8 MART, BİR YAKLAŞIM, BİRKAÇ SORU Paleolithik(eski
taş) çağın buluntularından başlıcası ilk terrakottalar(toprak
heykelcik) doğurgan ana figürleri olarak karşımıza çıkar.
Henüz inanç yokken, sanat yokken, kültür yeni oluşurken ilk
saygın imge kalçaları abartılmış terrakottalar olarak görülür.
Merak ettiğim
nasıl oldu da bu saygın ana kavramı, toplumda, erkeğin yardımcısı
olarak bir alt sınıf kimliğe uygun görüldü. Bu kültür nasıl
doğdu? Gelişmiş dediğimiz- ki belki bu söylem hayalimizdir-
böyle bir aşamada kadını hor gören ya da kadın katilleriyle
dolu bir kültürü yarattı? 8 Mart kadınlar
günü fotoğraflarla dolu geçti. Konuları, büyük çoğunlukla
kırsal yaşam, kırsal üretimler, kısmen yoksulluk, göç…
Kadının değerini bu yaklaşımla anlatabilir misiniz? Ya da bu tür
kareler bir kadının güçlü özellikleriyle bağdaşıyor mu?
Dünyamız başarılı kadınlarla dolu! İngiliz Kraliçesi bir
kadındır. Almanya başbakanı bir kadındır. Antik Yunan şairi
Sappho, düşünce emekçisi İonna Kuçuradi, arkeoloji emekçisi
Afet İnan, hak savunucusu Türkan Saylan ve çevremizdeki doktor,
eczacı, turizmci, politikacı, sanayici ve benzeri başarılı iş
kadınları var. Kültür, iş ve sanat ortamları başarılı
kadınlarla dolu. Kadınların en önemlisi belki de annelerdir,
topluma yön veren, düşündüren, geleceğin ışıkları olabilen
çocukları topluma kazandıran anneler. Uzaktaki kadına saygı
duyarken, yanı başındaki kadını hor gören bu tutumun nedeni
nedir? Ya da tam tersi, yanı başındaki kadına saygı duyarken
uzaktaki kadını hor gören tutum. Başarı cinsiyete değil insanın
gelişmişliğine bağlıdır. Kadın olmanın
ayrıcalığını fark eden, doğurganlığın yaşam olduğunu
anlayan, saygı duyan, tüm yaşamın gıdaya, dolayısıyla toprağın
doğurganlığına bağlı olduğunu öğrenen ilk toplumların en
önemli tanrısı, doğurgan kadın, doğurganlığıyla toprağa
benzeyen, toprağın doğurganlığına metaforik bir bağlamla
yaşamın simgesi olan Ana tanrıça; Kibele, Artemis, Hera ve daha
başka isimlerle Toprak Ana’dır. Çok sonraları Mezopotamya’dan
başlayarak şairler mitolojiyi yaratır, panteonlar oluşur.
Feminist
Amerikalı fotoğrafçı Laurie Simmons’un,2014 yılında yaptığı Red Dress-Standing
Corner isimli fotoğrafı üzerinden kadın imgesini inceleyelim.
Fotoğraf’ta oyuncak bir bebek var.
(https://www.lauriesimmons.net/photographs/kigurumi-dollers-and-how-we-see?v#6”
adresinde Brunette/Red Dress/Standing Corner, 2014) Metafor
üzerinden, ironik bir anlatım sunuyor. Bebeğin uzuvları gerçek
oranlarının dışındadır ve bir sahnesi kurgulanır. Sahne bir
oyun olarak sunulurken, yaşamda herşeyin bir oyun üzerinden
kurgulandığını çağrıştırıyor. Dolayısıyla karşımızdaki
bebek bir oyun üzerinden temsil edilen bir kadın. Çevredeki
detaylar; oyuncak bir bebek evini gösterir. Burada kadın, bir
oyuncak bebeğin kimliğine indirgenir. Figürün uzun, düz ve uzun
saçları, kolsuz mini giysisi, eldivenleri ve uzun ve yüksek
topuklu çizmeleriyle, vücudunu saran kırmızı lateks elbisesiyle
çekici bir kadın. Odanın köşeside ve ayaktadır. Feminist ve
post kavramsalcı Laurie Simmons, bu çalışmasında, bazı alt
kültürlerde yetişkinler tarafından bebeklerin kullanımına
ilişkin meraka bir gönderme yapıyor diyebilir miyiz? Bir benzetme
olarak oyuncak bebek çeşitli anlamlarda kadın imgesine gönderme
yapıyor. Bu fotoğraf,
Kigurumi Dollers isimli seride yer alır. Kigurumi, bir oyun içinde
ziyaretçi ve oyuncu kimliğin karşılaşmasıdır. Bu karşılaşmada
ziyaretçi kendisi, oyuncu ise yüzündeki maske dâhil bir karakteri
canlandırır. Walt Disney örneği karakterler oluşur. Dolayısıyla
katılımcılarının da rol aldığı oyuncak bebek kafası takan,
kostümler giyen insanların olduğu eğlencedir. Kısaca farklı bir
kimlik içinde rol yapma, oyuna dâhil olma. Maske ve kostüm yeni
bir kimlik inşa ediyor, kişi artık kendisini değil bir başkası
olur. Simmons, bu seride farklı maskeler ve giysilerle kurguladığı
göstergeler üzerinden göndermeler yapar. Fotoğraftaki
figür köşede yer almaktadır. Köşede yer alması, Irving Penn’in
portre çalışmalarını çağrıştırır. Çıkışın olmadığı
yer. Gözlerin iriliği ve çenenin öne eğikliği bir savunma
durumunu gösterir. Elleriyle duvara tutunması bu ifadeyi
güçlendirir. Lateks giysi saplantılı bir algıya gönderme yapar.
Alt kültürün kendine özgü yaklaşımı ve gelenekleri tarafından
nedensizce benimsenen, giysinin onu taşıyan kimliğe anlam atanması
alışkanlığını da sorgular gibi. Alışkanlıklarımız değişti.
Reklamlar, medya, özellikle masum olmayan haber ya da belge
görünümlü gizli reklamlarla alt üst olan kültürlerde oluşan
kimlik yanılsamalarına bir sorgulama mı? Kigurumi
geleneğine uygun olarak yüzü bile kendinin olmayan bebeğin iri
gözleri aynı anda cinselliğe de gönderme yapıyor. Fotoğrafta,
tümüyle kendi kimliği dışında bir kimlik olarak sunulan kadın
bedeninin kültürel erozyon içinde uğradığı değişimi
okuyoruz. Günümüz kültüründe yaygın olarak kadın imgesinin
aşağılandığı gerçeğini farklı bir yönden ele alıyor.
Gerçekte aşağılanan kadın değildir. Burada aşağılanan kadını
bir kigurumi geleneği benzetmesiyle ironi oluşturan kültür,
kadının gerçek kimliği dışında bir kimlikle anlamlandıran
ilkelliktir. Bugün kadının
kimliğini sorunlaştıran farklı kültür ve platformların
yapaylığı öne çıkıyor. Bu durumda kadının kimliğini bir alt
konuma indirgeyen ve kadına olan saygısını böylece sınırlandıran
kişilerin kimliğinin saygınlığını sorgulamak gerekir.
Reyhan Bilir
|