ENGLISH
 
Editör/Yayın Yönetmeni



Yayın Kurulu


Zehra Soylu Çöplü
Reyhan Bilir
Ali Hakan İlban
Aygün Doğan
Salih Zeki İlban
Bahar Akkoyun
Seray İrhan
Suderin Ersoy
Koray Özbaysal






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU

Fikri ve Sınai Haklar avukatı/ Intellectual Property Lawyer
Marka Vekili / Trademark Attorney
Arabulucu / Mediator
Av Ayşe Okçu
 


ÖZCAN YURDALAN - İKİ FOTOĞRAFÇI’NIN GÖZÜNDEN

Özcan Yurdalan


İKİ FOTOĞRAFÇI’NIN GÖZÜNDEN
İKLİM KRİZİ
ABİR ABDULLAH – SOLMAZ DARYANİ



GİRİŞ YERİNE
“Fotoğraf yeryüzüne bakmanın araçlarından biridir” desek pek de yanlış olmaz sanırım. Baktığımız yerde görebildiklerimiz ise bu alemi nasıl algıladığımızla yakından ilgilidir cümlesiyle devam ederim. 
Bizim kuşak, aktığımız her şeyi göremediğimizi ilkokul münazaralarından beri biliyor. Lakin ne görebildiğimiz bir yana, gördüklerimize biçtiğimiz anlamın, “dünya görüşü” denilen zihinsel donanımla ilgili olduğunu biraz geç öğrendiğimizi itiraf etmeliyim. 
“Görmek” dilimizde birçok yan anlam üretebildiğimiz fiillerden biri sanki. Bu da iyi bir şey olsa gerek. Özellikle “görmek” ediminin fotoğrafın temeli olduğunu kabul ediyorsak bu işle uğraşanların üstünde durması gereken bir mevzu.


Lafı böylece fotoğrafa getirdiğimize göre: 
Her bir fotoğraf, onu üretenin hayata nasıl baktığına, baktığında ne gördüğüne, gördüklerini nasıl anlamlandırdığına dair iyi kötü çıkarımlar yapabileceğimiz sihirli bir araç. 
Tuhaf bir ileti. 


Fotoğrafçının sadece ne gördüğünü değil, aynı zamanda ona nasıl baktığını da gösteriyor bize. Sadece fotoğrafçının baktığı dış dünyayı değil o dünyaya bakan gözün arkasındaki zihniyeti fotoğrafçının iç alemini de gösterebiliyor. 
Biraz da tehlikeli yani. 


Zarfı delip mazrufu faş edebilen bir tuhaf iletken. Zihniyet röntgeni adeta. Galiba bana en ilginç gelen yanı da bu. Fotoğraf çekmekten daha ilginç bir yan.
Buraya kadar yazdıklarımla, yazının başlığı arasında bir bağ kuramadıysanız eğer kabahat bende. İsterseniz konuyu değiştirip az daha devam edelim, belki bir yerlerde bir köprü bulur bağlarız birbirine.

GELİŞME YERİNE
Diğer canlı ve cansız varlıklarla paylaştığımız gezegende alarm davulları vuruyor. İnsan türü iki yüz yıl kadar önce endüstri devrimi diye bir şey becerdiğinden beri yaşam ortamlarında öyle büyük bir etki yarattı ki, şu garip gezegenin feleği şaştı, şirazesi kaydı, kendini toparlayacak ne mecali ne gücü kaldı. 
Yerkürenin tükenmez sandığımız kaynakları tükeniyor, kendini toparlar sandığımız dengesi artık toparlayamıyor. Ekonomik büyüme politikalarının, kar maksimizasyonu stratejilerinin açtığı yaralar kendi kendine iyileşir sanıyorduk. İyileşmiyor. 
Sanayinin temel direği olan enerji, enerjinin en kestirmeden elde edildiği fosil yakıtlar ve fosil yakıtların saldığı sera gazları, küresel ısınmayı iki yüz yıl içinde 1,3 derece birden zıplattı. Bilim insanları son yıllarda yaşadığımız iklim değişikliklerini somut olarak bu ısınmaya bağlıyorlar. 


Birleşmiş Milletler IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) bu ılki raporuyla raporlarıyla hükümetleri ivedi önlem almaları için uyarıyor. Kar hırsıyla yaratılmış tüketim uygarlığının kendi sonunu hazırladığına dair çanlar çalıyor. 
Eskilerin “Tuhaf alametler belirdi” dedikleri zamandayız. Fosil yakıtlardan çıkmanın, sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelerek başka bir yaşam kurmanın vaktidir zahir. 
Kuraklık ve sel, sıcak dalgaları ve dondurucu soğuklar, aşırı yağışlar ve orman yangınları, fırtınalar ve hortumlar bir alay olağandışı doğa olayını aynı anda ve hep birlikte yaşıyoruz. 
Karbon salımını en yüksek oranda yapan zengin ülkeler ile hiç sera gazı salmayan yoksul ülkeler felaketlerden aynı oranda etkileniyor. Hatta ne sanayisi ne tüketim savurganlığı ne de lüks yaşam hovardalığı olan yoksullar daha fazla bela yaşıyor.  O nedenle iklim krizine karşı fosil yakıt kullanımının durdurulmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarının büyütülmesini savunanlar iklim adaleti talebiyle sokaklara dökülüyorlar. 
Siz bu yazıyı okuduğunuzda COP26 zirvesi tamamlanmış olacak. Bu toplantıları protesto ederek 1,3 derece ısınmayı 1,5 derecede durdurabilmek için devletlerin fosil yakıta dayalı enerji projelerinden vazgeçmesini isteyen iklim aktivistleri seslerini yükseltmeye devam edecek.

KÖPRÜ NİYETİNE
Fotoğraftan söz ederek başladığımız yazıda iklim krizine dümen kırmışken, şimdi lafı iki fotoğrafçıya getirerek bir köprü kurmaya çalışalım.
Size söz edeceğim fotoğrafçılardan biri Abir Abdullah. Bangladeşli. Diğeri ise Solmaz Dagheti, İranlı. 
Abir memleketinden bir iklim hikayesi anlatıyor bize. Climate Migrants (İklim Göçmenleri) www.abirabdullah.com
Solmaz Dagheti ise Urumiye Gölü bir vakitler “Yeryüzünün Gözleriyken” şimdiki hallerine dair gördükerini gösteriyor bize. www.solmazdaryani.com

ABİR ABDULLAH’TAN İKLİM MÜLTECİLERİ
Abir Abdullah Dakka’da yaşıyor, Pathshala- Güneydoğu Asya Medya Akademisi yöneticiliği yaptı, Drik Picture Library kurucularından. Memleketinden görsel hikayelerle dikkat çeken bir fotoğrafçı Abir.
“İklim Değişikliğinin Ön Cephesinde” başlıklı makalesine “Doğa, Bangladeş’te yaşamayı hiçbir zaman kolaylaştırmadı” diye başlıyor. Üç büyük nehrin, Ganj, Brahmaputra ve Meghna Nehirlerinin birleşmesiyle oluşan deltada 150 milyonluk Bangladeş nüfusunun önemli bir kısmının su seviyesinin altındaki topraklarda yaşadığını söylüyor. 
Alçak bölgelerde taşkın mevsimlerinde insanlar günlük faaliyetlerini dizboyu su içinde sürdürmeye çalışır ve suların çekilmesinden sonra eski yaşantılarına dönerken artık durum değişmiş. “Ya yükselen sular geri çekilmiyor ya da uzun süre sonra çekilse bile toprakları ve üstündeki yapıları da beraberinde götürüyor” diyor Abir Abdullah. 


Bangladeş’in kalabalık nüfusu her selden sonra azalan topraklarda barınamayınca şehirlere göçmeye başlamış ve bütün halk giderek daha sıkışık yaşamak zorunda kalmış. 
 “Kalabalık nüfusa rağmen büyük bir çoğunluğun arabası yok, klima kullanmıyor, kömür ve petrol temelli enerji üretiminde payları çok düşük ama iklim krizinin sonuçlarından en fazla etkilenen ülkelerden biri Bangladeş” 
İnsanlar yerlerinden yurtlarından oluyor, evlerini barklarını taşıyorlar. Evler artık portatif yapılmaya başlanmış. Sürekli bir göç halindeler ama göç edecekleri topraklar da giderek azalıyor. 
Fotoğrafçı Abir Abdullah bize bu insanların hikayesini anlatıyor. Yaklaşık 300 fotoğraftan oluşan (İklim Mültecileri) serisi, ülkede iklim krizinden en fazla etkilenen toplulukların yaşamını Abir Abdullah’ın gözünden gösteriyor. 
Climate Migrants- İklim Mültecileri çalışması bu yıl Visa Pour l’image -Perpignan etkinliklerinde yer aldı ve ilgiyle izlendi.
Şimdi Abir Abdullah’ın Climate Migrants – (İklim Mültecileri) çalışmasından birkaç fotoğrafla devam edelim.

SOLMAZ DARYANİ’DEN
URUMİYE GÖLÜ- “Yeryüzünün Gözleri”
Solmaz Daryani, Londra ve İran’da yaşayan bir fotoğrafçı. Hikayelerini genellikle kendi memleketinden seçiyor ve İran’ı önemli oranda etkileyen iklim değişikliğinin sonuçlarını gösterirken nedenlerini sorguluyor.
Daryani’nin anne tarafı Urumiye Gölü’nün kuzeyindeki Şerefhane Limanı’nda yaşıyor. Suları çekilmeden önce dedesinin göl kıyısında turistik bir oteli varmış, amcaları gölde tekne turları düzenler, insanlar çamur banyosu yapmak, kuş cennetini ve gölün güzelliklerini seyretmek için gelirlermiş. 
Ancak son yirmi yılda meydana gelen iklim değişiklikleri, tarım sektöründeki aşırı gelişme, su kullanımının doğru yönetilememesi ve gölü besleyen akarsuların üstüne inşa edilen barajlar gölün % 80 oranında kurumasına yol açmış. 
Solmaz Daryani, “Şerefhane’deki çocukluğum çok geride kaldı” diyor. “Motel terkedildi ve badem ağaçları kurudu. Bugün Şerefhane Limanı çoğunlukla yaşlıların yaşadığı az nüfuslu bir köy ve hatıralarım artık orada değil.”
Daryani’ni 2014 yılında başlayan Urumiye Gölü çalışması hala devam ediyor. Kuruyan gölün insanlar ve çevre üstündeki etkilerini, sosyal ve ekonomik sonuçlarını, bölgedeki fiziksel ve sosyal değişiklikleri görüyor ve göstermeye çalışıyor.
Solmaz Daghani’nin Urumiye Gölü çalışmasından fotoğraflarla yazıyı tamamlayalım.

 




Ziyaretçi Sayısı:996
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram