EDİTÖRDEN
İnsan Sonrası… Geleceği yaratan insanın eylemleri, beklentileri ve düşünceleriyle ilgili yaklaşımları ele alıyoruz bu sayımızda. Batı’nın Ortaçağ’ı kilisenin sonsuz yaşam vaatleriyle başlar. İsa’yı bekleyen insanlar, geçmişin miraslarını reddederek dünyanın sonunu beklerler. Zamanla krallar yeniden güçlenir… Ticaretle uğraşan yeni bir zengin sınıf doğar. Kiliselerin ve manastırların gücünün azalmasıyla, teokrasi konumunu İnsan’a terkeder. İnsanın etkin olduğu yeni döneme bugün Hümanizm diyoruz. Kimdir bu insan…O tüm insanları temsil etmez. Batı kültürünün çerçevesinde doğar Human, batı çıkarlarının merkezinde konumlanarak tüm dünyaya eril, beyaz, erkek yetke olarak kendini vazeder. Batı’nın sömürge hareketiyle birleşir, sanayi devrimini başlatır, tüm dünya ülkelerinin yaşamlarına güçleri oranında müdahale eden çıkarcı bir yönetimle adını yazdırır dünya tarihine. Hümanizm aslında tek merkezli, Avrupa merkezli bir dünya anlayışı olarak özetlenebilir. 20. yüzyılın ikinci yarısında sorgulanmaya başlar. Dünya, o eski dünya olmanın ötesine geçer. Moğolistan’da bir çocuğun bilgisayarın ekranından birkaç saniyede bilgiye ulaşabildiği bir dünya. Teknolojinin olanaklarıyla bilgi kolayca yayılırken, uyanış başlar. Kendilerini gelişmiş olarak tanımlayan toplumlarda, - ki gelişmişlik tartışılabilir bir konudur- eril, beyaz, erkekinsan’ın egosu kırılmaya başlar. Feminizm, cinsiyet ayrımcılığı, savaş karşıtlığı, bilgi ve dijital teknolojinin olanaklarıyla kırılma sürer gider. Gelecek kaçınılmaz olarak çok merkezli olacak. İşte böyle bir dünya, 21. yüzyılda yaşadığımız. Bu dönüşüm Sanat’a da yansıyor, Fotoğraf’ ada… Sanat iki yönlüdür, bir yanı günün simsarlarının ticari aracı olan sanat, diğeri hani Van Gogh’u keşfeden, değerleri yeniden oluşturan sanat. Fotoğraf 'a da benzer süreçleri yaşayarak uzanacak geleceğe. İnsan Sonrası... Geleceği yaratan insanın eylemleri, beklentileri ve düşünceleriyle ilgili yaklaşımları ele alıyoruz. Selahattin Nemlioğlu
|