Back to Main Page

Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim



Editör

Osman Ürper



Yayın Kurulu

Şeyda Aytem
Ayşegül Çakır



ADANET Fotoğraf Editörü

Uğur OKÇU



E-Mail Fotografya

afp@ada.com.tr


Sayı 2

SİLAHTAN KORKMAYIZ
Fotoğraf Makinesinden Korktugumuz Kadar


Çok degisik tarzli fotograf ugrasilari içinde belgesel fotografçiligin büyük agirliga sahip oldugu bilinmektedir. Ancak, bu konudaki çalismalar sirasinda çogu kez hiç tanimadigimiz ve bir daha görüsmeyecegimiz insanlarin özel yasamlarina da girmis oluruz. Iste bu hassas konudan kaynaklanan karsilikli tedirginligin olustugu veya olusturacagi sorunlarin görüntünün zihinsel tasarimi ile saptanmasi arasindaki süreç içinde fotografi çekecek kisi tarafindan bir sekilde çözümlenmesi gerekmektedir.

Fotograf teknolojisinin bize saglamis oldugu imkanlar ile bireye hissettirmeden çekim yapma yöntemleri günümüzde kullanilmaktadir. Ancak, öyle görüntülerle karsilasiyoruz ki konunun mutlaka içine girilmesi ve objeye yaklasilmasi dürtüsü agir basar. Çünkü fotograf olayi birazda seytanin gör dedigidir. Bu gibi durumlarda fotograf çekimi için olumlu bir diyalog kurulmamis veya gerekli hosgörü ortami bulunmuyor ise, bize iki seçenek kalmaktadir. Ya aklimiza takilacagini bildigimiz halde görüntünün fotograflanmasindan vazgeçmek, veya hissettirmemek kaydiyla ve bulundugumuz ortami en kisa sürede terk etmek sartiyla deklansöre basmak.

Birey veya bireylerin bulundugu görüntülerin saptanmasinin fotografini çeken kimse tarafindan mutlaka bir degeri bulunmaktadir. Ancak ne yazik ki bu görüs, tepki gösteren sahislarin düsüncesiyle çogu zaman ayni paralelligi tasimamaktadir. Iste , gözlerinizin görmüs oldugu görüntünün saptanmasi olayinin en büyük zorlugu ve çeliskiside budur. Çünkü fotograf olayina kisiler kendi deger yargilari ve düsünce penceresinden çogu zaman farkli sekilde bakmaktadirlar.

Fotograf çekene zaman zaman yansiyan tepkilerin kaynaginda ise ; yabanciya duyulan güvensizlik, yasam içinde ezilmislik, utanma duygusu, çevre baskisi ve tutuculuk, degisik nitelikli yasak ve yasaklamalar hatta, fotograf çekene karsi kisilerin baskalarinca kiskirtilmalari gibi , daha da çogaltabilecegimiz pek çok neden bulunmaktadir.

Bu arada hangi sebeple olursa olsun, görüntü içinde bulundugunu anlayan birey veya bireylerin fotograflarinin çekilmesini istememeleri bu sahislarin en temel haklarindan biridir. Ancak, görüntü ve konunun disinda bulunmalarina karsin, bir cami avlusu, tarihi nitelikli bir sokak, oyun sirasindaki çocuklar gibi görüntülerin saptanmasi, hatta izin alinmis sekilde fotograflama çalismalari sirasinda, kendilerini bulunduklari yerin denetçisi veya sorumlusu gibi gören kültür ve hosgörü yoksunu kisilerin fotograf çekenlere karsi taciz edici, hatta tecavüz boyutuna varan tavir ve davranislarinin haklilikla bagdasir bir yani bulunmamaktadir.

Ülkemizdeki kültürel dengelerin olumsuz yönde hizla degismekte oldugu günümüzde , sanat ve sanatçiya yönelik davranis bozukluklarindaki gözle görülür artisin zaman zaman fotograf ugrasanlarina de yansidigi bilinmektedir. Bu kaygi verici sorunun temelinde ise, toplum katmanlarina yillarca pompalanan çok yönlü olumsuzlugun günümüzde meyvalarinin toplanmasi, bunun sonucunda ise, bir kisim çevrelerin fotograf makinesini silahtan daha tehlikeli görmeleri yatmaktadir.

Bu nedenle, ülkemiz fotografçiliginin gelecegi açisindan fotograf ugrasanlari olarak bizleri de yakindan ilgilendiren bu toplumsal sorun üzerinde ciddiyetle durularak gereken duyarliligin gösterilmesi hususu büyük önem tasimaktadir. Aksi sekilde, sorumlulugunun bilincindeki yurttaslari derinden etkileyen çagdisi davranislarin bireysel olaylar seklinde hafife alinarak degerlendirilmesi durumunda, Türk fotografçiliginca yasanmakta olan çok yönlü sikinti ve zorluklarin, yakin gelecekte yasal veya yasal olmayan baskici dayatmalarla, fotografin sadece çekimi asamasinda degil, sergilenmesi de dahil olmak üzere birçok konuda daha da agirlasacagi hususu bir gerçektir.


Haydar Sendur Cankurtaran