ENGLISH
Editör/Yayın Yönetmeni

Koray Olşen

Yayın Kurulu

Reyhan Bilir
Aygün Doğan
Bahar Akkoyun
Seray Akkoyun
Koray Özbaysal 



Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU

Marka Avukatı / Copyright Lawyer
ARABULUCU
Ayşe OKÇU
 


Fırat Arapoğlu

    

KÜRSELLEŞME EKSENİNDE SANAT: BİENALLER

Küresel ya da ulusal ölçekte gündem yaratan sanat etkinlikleri arasında bienaller ilk sıralarda yer alıyor. Venedik ve İstanbul Bienalleri gibi örnekler gişe sergisi formundalar ve uluslararası basın ve platformları angaje edebilecek bütçelere sahip. Bu etkinliklerin bir alt grubunda Selanik Bienali gibi nispeten daha genç yaşta olanlar yer alıyor. Türkiye özelinde Mardin, Çanakkale ve Sinop gibi etkileri ulusal ölçekte olanlar da diğer kategoriyi oluşturmakta. Her biri farklı söylem, tema ve sanatçılar üzerinden hareket eden ve farklı tipolojiler gösteren bu bienaller ekseninde, analojik karşılaştırmalar yapmak mümkün.

 
Lewis Hine, Icarus Empire State Building, fotoğraf, 18.7x23.7 cm, 1930

Venedik Bienali en eski organizasyon olma sıfatını üzerinde taşıyor ve ülke pavyonlarına dayalı ulusal sunum niteliğini devam ettiriyor. İki büyük ölçekli alanı (Giardini ve Arsenale) ve şehirdeki paralel etkinliklerle, Venedik Bienali sadece ismen değil, mekânsal büyüklük olarak da fazlasıyla ön planda. Ülke pavyonları ve küratörce oluşturulan bireysel sanatçı sunumları Arsenale ve Giardini’de yer alırken, bir o kadar ülke pavyonu ve onlarca kişisel ya da grup sergileriyle paralel etkinlik tüm yapıyı büyük bir organizasyon olarak ortaya koyuyor.


Venedik Bienali Afiş, 2017

Gelgelelim Venedik Bienali ve İstanbul Bienali gibi etkinlikler Guy Debord’un “gösteri toplumu” tezini her versiyonunda doğrulayan bir biçimde tekrar tekrar karşımıza çıkıyor: Bienallerde rastlanılanlar teknik bir rasyonelliğin sürekli yayılması ve bunun üzerine inşa edilen bir kurgu olarak günümüz teknolojik gerçekliğinin felsefe gibi addedilip, gerçekleştirilmesinden ibaret gibi. Burada sanırım önemli olguların başında “gösterinin”, diğer bir deyişle bienalin, diyalog karşıtı bir yapı göstermesi geliyor.

Politik doğruculuğun insanlığın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandığı noktada Wolfgang Fritz Haug’un “Meta Estetiğinin Eleştirisi” kitabında bize anımsattığı konu oldukça önemli: “Açıklık tüm maskelerin en düşürülemeyenidir”. Sanatta hayallerin sınırını ise bienallerdeki bütçeler üzerinden görebilirsiniz. Örneğin 2011 yılında ABD pavyonunda ters çevrilmiş bir savaş tankı gördüğünüzde sanatın kurumsal boyutlarını düşünmeye başlıyorsunuz. Öte yandan bu tip etkinliklerde izleyiciyi teknolojik yerleştirmelerle yanılsamalara uğratmak da diğer bir sunum stratejisi. Ama 16. İstanbul Bienali’nin küratörü olarak açıklanan Nicholas Borriuad’nun dikkat çektiği gibi sanatın, “ileri teknoloji ürünü bir dekorasyon malzemesine” dönüşmesi de ayrı bir risk. 

İstanbul Bienali küratörlerin tercihleriyle kentsel ölçekte izleyici algısını dönüştüren bir yapıya sahip. Türkiye’deki Çanakkale ya da Mardin gibi bienallerin aksine yılların tecrübe birikimi, altyapı ve lojistik desteğiyle tüm kültürel alanları fazlasıyla değiştirebilme kapasitesine sahip. Uluslararası Selanik Çağdaş Sanat Bienali gibi etkinlikler ise, farklı mekan kullanımları ve tevazulu bütçeleriyle var olan etkinlikler. Dikkat çeken özellikleri, büyük ölçekli etkinliklerde merkezi bir konumlanma ve dikey örgütlenmenin aksine, yatay örgütlenmeyle, farklı bir iletişim ağı yaratmaları. Bu durum kentsel bir genişleme hamlesi olarak görülebilir ve şehirlerde hiç görülmeyen alanların görülebilmesi adına bir farkındalık yaratabilir. Öte yandan bu tip etkinliklerdeki sanatçı seçimlerinde ulusal sanatçı sayısının fazlalığı göze çarpıyor. Diğer bir deyişle ulusal sanatçılar bu etkinliklerde görünür olma şansına daha çok sahipler. 


15. İstanbul Bienali Teması, İyi Bir Komşu

Sinop, Mardin, İzmir, Çanakkale. Bunlar Türkiye’de bienal ya da trienal düzenleyen iller. Sinop altı, İzmir dört, Mardin dört ve Çanakkale beş kez bu tip etkinliklere ev sahipliği yaptı. Çanakkale Bienali’nin 5. edisyonu iptal edilmişti. Mardin Bienali’nin son edisyonunda küratör olarak yer aldım. Kısa bir parantez olarak, “Sözden Öte” üst başlığını taşıyan bienalde, sözün ötesinde vücut bulan sanat eserleri, “Sonsuz Bakış”, “Beden Dili” ve “Sınırlar ve Eşikler”  alt başlıklarında yer aldılar. Bunlar her bir küratörün oluşturduğu temalar. Bu temaları ayrı pasajlar olarak değil, birbirlerini etkileyen, içeren ve içerilen anlatımlar olarak değerlendirmek gerekiyordu.


4. Uluslararası Mardin Bienali Afiş

Sonuç olarak her üç tip bienal modeliyle ilgili olarak bazı çıkarsamalar yapmak mümkün. Venedik ve İstanbul Bienali gibi kurumsallaşmış yapılar gösteri toplumu tezlerine fazlasıyla açık kapı bırakılan bir noktadan hareket ediyorlar. Sunum ve etraflarında koparılan şayiaların ışığında bu bienaller São Paulo ve Havana gibi örneklerle birlikte prestijli bienaller arasında gösteriliyor. Selanik gibi örnekler ise bienal mekanlarını kentten izole etmemeleri ve hatta Arkeoloji müzeleri gibi tarihi mekan kullanımları ya da tarihi buluntuları içeren binalarda yerleşmeleriyle, kültürel geçişliliğin vurgusu adına çok daha sıcak ve etkin bir yönteme sahipler.


İnsel İnal, Dumansız Hava Sahası, çift kanallı video enstalasyon, 2018

Bienallerin varlığı sona geliyor mu? bunu zaman gösterecek. Fuarlar karşısındaki konumlarını şimdilik muhafaza etseler de, yine de bienallerde yapılan “üstü kapalı” satışların varlığı onların yumuşak karnını oluşturuyor. Medyanın bilgi bombardımanı, sponsorluklar ve pazarlama ağları içerisinde bienaller prestijli konumlarını sürdürmekteler. İzleyiciye düşen ise tüm bu reklam ağının çizgisine düşmeden, bienallerin artı ve eksilerine dair gözlemlerini ve eleştirel duruşlarını korumak, açıklamak ve sözünü esirgememek.      

       




Ziyaretçi Sayısı:1001055
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram