DOĞA FOTOGRAFI İÇİN BİR KOLAJ DENEMESİ
Doğa fotografı üzerinde ne zaman düşünsem Henri Cartier Bresson'un "Doğanın zamanı var, ama insanların yok" sözünü hatırlarım. Felsefi olarak üzerinde çok tartışılması gereken bu sözü fotografik anlamda "an fotografçılığı"nın zorluğuna bir dikkat çekiş olarak yorumlarım. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru açıdan ve doğru an kararıyla kompozisyonu güçlü bir fotograf karesi elde etmenin zorluğunu bu sözle bir kez daha hatırlar ve doğrularım. İyi bir fotograf karesine can veren koşulları birkaç saniye içinde bir araya getirmek ve bu kadar değişkene rağmen kendine has bir stil geliştirmek gerçekten zordur. Bu nedenle Cartier Bresson'un bu sözünü bir meydan okuma olarak yorumlarım.
Doğa fotografçılığı üzerinde ne zaman düşünsem bu alanın zorluğu üzerinde dururum. Her şeyin hareket hâlinde ve doğada tekrar olmadığı doğrularına rağmen, meselâ doğada zaman algısı, şehirdekinden farklıdır. Zamanı ölçen saat sanki burada yavaşlar gibidir. Doğa karşımızdadır ve karşımızdakini daha rahat takip etme fırsatı buluruz. Orada bulunan hemen herkesin görebileceği bu doğa karşısında fotografçının herkesin görebileceğinden farklı bir anlatım dili bulması ve buradan bir stil geliştirmesi ancak sabırla ve verimlilikle geçirebilecek uzun bir zamanla mümkün olabilir. Bu nedenle doğa fotografçılığında stil geliştirebilen fotografçıların sayısı çok azdır. Doğa fotografçılarının büyük bir bölümünün stilleriyle değil, anlattıkları konuların ilginçlikleriyle öne çıkmaları ve böyle dikkat çekmeleri tesadüf değildir.
Doğa fotografçılığını ne zaman düşünsem gözlerimin önüne Ansel Adams gelir. Fotografçılığı, fotografçılığa ve bunun içinde doğa fotografçılığına kazandırdıkları, ama bunların hepsinin yanında bir de doğayı koruma konusunda harcadığı çabalar ve elde ettiği sonuçlar birer inceleme konusudur. Ama burada kısa da olsa dikkat çekilebilir: Adams fotografa bir ömür vermiştir, ama asıl üzerinde durulması gereken bu zaman içindeki verimliliğidir; ara vermeden, sabırla fotograf üretmiş, bu arada siyah beyaz baskı alanında geliştirdiği bir teknikle, "Zone Sistem" çekim sırasında elde ettiği bütün tonları fotograf kâğıdına kazandırarak fotografa büyük bir katkıda bulunmuştur. Adams, çevre koruma girişimleri konusunda da öncülerden biridir; özel çabalarıyla yaşadığı ülkedeki pek çok alan doğal koruma bölgesi ilân edilmiş ya da mevcut olanlara daha korumacı tedbirler getirilmiştir. Ansel Adams, kim olursa olsun fotografa ilgi duyan herkesin, ama özellikle bu alanda verimli olmak isteyenlerin üzerinde uzun uzun durması gereken özel bir fotograf okuludur.
Doğa fotografçılığını ne zaman hatırlasam, doğanın kirletildiğine dair alarm çanları çalan çok sayıdaki projeye rağmen, bu politik yanın fotograf dünyasında sistematik işlenmediğini düşünürüm. Şunu kast ediyorum: İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliği, yaratıcı ve buna bağlı olarak değiştirme yeteneklerine sahip olmasıdır. Bu yaratma ve yaratırken değiştirme özellikleri nedeniyle insan doğa dışına çıkmış ve kendine yeni hayat alanları yaratmaya başlamıştır. İnsanla doğa arasındaki ilk kırılma nedeni burada aranabilir. İnsanın bilgiyi bir güç olarak kullanmasını ve buna paralel mülkiyeti keşfetmesini de buraya yerleştirebiliriz. İnsanın doğanın dışına çıkışını bugün olduğu gibi kontrol edilemez düzeye getiren asıl sorun mülkiyeti keşfetmesidir. İnsanın doğaya dönüşünü, aslında büyük şehirlere ihtiyaç olmadığını, büyük şehirlerin ise aslında o ülkede işlerin sağlıklı yürümediğine işaret sayılması gerektiği, büyük şehirler oranında doğa ile insan arasındaki mesafenin büyüdüğü türünden konuları temelden değerlendiren ve anlatan projeler fotografın da ilgi alanına girmelidir. Zor olduğu tartışmasız olan bu alan başta felsefe ve siyasete ilgiyi gerektirir. Ne kadar ilgisiz gibi görünse de doğa fotografı felsefe ve siyaset ikilisi olmadan düşünülemez.
|