KORONA, KOVİD 19, PANDEMİ VE KOD 29 İnsanlık 2000
yılında Milenyum çağına girdi. Işıltılı kutlamalarla girilen
bu 3.bin yılda yeni bir devir başlayacaktı. Anlayacağınız 21.
Asrı gören şanslı kuşaklardık. Rivayete göre savaşların son
bulduğu, yoksullukların ortadan kalktığı, ölümlerin doğal
nedenlerle olacağı bir çağ olacaktı. Daha 20 yıl geçmeden 21.
Asır insanlığı sınıfta kaldı.
Sonuç olarak; İki
yıla yakın bir zamandır tüm insanlığı tehdit ettiği söylenen
Kovid 19 virüsüyle başımız belada. Evet sonuç üzerinden
baktığımızda Kovid 19 belasında anlaşabiliriz. Ama nedenini
sorduğumuzda ayrılığımızda başlar. Dünyayı tehdit eden bu
virüsü yaratan(lar) kimine göre Allah, kimine göre doğanın
ilahi gücü, kimine göre insan. Ben insan olduğunu
düşünüyorum.
Yıllardır doğa
katlediliyor, ekoloji çöküyor, buzullar eriyor, Hayvanlar ve
endemik bitkiler katlediliyor, karbon salınımı tehdit ediyor diyen
bilim insanlarına ve aktivistlere kulak tıkayan dünya sistemi
virüsle savaşa gelince hepimiz aynı gemideyiz. Zengin fakir
farketmiyor diyor. Bugün Kovit 19 yarın Movit 21 bundan sonra
insanlığın kaderi doğanın intikam hırsıyla sürecek gibi. Ve
insanlığın tatlı rüyası milenyum sonrasına kaldı.
Sorumlusu kim? Dünya sistemi denen
her şeyin para ile ölçüldüğü kapitalizm… 
Pandemi yaşadığımız
bu günlerden para kazananlarda var, hayatını kaybedenlerde.
Yayınlanan raporlara baktığımızda başta bankalar ve büyük
sermaye şirketleri olmak üzere önceki yıllara göre karları
artmış. (Merak edenlere herkesin anlayacağı şekilde bir özet
BBC’nin şu linkinde
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52303413)
(isteyenler Milliyetin araştırmasından yararlanabilirler
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/zeynep-aktas/viruse-ragmen-sirketler-karda-6282873) Kaybedenler yine
büyük çoğunluk olan yoksullar, işçiler emekçiler. Evde kal,
Maske mesafe temizlik söylemleri ne kadar inandırıcı? Türkiye’de
sendikalar, sağlık meslek örgütleri ve muhalefet Kovid-19’un
sınıfsal olduğu konusunda hemfikir. Halk sağlığı uzmanları
çalışma yaşamındaki eşitsizliğe dikkat çekiyor. Bunların
üstüne kayıt dışı göçmenleri, mültecileri ekleyin tablo
dehşet verici. Aynı gemide olunmadığını istatiksel veriler
ortaya koyuyor. Yine meraklısına
(https://www.dw.com/tr/covid-19-yoksulları-daha-çok-vuruyor/a-54722955)
(https://www.ntv.com.tr/dunya/pandemi-en-yoksullari-vurducorona-virus-100-milyon-yoksul-yaratti,rj_Q1xV72keUsktjpKIlVg)
(http://www.objektifa.com/haber/21564/pandemi-sadece-yoksullari-ve-iscileri-vuruyor.html)
Anlaşılıyor ki
adaletsizliği ve yoksulluğu yaratan dünya sistemi aynı zamanda
adaleti ve gelir dağılımındaki dengeyi sağlayamaz.
Türkiye’de
Kapanma süreçlerinin yaşandığı bu günlerde çalışmak ve
üretmek zorunda kalan işçiler, emekçiler aldatılmaya
kandırılmaya devam ediliyorlar. Pandemi önlemleri çerçevesinde
İşten çıkarmaların yasaklandığı ilan edildi. Ücretsiz izin
verilenler için günlük 39-47 lira arası yardım yapılacağı ki
sadaka niyetine o da ‘İşsizlik fonundan’ verileceği bangır
bangır duyuruldu. Ama işçilerin atılmasına devam edildi.
İşsizler ve izinli sayılan işçiler açlıkla terbiye edilmeye
çalışıldılar.
İşten çıkarmaların
yasaklandığı kandırmacasıyla ‘Kod 29’ nedeniyle yüzbine
yakın işçi işten atıldı. 4857 sayılı iş yasasında yer alan
25/2 maddesinde düzenlenen ‘Ahlak ve iyi niyet kurallarına
uymayan halleri ve benzerleri nedenlerine dayalı işten çıkarma’
maddesinin (yani Hırsızlık, gasp, tecavüz gibi yüz kızartıcı
suçlar) karşılığı olan SGK bildiriminde “Kod 29” adıyla
anılan madde Pandemi günlerinde “işçi atma maddesi” olarak
işlev görmeye başladı. Eylemler ve
itirazlar sonucu birtakım iyileştirmeler yapıldığı söyleniyor.
Gelelim
Fotoğrafçılara; Fotoğrafçılarda
toplumda yaşayan değişik iş kollarında çalışan kayıt
tutucular olarak evde, sokakta, işte bu günleri belgeliyorlar.
Gelecek kuşaklara yaşananları gösterecek birikimler bırakıyorlar.
Kimi belgesel kimi sanatsal… Pandeminin ilk
günlerinden itibaren fotoğrafçıların ana konusuda Korona günleri
oldu. Pandeminin getirdiği teknolojiyi kullanma/öğrenme süreci de
eklenince internet ve bilgisayarlar daha fazla hayatımıza girdi.
Dersler, Kurslar, toplantılar Zoom gibi platformlara taşındı.
Üretilen fotoğraflar sanal sergilere taşındı.
Yukarıda
yazdıklarımdan hareketle günümüzde fotoğrafçılar aynı
zamanda birer aktivist olarak da mücadelenin odağına katılmalılar
diye düşünüyorum. Fotoğrafın bir işlevi de deşifre etmek
olmalıdır. Alışılmış korona fotoğraflarının dışında
fotoğrafları sizlerle paylaşmak istiyorum… Evet gelelim
fotoğraflara; Fotoğrafçı,
Diş hekimi Burcu Önal Yürüyen; Fotoğraflarında mesleğinin
gereklerini yaparken yaşananlardan biraz da perde arkasında
kalanları gösteriyor. Pek görmediğimiz açıdan kovid 19 ‘un
gerçekliğini yaşatıyor. Akademisyen Habip
Koçak; Kendisi günlük yaşam ve portreler üzerine çalışmakta.
Çektiği fotoğraflar Türkiye dışında özellikle İngiltere’den.
Pandeminin insan ve sokak ilişkisini betimliyor…
|