ENGLISH
Editör/Yayın Yönetmeni

Koray Olşen

Yayın Kurulu

Reyhan Bilir
Aygün Doğan
Bahar Akkoyun
Seray Akkoyun
Koray Özbaysal 



Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU

Marka Avukatı / Copyright Lawyer
ARABULUCU
Ayşe OKÇU
 


Tansu Gürpınar

DOĞA FOTOĞRAFÇILIĞI ÜZERİNE

                                                 
Günümüzde fotoğrafın günlük yaşamımızda ne kadar yaygınlaştığını hepimiz biliyoruz. Önceleri sadece fotoğraf makineleri ile çekilen fotoğraf artık akıllı telefonlarla da çekiliyor. Akıllı telefonlarla çekilen fotoğraf sayısı fotoğraf makinesi ile çekilenlerden daha fazla. Kaliteleri de giderek iyileşiyor. Daha birkaç gün önce, çok satan bir gazetede, bir firmanın ürettiği akıllı telefonun fotoğraf teknolojisinde geldiği noktayı belirten bir reklam vardı. Bunun için gazeteye dört tam sayfa ilan vermişlerdi. Kısacası akıllı cihazlar fotoğraf olayında hızla baş aktörlerden biri haline geliyorlar.

Peki dünyada en çok neyin fotoğrafı çekiliyor dersiniz? Siyasi liderlerin, ünlü film yıldızlarının, şarkıcıların ya da sporcuların mı? Modaevlerinin düzenlediği defilelerdeki mankenlerin mi? Ünlü markaların ürünlerinin mi? Piramitlerin, Eyfel Kulesinin, Tac Mahalin, Niyagara Şelalesinin veya büyük Kanyonun mu? Yoksa kedi köpek gibi yakınımızdaki evcil hayvanlar bu işte en önde gelenler mi? Eğer yanıt olarak yukarıda saydıklarımdan birini seçtiyseniz yanıldınız. Yazının başlığına bakıp doğa diyorsanız yine yanıldınız. Sorunun doğru yanıtı anı fotoğrafları. Zaman zaman hepimiz anı fotoğrafı çekiyoruz. İnsanlar mutlu oldukları, kendilerini iyi hissettikleri veya önemli olduğunu düşündükleri anları ölümsüzleştirmek ve paylaşmak isterler. Bunun en pratik yolu fotoğraftır. Albümlerimiz bu tip fotoğraflarla doludur. Facebook, Instagram gibi sosyal medya siteleri bu tip fotoğrafların çok yaygın bir şekilde paylaşıldığı ortamlar. Bu ortamdaki fotoğrafların büyük çoğunluğu akıllı telefonlarla çekiliyor.

Birinci belli oldu. Peki ikincilik kimin? Peyzaj fotoğraflarının. Anı fotoğraflarındakine benzer bir gerekçeyle peyzaj (manzara) fotoğrafları çok rağbet gören fotoğraf dalı. Anı fotoğraflarıyla özdeş bir bakıma. İnsanlar anı fotoğrafı çekerken içinde bulundukları çevreyi de ihmal etmiyorlar. Bir kent meydanı, tarihi ve otantik yapı, cadde, sokak, anıt, park, nehir, kıyı, göl, dağ, orman, kır ve benzerleri manzara fotoğrafı için yeterince çekici oluyor. Manzara fotoğrafçılığı içinde doğaya ait olanların üçte birden fazla olduğu düşünülüyor.

Fotoğrafçılığın en büyük dallarından olan doğa fotoğrafçılığı, aynı zamanda portre fotoğrafçılığı, haber fotoğrafçılığı gibi fotoğrafçılığın en eski çalışma alanlarından biri. Fotoğrafla uğraşıp da portfolyosunda doğa fotoğrafı bulunmayan kimse yok gibidir. Ancak çok geniş kitlelerin ilgisini çekmesine ve aslında iyi belirlenmiş tanımına rağmen doğa fotoğrafçılığında, bizde ve dünyanın diğer ülkelerinde yanlışlıklar yapılmaya devam edilmektedir. Yanlışlardan önce işe doğru tanımı yaparak başlayalım isterseniz.

Doğa fotoğrafı doğal varlıkların görüntülenmesi ile üretilmiş olan fotoğraflardır. Doğa fotoğrafçılığı da bu alanda yapılan çalışmalardır. Konuyu daha iyi anlatmak için doğal varlıkların neler olduklarına bir bakalım önce.

Yerkabuğunu oluşturan bütün varlıklar doğa fotoğrafçılığının çalışma alanı içine girer. Dağ, tepe, vadi, kanyon, mağara ve benzerleri; keza çevremizde bulunan doğal her türlü su kaynağı da doğa fotoğrafçılığının konusudur. Okyanus, deniz, göl, akarsu, şelale, kaskad ve benzerleri; Aynı bağlamda atmosfere ve gökyüzüne ait bütün objeler de doğa fotoğrafçılığının konusudur. Atmosferik olaylar, yağmur, kar, dolu, sis ve bulutlar. Astronomik boyutta olmayan güneş, ay ve yıldız fotoğrafları da bu bağlamda değerlendirilmektedir.

Buraya kadar saydıklarım doğanın canlı olmayan fiziksel varlıklarıdır. Tabii bir de canlılar dünyası var ki haklı olarak doğa fotoğrafı denince daha çok aklımıza gelen de bunlardır. Canlılar, anımsanacağı gibi, bitkiler ve hayvanlar olarak ele alınmaktadır. Günümüzde bu basit tanımlama, yerini daha karmaşık bir yapıya bırakmıştır.  Ekolojik açıdan bakıldığında ise canlılar işlevlerine göre gruplara ayrılmaktadır. Buna göre canlılar: üreticiler (bitkiler), tüketiciler (hayvanlar) ve ayrıştırıcılar (bakteriler ve mantarlar) olarak belirlenmişlerdir.

Doğada canlı ve cansız varlıklar genellikle bir arada bulunurlar. Uzaktan bakıldığında bir dağ silsilesi olarak algılanan jeolojik yapı yakınına gelindiğinde üzerindeki ağaçlar, çalılar ve çayırlarla bir yaşam tablosu sergilemeye başlar. İçine girildiğinde orada yaşayan geyik, tilki, kirpi, kaplumbağa, kertenkele, arı ve kelebekler fark edilir. Dereler, ırmaklar, göller, sazlıklar, ördekler, balıkçıllar tablonun elemanlarıdır. Bazı yerlerde çiçekler tek tek ya da öbekler halinde bulunurken bazı yerlerde bütün bir çayırı kaplayabilirler.

Buraya kadar anlatılanda bilinmedik bir şey yok. Öyleyse nerede yanlış yapılıyor?

Şöyle bir görünüm hayal edelim.

Orman kenarındaki çayırın ortasından bir dere geçiyor. Çayırda öbek öbek papatyalar açmış. Her taraf yemyeşil. Kuşlar cıvıldıyor, kelebekler uçuşuyor. Bir tarafta koyunlar kuzular otluyor. Derenin genişlediği bir yerde bir ak balıkçıl, balık avlamakla meşgul. Ardıç kuşları ormanla çayır arasında uçuşup duruyorlar.

Ne dersiniz. Tam bir doğal görünüm değil mi? Etrafta ev ya da benzeri bir yapı yok. Yol, hatta patika bile görünmüyor. Çoban da ortalıkta değil. Kısaca insan da yok,  insana ait şeyler de yok. Dikkatli kompozisyonlar yapıp deklanşöre basıyoruz ve uygun bulduğumuz bir kareyi doğa yarışmasına gönderiyoruz.  Yarışma raporundan fotoğrafımızın yarışmaya girmeden elenmiş olduğunu, gerekçe olarak da “doğa fotoğrafı” niteliği taşımadığını öğreniyoruz ve şaşırıyoruz.  Fotoğrafta görünen her şey doğalken bu nasıl olur?

Evet. İlk bakışta her şey doğal gibi görünüyor. Ama fotoğrafımız elendiğine göre daha dikkatli bakalım.

Orman doğal, çayır doğal, papatyalar, dere, ak balıkçıl, ardıç kuşları, kelebekler de öyle. Ya koyunlar, kuzular? Onlar da doğal değil mi? Hayır değil. Onlar insan tarafından evcilleştirilmiş hayvanlar. Doğal sözcüğünün anlamı bir şeyin doğadaki orijinal durumunu belirtiyor. Doğal olan bir varlık insan tarafından evcilleştirilmiş ya da kültüre alınmışsa doğal olma niteliğini kaybediyor. Buğday tarlaları, kiraz bahçeleri, üzüm bağları ve benzerleri de koyun kuzu örneğinde olduğu gibi, insan tarafından kültüre alınmış oldukları için, doğal olma niteliği taşımamaktadır.

Yukarıda verdiğim örnek, doğa fotoğrafında yapılan en yaygın yanlıştır. Genellikle “Canlı eşittir doğal” gibi bir yaklaşım bu yanlışa neden olmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere, evcilleştirilmiş hayvanlar ve kültüre alınmış bitkiler doğal kabul edilmemektedir.

İkinci yanlış ise kentsel alanlardan uzaklaşıp kırsal alanlara çıkıldığında her yerin doğal alan olarak kabul edilmesidir. Oysa kırsal alanlarda tarım yapılan yerler çok yaygındır ve tarım alanları doğal alan değildir.

Yazının başında doğa fotoğrafçılığının fotoğrafçılığın yaygın dallarından biri olduğunu belirtmiştim. Bu dal kendi içinde de dallara ayrılmıştır. Bunlara ait örnekleri aşağıya alıyorum.

Doğal Peyzaj Fotoğrafçılığı:

Doğa fotoğrafçılığında en yoğun çalışmalar bu alanda yapılmaktadır.  Doğanın canlı ve cansız varlıklarının beraber bulunduğu ortamların gösterildiği çalışmalar daha yaygındır. Dağlar, kanyonlar, çöller, ormanlar, akarsular, göller, kıyılar, buzullar, mağaralar ve yıldızlar peyzaj fotoğrafçılığının konularıdır ve fotoğraf albümü niteliğindeki birçok kitap yukarıdaki konuları içermektedir. Doğa fotoğrafçılığının en büyük ustalarından kabul edilen Ansel Adams’ın eserlerinin neredeyse tamamı doğal alanların görüntülendiği peyzaj fotoğraflarından oluşmaktadır. Bu tip fotoğraflar günümüzde ABD’de çok rağbet görmektedir. İyi kalitede doğal peyzaj fotoğrafı üreten on binlerce fotoğrafçının bulunduğu bu ülkede profesyonel stüdyoların bazılarının yıllık peyzaj fotoğrafı satışlarının milyon dolar mertebesinde olduğu kaydedilmektedir.

Doğal peyzaj fotoğrafçılığının kendi içinde alt dalları bulunmaktadır.

Dağlar: Genellikle alpin karakterdeki yüksek dağlar doğa fotoğrafçılarının ilgisini çekmektedir. Avrupa Kıtasının omurgası kabul edilen Alp Dağları bu konuda en çok çalışılan dağ silsilesidir ve Alpler için yüz civarında prestij kitap niteliğinde fotoğraf albümü bulunmaktadır. Dünyanın diğer yerlerindeki dağlar için de benzeri yayınlar vardır.

Vadiler ve Kanyonlar: Yeryüzü şekillerinin sıradanlığının dışında olan bu yapılar, değişik grafik çizgileriyle fotoğrafçılar için cazip alanlar oluşturmaktadırlar.

Çöller: Özellikle kum tepelerinin oluşturdukları benzersiz çizgiler ve yatık ışıkta beliren sıcak renk tonlarının getirdiği büyüleyici görünümler fotoğrafçıların dikkatinden kaçmamaktadır.

Ormanlar: Ilıman kuşak iklimlerinde geniş yapraklı ağaçların mevsimlere göre aldığı değişik renklerin oluşturduğu dinamizm sadece fotoğrafçıların değil hemen herkesin hayran kaldığı bir oluşumdur. Özellikle sonbaharda başta Yedigöller olmak üzere Karadeniz ormanlarına gösterilen ilgi bu durumun somut bir anlatımıdır.

Denizler, Göller, Akarsular: Su, bütün canlıların olduğu kadar biz insanların da fizyolojik olarak vazgeçilmezi olduğu gibi, görünüm olarak da yaşamla bağlantımızı ortaya koymaktadır. İnsanların her türlü su kıyısına olan yoğun ilgisinin nedenleri arasında bu ruhsal yakınlık da vardır. Durgun ya da akan, suyun her şeklinin görünümünün sergilediği benzersiz güzellik ve dinamizm bütün insanlar için esin kaynağıdır.

Buzullar: Küresel ısınmanın etkilerini artmasından sonra gerek yüksek dağlardaki gerekse kutuplardaki buzulların görüntülenmesi, bilim insanlarıyla beraber doğa fotoğrafçılarının da gündemine girmiş, “Buzul Mavisi” herkesin tanıdığı bir renk haline gelmiştir.  

Mağaralar: Işığın azlığı ve çalışma şartlarının zorluğuna rağmen mağaralar, ilginç yapılarıyla fotoğrafçıları kendine çekmeyi sürdürmektedir.

Yıldızlar: Son yıllarda yüksek İSO değerlerinde temiz görüntüler alınabilmesi birçok fotoğrafçıyı yıldız fotoğrafı çekmek için yüreklendirmiştir. Işık kirliliğinin olmadığı, kentlerden uzak yelerde Samanyolunun büyüleyici yapısını çevredeki doğal varlıklarla birlikte görüntüleyerek elde edilen fotoğraflar gezegenimizin estetik değerlerinin az bilinen yanlarının popüler olmasını sağlamıştır.

Yaban Hayatı Fotoğrafçılığı: Son yirmi yıldır Türkiye’de de popüler olmaya başlamıştır. Doğa fotoğrafçılığının uygulaması zor olan bir dalıdır. Özel ekipman, donanım ve özel bilgi gerektirir. Peyzaj fotoğrafçılığı gibi kendi içinde alt dallara ayrılmaktadır.

Memeli Hayvan Fotoğrafçılığı: İnsan için tehlike oluşturabilecek türler çoğunlukla bu kategoride olduğu için fotoğrafçının bilgili ve tedbirli olması gerekmektedir. Memeli hayvanların Türkiye’deki popülasyonlarının azalmış olması ve insanlardan sürekli kötülük gördükleri için çok ürkek hale gelmelerinden ötürü görüntülenmeleri oldukça zordur.

Kuş Fotoğrafçılığı: Ülkemizdeki en yaygın yaban hayatı fotoğrafçılığıdır. Dünyada da çok yaygındır. Optik firmaları başta kuşlar olmak üzere, hareketli objeleri izleyerek hızla odaklama yapabilen objektifler üretirken, yaban hayatı fotoğrafçılarının istek ve gereksinimlerini göz önünde bulundurmaktadırlar.

Böcek ve Kelebek Fotoğrafçılığı: Kuş fotoğrafçılığı kadar olmasa bile ülkemizde epeyce bir meraklısı vardır. Son on yıldır kelebek fotoğrafçılığı ciddi ilerlemeler kaydetmiştir.

Çiçek Fotoğrafçılığı: Doğa fotoğrafçılığının en sevilen dallarındandır. Çiçekler, bilindiği gibi, birbirlerinden şaşırtıcı derecede farklı olabilirler. Büyüklükleri, şekilleri, renkleri ve yetişme ortamları ile olağanüstü bir çeşitliliğe ve güzelliğe sahiptirler. Doğa fotoğrafçıları yabani çiçekleri çayırları kaplamış halde, guruplar ya da öbekler halinde veya tek tek, görüntüledikleri gibi makro çalışmalar da yaparlar. Çiçek fotoğrafçılığı dünyada yaygındır. Ülkemizde de meraklıları vardır.   

Mantar Fotoğrafçılığı: Dünyada oldukça popüler olmasına karşın ülkemizdeki meraklıları çok değildir. Çiçekler kadar olmasa da mantarlar, renk, biçim ve doku itibariyle fotojenik objelerdir.

Doğa fotoğrafçılığının insana kazandırdığı çeşitli değerler vardır. Bunlar içinde en genel olanı aynı zamanda en yararlısıdır. Fotoğraf çekmek için doğanın içinde olmak, kentlerin kirli ve gürültülü havasından bir süre uzak kalmak ve hareket etmek beden sağlığı, stresten uzaklaşıp doğanın güzelliklerini görmek, onların fotoğraflarını çekmeye konsantre olmak da ruh sağlığı için faydalıdır.

Doğa fotoğrafçılığı etiğine gelince;

Fotoğraf çekerken doğaya zarar vermemek, hayvanları, kuşları ürkütmemek, özellikle yavru ve kuluçka döneminde daha dikkatli olmak yapmamız gereken şeylerdir. Hepsinden önemlisi doğal varlıkların doğal halleriyle yaşamlarını sürdürebilmeleri konusunda bireyler olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirmek, kendimizin olduğu kadar çocuklarımızın ve torunlarımızın da geleceğinin güvencesidir.

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10




Ziyaretçi Sayısı:1001692
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram