ENGLISH
Editör/Yayın Yönetmeni

Koray Olşen

Yayın Kurulu

Reyhan Bilir
Aygün Doğan
Bahar Akkoyun
Seray Akkoyun
Koray Özbaysal 



Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU

Marka Avukatı / Copyright Lawyer
ARABULUCU
Ayşe OKÇU
 


Selahattin Nemlioğlu FOTOĞRAFTA DEĞİŞEN MANZARA KAVRAMI

FOTOĞRAFTA DEĞİŞEN MANZARA KAVRAMI

Orhan Veli’nin dizeleri düşündürücüdür; hani, “her şey birdenbire oldu” derken... Kolayca oluvermiş gibi her şey, hazıra konmanın lüksü varken düşünmek ne ki!
Fotografi sözcüğü, ışıkla çizmek anlamına gelir. Türkçemizde, ışıkla çizen bir kameraya sahip olup görüntü üreten kişiler genelde fotoğrafçı olarak tanımlanıyor. Aslında bu bir kavram kargaşası… Hobi yaklaşımından başlayarak, her türden kamera ve kameralı telefon kullanıcısı bir anlamda fotoğrafçı oluyor. İnsanlar gezilerde fotoğraf çekiyor, aile fotoğrafları çekiyor, amatör bir yaklaşımla hobi olarak manzara ya da başka konulu fotoğraflar çekiyor. Bazıları profesyonel hizmet sunarak farklı müşterilerin gereksinimlerini karşılıyor. Kimi fotoğrafçılar ajanslar, yayınlar ve medya ile ilişkili olarak fotoğraf becerilerini kullanarak mesleklerini sürdürüyor. Kimi fotoğrafçılar ise kültürel bağlamda çalışarak, kimi zaman belge olarak özenli seriler çalışıyorlar. Başka fotoğrafçılar duygu, düşünce ve eleştirilerini fotoğraf karesine aktarıyorlar. Bazıları da çalışmalarını sanat geleneğiyle örtüştürerek görüntüleriyle sanat yapıyorlar. Bu durum her kamera kullanıcısının farklı olabildiği bir ortamdan ve kavram kargaşasından söz ediyoruz.

Fotoğrafçı kimdir??  sorusu bataklıkta yanıt arar. Yanlış kavramlarla düşündüğümüzde ta başlangıçta doğru düşünemeyen bir duruma çekiliriz. Anlamak, düşünmek farklılıkları bulabilmek, kavrayabilmekle bağlantılıdır. Bu nedenle burada fotoğrafçı dediğimde kimlerden bahsettiğimi kısaca belirtmem gerekiyor. Ve bir kamera kullanıcısının bu tanımlardan birinde yer almak için nasıl bir yolculuk gerçekleştirmesi gerektiğini de düşündürmek istiyorum.

Meslek olarak fotoğraf üreten, profesyonel fotoğrafçılar var. İnsanların ya da kurumların taleplerini karşılayan fotoğraflar üretirler. Bir yayın organında, bir reklam alanında, bir fotoğraf stüdyosunda çeşitli taleplere uygun fotoğraflar üretirler.

Kültürel anlamda fotoğraf üretebilen, yetkin belgesel fotoğrafçılar var; ele aldığı konuya derinlikli yaklaşımıyla yadsınamaz, yanılgı oluşturmayan, kurgudan uzak olarak belli kriterler içeren bir belge olması anlamında fotoğraf serileri çalışırlar. Toplumsal ve kültürel olarak önemli konuları ele alarak, gizli ya da köşede kalanı, görünmez olanı ortaya çıkaran belgeler üretir. Örnek olarak W. Eugene Smith’in ‘’Minamata’’ belgeselini gösterebiliriz.

Fotoğrafı duygu ve düşüncelerini aktaran bir ortam olarak kullanan, kültürel bir yaklaşımla eleştiren, sorgulayan ya da özendiren fotoğrafçılar var. İşte Ansel Adams, Andreas Feininger, Edward  Burtynsky bu türde çalışmalar yaptılar. Bu fotoğrafçılar kültürel olarak yaklaşırlar konularına, kuramsal yaklaşımları bilirler. Yaptıkları şey sanattır. Ancak fotoğraf sanatı ile sanat geleneği içinde fotoğraf tekniğini kullanmak arasında tartışılan; küratörler, müzeler, eleştirmenler ve kuramcıların dahil olduğu tartışmalı bir çizgi de var.
Amaç kategorize etmek değil, fotoğrafsever’in,  fotoğrafçı olabilmek için nasıl bir yol katetmesi gerektiğine dair bilinç oluşturmak. Yeterli kültürel birikime ve fotoğraf üretirken kültürel bir yetkinliğe ulaşılamayan konumda fotoğrafla ilgilenilme durumu genelde hobi yaklaşımı ya da fotoğrafseverlik olarak tanımlanıyor.

İlk fotoğraf dernekleri 1850’lerde kuruldu, ülkemizde ise ilk derneklerin kurulması için yüz yıl geçmesi gerekti. Bugün sayısız özel ya da kolektif fotoğraf kurumları var. Bu kurumların benimsediği üst kurumlar vs. uzayıp giden, bir ucu kamera üreticisinden başlayarak bu süreçlerle ilgili ürün sunan firmaların da müşteri oluşturmak için çeşitli biçimlerde destek verdiği, farklı kurumların çeşitli amaçlarla yarışmalar düzenleyip ünvanlar inşa ettiği bir ortam var. Kendi ortamındaki popülarite dışında en tepedekiyle en alttakinin kültürel ya da tarihsel bir anlam üretmediği bir durum söz konusu.

Manzara, Peyzaj ya da Landscape… Kavramın tanımları tarihsel süreçte değişerek, evrilerek günün koşullarında yeni anlamlara ulaşmış. Bu tanımları geliştirenler, tanım felsefecileri, kuramcılar, küratörler, dünya ölçeğinde ciddi müzeler vb. kültürel donanıma, yeterliliğe ve saygınlığa ulaşan kültürel odaklar olarak ortaya çıkar.

Aralık 1966'da, George Eastman House'un ( Rochester/New York)    küratörü Nathan Lyons, “Towards a Social Landscape- Sosyal Bir Manzaraya Doğru” isimli bir sergi açar. Sergide beş fotoğrafçı yer alır;  Bruce Davidson, Lee Friedlander, Garry Winogrand, Danny Lyon ve Duane Michals.. Sergide manzara kavramını insanların çevrelerinin temsilini tanımlamak anlamına genişletilir…Küratör  Lyons, “Sosyal manzara hakkındaki bu belgede, el değmemiş vahşi doğadan sosyal olarak inşa edilmiş 'insan tarafından değiştirilmiş' alana kadar değişen manzara anlayışı açıkça ortaya konuyor.” 1

“1975'te George Eastman House , manzarayla çalışan on fotoğrafçıyı bir araya getiren  ‘’New Topographics: Photographs of a Man-Altered Landscape’’    adlı bir sergi sundu: Robert Adams, Lewis Baltz, Bernd ve Hilla Becher, Joe Deal, Frank Gohlke, Nicholas Nixon, John Schott, Stephen Shore ve Henry Wessel Jr. Görüntüler, yol kenarı motelleri, yeni konut geliştirmeleri ve alt bölümleri, endüstriyel binalar, inşaat alanları ve küçük kasaba sokakları gibi konulara odaklanıyordu. William Jenkins tarafından küratörlüğü yapılan sergi, manzarayı belgelemeye yönelik yeni bir yaklaşımı, tüm sıradanlığıyla insan müdahalesinin varlığını kabul eden bir yaklaşımı işaret ediyordu. "İnsan Tarafından Değiştirilmiş Bir Manzaranın Fotoğrafları" alt başlığını taşıyan  New Topographics'deki   görüntüler, insan müdahalesiyle oluşturulmuş ancak resmedilen alanlarda yaşayan insanlardan izole edilmiş manzaraların belgelenmesi olarak sunuldu. ….. Öncelikle siyah beyaz çalışan tüm fotoğrafçılar (Stephen Shore haricinde) , bu 'çağdaş' manzarayı yargılamadan veya politik bir amaç gütmeden temsil ettiklerini iddia ettiler.”1

Bu sergiler ve küratörlerinin açıklamaları bizleri yeni bir landscape/manzara tanımına yönlendiriyor. Tarihsel süreçte manzara insan tarafından değiştirilmemiş doğa olarak kabul edilirdi… Dağları, ovaları, gölleri, akarsuları, geyikleri, günbatımlarıyla insanın duygularını derinden etkileyen doğa. Burada manzara kavramı insan etkisiyle değişen, fakat insanın izole edildiği görüntüler olarak kabul ediliyor.

19. yüzyılın topoğrafya fotoğrafçıları olan Carleton E. Watkins, Timothy H.O’ Sullivan (ve diğerleri) konuları olan doğanın değişmediğini düşünüyorlardı ve kataloglanabilecek görüntüler elde etme peşindeydiler. Oysa son iki yüzyıldır insan istilası, kaynak savurganlığı ve artan nüfus nedeniyle doğa geniş çapta zarar görüyor. Kentler büyüyor, tüketim çoğalıyor, kaynaklar tükeniyor. Sonuç olarak insan etkisi hızla genişliyor. Bir zamanlar muhteşem görünümler sunan yerler, bugün betonlaşmış, harap edilmiş. İnsanın yaşlanması gibi, manzaranın da sürekli değişim geçirmesi durumuyla karşı karşıyayız. Bu değişimi gören ve doğanın gerektiğine inanan Ansel Adams, fotoğraflarıyla doğa sevgisi aşılamaya çalışıyordu.

Bugün manzara çalışan fotoğrafçıların kameraları doğanın güzelliğine odaklanmıyor. İnsan doğa ilişkisine, endüstri egemenliğindeki ticari ortama, kâr yasasına ve tüketim çılgınlığının sorunlarına odaklanıyor. Reklamların %99 hijyen vaatleriyle amacına ulaştığını düşünen, kendisinin biyolojik bir varlık olduğunu unutan, doğayla ilişkisi neredeyse kopma noktasında olan kentli tipinin kendi varlığının nasıl farkında olmadığına odaklanıyor. Doğal ortamdan uzaklaşan insanın gürültü, tüketim ve çalışmakla karakterize edilen çağdaş yaşamının sorunlarına odaklanıyor. Kent içindeki pitoresk görüntülerin peşinde koşarak, farkındalıktan uzak bir fotoğraf anlayışı, teknik bir fotoğrafçılık ve bir katalog oluşturma çabası olmanın ötesine geçmez. Ve bir anlamda çağdaş dünyanın sorunlarına ilgisizdir. Bu tür fotoğraf anlayışı, bir anlatı ya da bir düşünce ortaya koyma konusunda sorunludur.

Fotoğrafın kültürel bir üretim olması noktasında; insanın, dünyaya dair düşüncelerinden, analizlerinden, beklentilerinden ve karşı çıkışlarından kaynaklanır. Tüm bu çaba kültürel yetkinlik talep eder.

Kültür bir yanıyla evrenseldir… Fotoğraf kültürü alanında manzara fotoğrafçılığı yaklaşımı evrilerek insan etkisiyle değiştirilen çevreyi ve sorunlarını da kapsamına alıyor.

Fotoğraf bir bellek aracı olarak kaydederken, öte yanda bir anlam aracı olarak kodlarla iletişim kurar ve düşündürür.  İyi bir fotoğrafın arka planında kültürel bir birikim, konuya yaklaşır ve konuyu anlatırken bir imza niteliğinde yetkinlik vardır. Özetle üç beş kurala uymanın, üç beş teknik bilmenin çok ötesinde bir şey bu. Fotoğraf kültürünü günümüz seviyesine taşıyan fotoğrafçı, sanatçı, eleştirmen, kuramcı, bilim insanları, araştırmacı, felsefeci ve başkalarının yoğun emekleri var. Ve fotoğrafın kültürel olarak saygın bir konuma ulaşmasına destek veren eğitim kurumları, müzeler ve diğer kültürel kurumların destekleri var. Kısaca fotoğraf ile deklanşöre basma eylemi sonucu ulaşılan görüntü arasında derin bir kültürel uçurum var. Üç beş kuralla sınırlı, “daha iyi olurdu” ekli fotoğraf okumalarını saymıyorum bile.
Her şey birdenbire olmadı.

 

Selahattin Nemlioğlu
Ekim 2024

(1) Karla McManus, Neutralized Landscapes and Critical Spaces: An Analysis of Contemporary Landscape Photography and Environmentalism in the Art Museum



Ziyaretçi Sayısı:184
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram