 1935'de üretilen "Leica 250"ler yerleştirilmiştir. Adından da anlaşılabileceği gibi 250 kare çekim yapabilen ve senkronizasyon kablosuyla uzaktan kullanılabilen bu makinelerle yüzücü, kule ve tramplen atlamacılarının fotografları çekilmiştir. Senkronizasyon kablolarını da Riefenstahl kullanmamış, her bir "Leica 250"den bir memur sorumlu tutulmuştur. Ortaya tahmin edilebileceği gibi binlerce kare çıkmıştır. Leni Riefenstahl'ın yaptığı tek şey bu kareler içinden en iyilerini seçmek ve kendisine ait olmadığı hâlde altlarına imzasını koymak olmuştur.
Tekniğin rolünü ihmal eden her bakış bilimdışı olmaya mahkumdur. Böyle bir bakışın insanı, insan şekillenmelerini, hayatı ve insanlık tarihini de açıklayamayacağı açıktır.
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000900
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.
Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |