ENGLISH
 
Editör/Yayın Yönetmeni



Yayın Kurulu


Zehra Soylu Çöplü
Reyhan Bilir
Ali Hakan İlban
Aygün Doğan
Salih Zeki İlban
Bahar Akkoyun
Seray İrhan
Suderin Ersoy
Koray Özbaysal






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU

Fikri ve Sınai Haklar avukatı/ Intellectual Property Lawyer
Marka Vekili / Trademark Attorney
Arabulucu / Mediator
Av Ayşe Okçu
 


Dosya: PANDEMİ > HALUK UYGUR

VİRÜSÜN AKLI, EVRİMİ VE ELON MUSK

Corona’yı düşünmeye devam ediyorum.

Bedenimizi kendi kararımızla evimize hapsedecek kadar hayatımızı etkileyen bir şey üzerine düşünmemek mümkün değil zaten. Düşünmek istemesen bile, virüs bugüne kadar göz ardı edilip, tartışılmayan veya tartışılıp bir türlü üzerinde uzlaşılamayan birçok konuyu gözümüzün içine soka soka yaşamımızın içine girmeye devam ediyor.

Örnek mi istiyorsunuz…

Bunlardan birisi virüsün aklı ile ilgili…

Hani insandan başka bir canlının aklı yoktu! Zeka ve bilinç sadece insan da vardı!

Halbuki virüs insana karşı verdiği mücadeleyi öyle zeki bir planlamayla yürütüyor ve öylesine güçlü taktikler uyguluyor ki, aklımıza gelecekte insandan daha zeki canlılar oluşabileceği ihtimalini getiriyor.

Söylemek istediklerimi şöyle açıklayabilirim;

Hiç şüphesiz ki insan aklını sadece davranışlarıyla değil, vücudunun değişimiyle de gösteriyor. Örneğin virüs vücuda girince bedenimiz bunu hemen algılayacak bir bilinç oluşturup, bağışıklık sistemimizi ona göre güçlendirerek kendini savunmaya başlıyor. Aslında bir çoğumuz aşı bile olmaya gerek kalmadan virüsü yenecek bir savunma duvarı oluşturuyoruz. Aşı bu savunma duvarını güçlendirecek bir şey sadece…

Bu bedenimizin aklı… Ve bilinci…

H1.jpg

***

Peki virüs bu savunmaya karşı çaresiz mi?

Aksine o da güçlenen bu savunma sistemine karşı saldırısını nasıl daha etkili hale getirebileceğini düşünüyor, planlar kuruyor. Görüyoruz ki, virüs bizim onu yenmek için kullandığımız yöntemleri de hissedip, kendine yeni bir saldırı stratejisi hazırlıyor.

Virüsün aşıların daha yeni uygulanmaya başladığı dönemde, aşıyı etkisiz kılacak değişimleri gerçekleştirmesi buna bir örnektir.

Bu değişimi bir bilinçle yaptığını tıbbi araştırmalardan da hissediyoruz. Örneğin virüs, akciğer dokusuna yapıştığı vantuzları etkisiz hale getiren aşı uygulanmaya başlar başlamaz, bu kez başka dokulara yapışacak yeni vantuzlar geliştiriyor. Böylece daha bulaşıcı hale geliyor. Yani kendi saldırısının nereden kırılacağını biliyor ve zayıf noktasını güçlendirecek değişimler gösteriyor.

H2.jpg

 

Biz bunu daha öldürücü hale geliyor diye algılıyoruz ama onun çabası öldürmek değil, üremek… Neslini çoğaltıp yaşamak… Bu arada insanın ölmüş olması onun pek ilgilendiği bir şey değil. Aynı biz insanların kendi neslimizi yaşatmak için, diğer hayvanları öldürmeyi kanıksamamız gibi bir şey…

“Yavrum yemek yemelisin, yemesen büyüyemezsin!”

Ama onun büyümek yani yaşamak için yediği, öldürülen bir koyunun eti…

***

Corona’daki bu değişimlere moda isimlendirmeyle “mutasyon” deniliyor.

Mutasyon demek, değişen şartlara ayak uydurmak için kendinde yaptığın değişiklikler demek… Yani “Evrim”…

 

Evrim deyince aklıma hemen Darwin gelir… Ne kadar haksızlık ettiler adama… Şeytanın Papazı ismini bile taktılar…. Evrim diye bir şeyin olmadığını ispat etmek için kırk takla attılar… Her attıkları taklayla beraber küfürler savurdular.

Halbuki ne diyordu Darwin;

H3.jpg

Evrim, biyolojide mutasyon ile değişikliğe uğrayan canlı türlerinin genetik kurallara göre özelliklerini yavrularına geçirmesi, bu yavruların olumlu veya olumsuz doğal seçme süreçleri tarafından seçilerek çoğalması ve belirli canlı toplulukları içinde egemen hale gelmesi veya yok olması sürecidir.”

Kısacası Corona’nın yaptığı da tam bu…

Diğer canlılara karşı egemen hale gelebilmek için kendinde bilinçle yarattığı değişiklikleri, yavrularına öğreterek savaşıyor… Ya bu savaşı kazanacak… Ya da yok olup gidecek…

Savaşı kazanırsa ne olacak?

***

Artık gelecekte dünyanın hakimi olacak olan varlığın insan dışında bir şey de olabileceği ihtimalini göz ardı etmemeliyiz.

Unutmayınız bir zamanlar dünyanın hakimleri dinozorlardı, değişen şartlara ayak uyduracak evrimi geçiremediler. Bu insanların dünyaya hakim olması için bir boşluk oluşturdu ve biz kendimizi tek akıllı varlık ilan ettik.

 

H4.jpg

 

Akıl ve bilinç kavramını, sadece kendi penceremizden ölçerek öbürlerini reddettik.

Oysa ki bugün virüs kendine göre bir akılla, evrim geçirerek saldırısını sürdürüyor.

Birileri de kenardan evrim için, “öyle bir şey yok” diye bağırmaya devam ediyor.

***

Değişimi genelden özele taşıyıp, tüm dünyayı değil fotoğrafı düşündüğümde, bir fotoğrafçı olarak içime korku giriveriyor. Bu korku inanın salgından ölme korkusu kadar güçlü…

Öyle bir dönem yaşıyoruz ki; tüm sosyal yapı, ekonomik değerler, insan ilişkileri ve estetik değerler ters mers olmuşken, üstelik salgın bu değişimi büyük ölçüde hızlandırmışken, bir fotoğrafçı olarak ben ne yapmalıyım ki, yaşamaya devam edebileyim diye düşünmeden edemiyorum.

***

H5.jpg

Elon Musk Aralık 2019 da uzaya her biri bir çalışma masası büyüklüğünde yaklaşık 12 bin uyduyu uzaya göndermeye başladı. Dünyanın çevresinde, yeryüzünden sadece 500 km. yükseklikte bir uydu kalkanı kuracağından bahsediyor;

“Dünyanın en ücra köşesinde bulunan bir eve bile, bugün Newyork’daki bir evde bulunandan 500 kat daha hızlı, üstelik ücretsiz internet sağlayacağım”diyor.

Hedefini de ortaya koymuş;

“Elde ettiğim kazanç ile Mars’a bir yaşam kolonisi kuracağım”.

Bu sözlerdeki paradoksu sizler de hissettiniz zannederim;

Bir taraftan milyarlarca dolar harcayıp bedava internet sunacak bir ağ oluşturacak, öbür taraftan bu bedava hizmetten Mars’a yeni bir imparatorluk kuracak kadar para kazanacak!

Demek ki parayı internet satarak değil, internetten bir şeyler pazarlayarak kazanacak.

***

H6.jpg

İnternetten ne satılabilir?

Her şey…

Yeter ki evinde yeterince hızlı bir internet olsun.

Herhalde dünyadaki bu değişim sürecinin sonu, kendini evine taşımış bir insanlık oluşacak. Herkes ihtiyaçlarını artık evinden görecek. Üstelik şimdiki bilgisayar monitörlerinin iki boyutlu sınırlamasından kurtulunarak, evin içinde üç boyutlu bir yaşam gelişecek. Dışarıdaki işleri de robotlarla bir kısım seçilmişler yapacak.

Bunun sonucu neler mi değişir?

Klasik alışverişteki değişimi artık ben yazmayayım, zaten bugün bunu herkes hissediyor. Ama işin eve sanal partner getirmeye kadar gidip, evlilik kavramının bile kökten bir değişime uğrayabileceğini düşünmeden edemiyorum. Bir düşünün;

Tüm sınıf üç boyutlu olarak eve geldiyse bir okul binası yapmaya ne gerek var?

Veya Kuğu Gölü Balesi’ni sanatçıların arasına oturup, tek başına evden izleyebiliyorsan, niye salona gidesin?

İstediğim zaman Louvre’u da Hermitage’ı da gezebiliyorsam şehirlerarası veya ülkeler arası yolculuğa niçin çıkayım?

Elon Musk günleri gelirse fotoğrafçıların ne bir fotoğraf derneğine ne de bir sergi salonuna ihtiyacı kalmayacak zaten. Fotoğrafçı sanal toplantılarda sadece derneğinin müdavimleriyle değil, tüm dünyayla buluşacak, sergisini 100 kişiye değil binlerce kişiye sunuverecek.

***

H7.jpg

Peki bu kadar değişimin olduğu bir dünyada fotoğrafa ait estetik değişmeyecek mi?

Eve üç boyutlu sanal gelin bile getirilebilen bir dünyada fotoğraf hala iki boyutlu ve durağan mı kalacak? Böyle kalırsa bugüne kadar taşıdığı gerçeği anlatmaya en yatkın teknik olma özelliğini yitirmeyecek mi?

Fotoğraf estetiğinde de bir değişimin olacağını kabul ediyorsak eğer, fotoğraf makinesi dediğimiz şeydeki değişim nereye varacak? Hala koca objektifli mamut makineleri kullanmaya devam mı edeceğiz, yoksa en az 2500 yıldır var olan camera obscura geleneği, üç boyutluluğa ters olduğu için terk mi edilecek? Camera obscura terk edilecekse, yeni aletle elde edilene “fotoğraf” denilecek mi?

H8.jpg

Niye korktuğumu anladınız değil mi?

Ben bunlara uyum sağlayabilecek miyim yoksa öbürleri gibi evrime küfür mü edeceğim?

Ama korkumun başka bir nedeni daha var;

Dikkatlerinizden kaçtıysa söyleyeyim. Bugünkü salgını yapan canlının ismi Covid-19… Covid-19’un açılımı şöyle; 2019 yılının Aralık ayında mutasyona uğrayan Corona virüsün yaptığı hastalık…

2019 Aralık ayı mı?

Yani bizleri eve hapsedip, evde yaşama kültürü oluşturmaya başlayan salgın ile, herkesi evine davet eden Elon Musk’ın internet zırhı projesi aynı günlerde hayatımıza girmiş.

Corona’yı düşünmeye devam ediyorum…

Ama şimdi onu düşünürken Elon Musk’ı da düşünmeden edemiyorum…

Gelin de korkmayın işte!

 

 





Ziyaretçi Sayısı:704
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram