FOTOĞRAFÇI NE OKUMALI İyi
bir fotoğrafçı olmak için ne okumak gerekir?
Bu soruyu 1995 yılında Dokuz
Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fotoğraf bölümün de okumaya
başlayan bir öğrenci olarak hocamız Prof. Simber Atay’a
sormuştum. Simber hoca, bir ay bekle demiş ve sabırsızlıkla
panoya asacağı kitap listesini beklemiştim. Sonunda hocamız
panoya kitap listesini asmıştı. O kitap listesinde neler yoktu ki;
Dünya klasikleri, Çocuk klasikleri, Rus klasikleri, …diye sürüp
gidiyordu. O zaman anlamıştım ki bu işin bir kitabı yok birçok
kitabı var. Her zaman insanlığın ürettiği kültürü bilmek ve
çok okumak gerekiyor ancak bu da salt yeterli olmayıp teknik bilgi,
deneyim, sezgilerimizi kullanmayı da bu sürecin tamamlayıcısı
olduğunu da unutmamak gerekiyor. Düşünce ve duygularımın yanı
sıra çok fotoğraf çekerek deneyimle harmanladığımız bu
yolculuğun nereye ve nasıl evirileceği kişinin bu yolda ne kadar
kararlı, samimi ve disiplinli bir yürüyüşçü olacağı ve
sürekli bir öğrenme çabası içinde olup olmayacağı ile de
bağlantılıdır. Yıl
2021 aradan 26 yıl geçmiş ve insanlık olarak çok özel bir
dönemden (Covid-19) geçiyoruz. Bir yılı aşkın bir süredir
evdeyiz ve içimize döndüğümüz bugünler de alanımız olan
fotoğrafçılık ile ilgili bu soru ile karşı karşıyayım. Bir
fotoğrafçı kendi alanı için ne okumalı? Tabi ki Prof. Simber
Atay hocamızın verdiği cevap halen geçerli fakat o günden bugüne
birçok alanda olduğu gibi fotoğraf alanında da teknolojik ve
düşünce alanında köklü değişiklikler oldu. Bu
değişimin en önemli olanı fotoğraf tekniğinin analog yöntemden
dijital alana geçmesi oldu. Bu yeni teknoloji doğal olarak hem
hayatımızda hem de görme biçimlerimizde köklü değişikliklere
yol açtı. Demokratik bir araç olan fotoğrafın adeta
hiper–demokrasisini yaşadığımız bir sürecin içindeyiz.
İnsanlık tarihine baktığımızda üç önemli kırılma
görmekteyiz. Önce sözlü kültür ardından matbaanın icadı ile
birlikte yazılı kültürün gelmesi, fotoğrafın icadı ve
sayısallaşması hem tekniği hem de paylaşımının kolaylaşması
ile birlikte görsel kültürün baskın hale geldiği bir süreci
yaşamaktayız. Ortalama bir insan günde beş bin sözcük
kullanırken günümüzde günde ortalama otuz bin görselle
karşılaşmakta günün önemli bir zaman parçasını sosyal medya
mecralarında dolaşıma sokulmuş imgeleri izleyerek ve kendi
ürettiği imgeleri paylaşarak geçiriyor. Bu durumun insanoğlunun
algısı üzerinde ne gibi değişimler yarattığını halen ortaya
çıkarabilmiş değil. Ünlü fotoğraf kuramcısı Fred Ritchin’in
“Fotoğraftan Sonra” adlı eserinin girişinde belirttiği gibi
‘’Dijital çağa
girdik. Dijital çağ da bize nüfuz etti. İyi ve kötü anlamda,
artık eskiden olduğumuz insanlar değiliz. Düşünmemiz,
konuşmamız, okumamız, dinlememiz ve görmemiz eskisinden farklı.
Aynı şekilde; yazmamız, fotoğraf çekmemiz ve hatta sevmemiz
de.’’
değişmektedir. Yeni
dijital teknoloji doğal olarak algı ve görme biçimlerini
değiştireceği gibi bu konu üzerine düşünme ve felsefe yapma
biçimlerimizi de değiştirmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu
noktada değişim sürecinin getirdiği yenilikleri hem kavramak hem
de buna uygun üretimler yapmak her fotoğrafçının üzerinde
düşünmesi ve kavramsallaştırmasını diğer bir tabirle alt
metini olan fotoğraf paylaşımını zorunlu hale getirmiştir.
Kayıt düzlemlerin film olduğu dönemde analog tekniklerin
elverdiği olanaklarla üretilen eserlerdeki estetik yaklaşım
farklı iken sayısal yönetimlerle üretilen eserlerin estetik ve
ontolojik yapısı kaçınılmaz olarak birbirinden farklı
olacaktır. Bu yeni dönemde teknik, bir anlamda kolaylaşırken ve
boyut değiştirirken konunun felsefi ve sosyolojik ve
multidisipliner yönleri daha fazla önem kazanmaktadır. Fotoğrafçı;
bir konunun ışığı, gölgesi, pozlandırması, rengi vb.
sorularının yanında daha çok konunun bağlamı, içeriği, bakış
açısı vb. sorularına daha fazla muhatap kalacaktır. Bu da
fotoğrafçının ele aldığı konusunun özü ve biçimi
çözümlemesi hakkında yavaşlaması ve derinleşmesini
gerektirmektedir. Sadece çektiği değil gördüğü görüntüler
hakkında görsel okuryazarlık noktasında da kendisini
geliştirmekle karşı karşıyadır. Ülkemiz
de son on yılda bazı yayınevleri (Espas, Hayalbaz, Metis, Altı
Kırk Beş, Agora, Say …) gibi dünyada fotoğrafın sadece teknik
değişimleri değil kuramsal alanında yayınlanmış kitapları
dilimize kazandırmışlar ve kazandırmaya da devam etmektedirler.
Bu
yayınları incelediğimizde Hayalbaz yayınları sanat tarihi ve
fotoğraf üzerinden yayıncılık yaparken. Espas Sanat Kuram
Yayınları ağırlıklı olarak fotoğraf kuramı odaklı bir yayın
politikasına sahip olduğu görülmektedir. Bu yayınevlerinin
fotoğraf kitaplarından bir okuma yapmak istersek iki başlık
ağırlık kazanıyor. Birincisi fotoğraf tarihine girmiş
fotoğrafçıların deneyimlerini röportaj olarak aktaran kitaplar
oluşturmakta. İkincisi fotoğrafın kuramsal alanı ile ilgili
yayınlanmış kitapların çevirisi oluşturmaktadır. Fotoğrafçıların
deneyimini öğrenmek istiyorsak; Fotoğraf
Tarihi, Fotoğrafçının Eğitimi, Fotoğrafçı olmak, Çağımızın
Tanıkları; Belgesel Fotoğrafçılar Anlatıyor, Fotoğrafla
Diyalog, Toplumsal Belgeci Fotoğraf ve Fikret Otyam Örneği, Henri
Carter Bresson: Biyografi, Hafif Flu- Robert Capa, Tina Modotti,
Diana Arbus, Ütopya Mücadelesi, Weimar Cumhuriyetinden Günümüze
Fotoğraf Ajanslarının Fotojurnalizme Katkıları… Diğer
bir ayağı olan Fotoğraf üzerine düşünmek ve düşünce
geliştirmek için; Fotoğraf
Üzerine, Görme Biçimleri, O Ana Adanmış, Camera Lucida,
Pasajlar, Çağdaş Sinemanın Sorunları, Başkasının Acısına
Bakmak, Acımasız Aydınlık ve Politik Şiddet, Fotoğrafı
Eleştirmek, Fotoğraf ve Toplum, Fotoğraf Neden Kusursuz Olmak
Zorunda Değildir, Fotoğrafçılar İçin Eleştirel Kuram,
Fotoğraflar Neyi Anlatır, Fotoğrafları Anlamak, Fotoğrafı
Düşünmek, Fotoğraftan Sonra, Fotoğraf Kuramı …. Bu
listeleri daha genişletmek ve daraltmak tabi ki fotoğrafçının
kendi elindedir. Sorun sadece fotoğraf üzerine kitapları okuyarak
aşılacak bir nokta olmaktan çok. Asgari bir sanat tarihi bilgisine
sahip olmak sanatın diğer dalları hakkında bilgi ve deneyim
sahibi olmak, sık sık sergi gezmek, fotoğraf tarihine girmiş ve
günümüz fotoğrafçılarının albümlerine bakmak, çalışmayı
düşündüğümüz konu hakkında ön araştırma yapmak, konu ile
kurduğumuz ilişkiyi sorgulamamız ve nasıl bir teknik kullanarak
derdimizi en iyi şekilde görsel olarak ifade edebileceğimizin
cevaplarını kendimize verebiliyor olduğumuzu bilmek durumundayız.
Kısacası
iyi bir fotoğrafçı olmak için her şeyden önce iyi bir insan
olmalıyız. Daha sonra; sezgilerimizin ve düşüncelerimizin
farkında olmalı, teknik bilgiyi nasıl kullanacağımızın
yetkinliğine sahip olmalı ve sürekli okumalar yapmalıyız…
MSGSU.
GSF. Fotoğraf Böl. Öğr.
Gör. Hürü Özlük
|