NEREDE O ESKİ KİTSCHLER…
Estetik yönü düşük olsa da Kitsch’in samimi bir tarafı vardı eskilerde, beni vaktiyle etkileyen yüzü de buydu. Sanat kültürünü edinememiş fakat yine de bir estetik kaygı içeren bir tavırdı Özü anlamamışlık, biçimden yola çıkmışlık, biçimi günlük hayat ile birleştirip duygusalca yorumlamışlığın eseriydi Kitsch… Kasaba kültürünün yansıması, doğalın ve gelenekselin çağdaş yaşam ögeleri ile buluşturulup özümsenmeden ortaya çıkartılan bir kolajı gibi… Anneannenin dantelinin ya da oya işlemesinin televizyon üstüne örtülmesi gibi bütünleşememiş, sentezlenememiş kompozisyonlar kitsch’i meydana getiren en önemli unsurlardandı. Tüm estetik olumsuzluklara rağmen “niyeti” “iyi ve “güzel”di Kitsch’in, büyük iddiası yoktu, olduğu gibiydi, meydana getirilen gerçek kitsch işler “sanat” yapma kaygısı olmaksızın, imkânların ve kültür düzeyinin düşüklüğünden ortaya çıkan samimi, çocuksu ve neşeli çirkinliklerdi. Çok iddiaları olmadığı için sadece evlerde ve küçük dükkan ile tezgahlarda görülebilirlerdi. Ağzında plastik lale tutan pişmiş kelleler, cephelerinden plastik portakallar sarkan tostçular, salon duvarında asılı ormanda dolaşan geyik desenli duvar halısı, boydan boya İsviçre manzaralı duvar kağıtlarını bazılarınız hatırlayacaktır.
Milenyum ile beraber Kitsch’te bir “sıçrama” olduğunu fark ediyorum. İletişimin yaygınlaşması ve hızlanması ile beraber genel kültürün popülerleşmesi, nitelikte değil de nicelikte yaygınlaşması kavramlarda kargaşa yaratmaya başladı. Zevksizliğin doruklarına yaklaşmaktayız… Saf (naif), iddiasız Kitsch’in yok olup, en azından çok azalıp, yerine kendini sanat zanneden zevksizlik abidelerinin türediği bir zamandayız artık. Kitsch bireysellikten çıkıp kurumsal oldu, Devlet Kitsch oldu… Bunun üstüne bir de imkânlar büyüyünce çok değişik bir yön aldı Kitsch. Özü samimiyetken (cahil, kıblesiz dahi olsa), “ben oldum” zannı ile güdümlü bir iddia haline geldi… Devasa Kitsch örnekleri bir çok yeri kaplamış vaziyette, parklar, bahçeler bakımlı olmakla beraber zevksiz bir gösteriş sergiliyorlar, malzeme iyi (çiçek) işçilik iyi fakat kompozisyonlar dehşet verici zevksizlik ve orantısızlıktalar maalesef… Meydanları işgal etmiş dev ibrikler, bir çift koca leylek ya da çizgi film havasında mozaik bir Nasrettin Hoca ve daha nice nice inciler hayatımızı süslemekte… (bknz http://listelist.com/ronesansa-giremeyen-heykeller/) Çin ve Arap popüler kültür görselleri birbirine karıştırılıp ihtişam ile sunuluyor, insan zevksiz sahne dekorları içerisinde yaşatılıyor belli yerlerde. Kenarında strass (sahte pırlanta) kakılmış beyaz vinil yatak takımı seçmenin çok özel bir zevk, özel bir estetik anlayış olduğunu düşünen insanların var olduğu bir çağda, bir dünyada yaşamaktayız. Gerçek bir çiçeğin güzelliği karşısında: "Aaa ne kadar güzel! Aynı sahteye benziyor!" diyebilen, remzleri (metaforları) okuyamayan, buutsuz zekaların yönlendirdiği bir estetikle yaşıyoruz şu şaheser potansiyelindeki hayatı…
|